24 Aralık 1972

1.1K 113 125
                                    

Monotonluk. Sadece günler değil, artık yıllar da monoton geçiyordu. Noel'de aile yemeği, şükran gününde yine aile yemeği, yılbaşında sanki normalde hiç yapmıyormuşuz gibi gece yarısına kadar oturmalar... Her yıl bir diğerinin aynısı! Artık böyle şeyler beni darlıyordu; kaldıramıyor, üstesinden gelemiyordum.

Noel için bu sene hiçbir şey yapmadım, canım istemedi, ama benden ses çıkmayınca annemin daveti gecikmedi. Regulus da tatil için evde olduğundan mecburen çocukla beraber teşrif etmem gerekiyordu. Regulus demişken, Sirius bu sene de eve gelmemek için ısrar etti ve ben de izin verdim. Onunla bile uğraşmak istememiştim.

Davete gideceğimiz gün, Regulus'u hazırlaması için Kreacher'a kakaladım ve ben avare sinek gibi etrafta dolaşırken, Orion'un karşıma geçmesi çok uzun sürmedi "Bu akşam eve arkadaşlarımı çağırsam, senin için bir sorun olmaz, değil mi?" Onun ve benim için arkadaşlık tanımı çok farklıydı. Mesela ben, ondan ne kadar nefret etsem de, arkadaşlarımın Orion hakkında kötü konuşmalarına asla müsaade etmezdim. Acı gerçek: O, çocuklarımın babasıydı ve ailemizin baskın varisiydi.

Gözlerimi ona doğru kaldırarak "Hangi arkadaşların?" diye sordum cevabını bile bile. Beni şaşırtmadı "Biliyorsun, Abraxas'ın karısı kaç gündür kayıp. Kafasını biraz dağıtması için onu çağırmak istiyorum. Edward, Frank ve Caesar da var tabii." Başımı dikleştirerek "Crawley, Crabbe, Yaxley ve de Malfoy." dedim "Mükemmel beşli bir araya geliyor desene şuna!.. Bunu burada yapmak zorunda mısınız? Onların evi yok mu?"

"Fikir benden çıktı. O yüzden onlara sizin evde toplanalım diyemem. Üstelik Crabbe ve Yaxley'nin evleri müsait değil. Eşleri aileleri için yemek veriyor." Tam, orospulardan piç peydahladığın bar köşelerine git o halde, diyecek oldum, laf dilimin ucuna geldi ama yuttum "Ne bok yersen ye."

Birbirimize baktık ama atışmadık. Yanından ayrılacak gibi oldum ama durdum "Beni iyi dinle. Bu akşam annemde kalırım büyük ihtimalle. Yarın sabah eve döndüğümde onlardan birini bile bu evde görmek istemiyorum. Arkadaşlarını ona göre bilgilendir." Başıyla onayladı "Merak etme." Bana bir tuhaf bakıyordu. Sanki izin versem sarılacak, öpeceksin hatta biraz da oynaşacak gibiydi.

Ondan uzaklaştım. Eskiden bu tavırlarım yüzünden Orion bana yaklaşmıyordu. Bu yüzden de soluğu başka kadınların koynunda aldı. Suçlu olabilirdim ama o da suçluydu. Ne olursa olsun, evliliğimize ihanet etme hakkına sahip değildi. Bozulmaz yeminin bir açığı sahiden yok muydu? Ya da bir gün gözüm dönecek ve çocuklarımı bile umursamadan kendimi feda edecektim.

Burnuma kadar küvetin içine girdim. Kendimi suyun içine çekiliyormuş gibi hissediyordum. Bedenim kontrolü benden almıştı, kendi isteğiyle batıyordu. Küvetin tabanında sırtüstü yattığım sırada göğsümde hissettiğim çarpma hissiyle yerimden fırladım, küvetten çıkıp vücudumu havluyla sardım. Bu neydi? Vicdanım mı? Ne diye şimdi başka insanları umursar olmuştum?

Banyodan direkt odama geçen kapıyı bir hışımla açtığımda Kreacher ile göz göze geldim. Kapıyı tıklatmak için kaldırdığı eli havada kalmıştı. "Hanımım," dedi hemencecik "size bir paket geldi." Başımı kaldırdığımda yatağın üzerindeki mor kutuyu gördüm "Kimden gelmiş?" Kreacher başını iki yana sallarken "Paketin üstünde sadece sizin adınız yazıyor." diye yanıtladı.

Yanından geçip, yatağın ayak tarafında dikildim "Lanetli bir şey değil, değil mi? Kötü bir şey hissettin mi?" Tekrar başını iki yana salladı "Hayır, Kreacher hiçbir şey hissetmedi." sol kolumu göğsümün altından vücudumun ön tarafına sardım, sağ elimi de çeneme koydum "Bu paket buraya nasıl geldi? Baykuş mu? Birisi mi getirdi? Yoksa odama geldiğinde mi fark ettin?"

"Büyük bir baykuş geldi. Efendi Orion paketi aldı ama üstünde isminizi görünce, Kreacher'a paketi odanıza götürmesini söyledi." Şüpheyle paketi açtım. İçinden haki yeşili bir elbise çıktı. Elbisenin boyu tıpkı diğer elbiseleriminki gibi uzundu, kol kumaşı dirseğe kadar dar, sonrasında genişleyerek devam ediyordu. Giydiğimde mememin çatalını belli edecek kadar derin bir göğüs dekoltesi vardı. Hediyeyi kim aldıysa zevkimi biliyor olmalıydı.

Born in Black | Walburga BlackWhere stories live. Discover now