Pigmentum | Kahve [Final; 2. Bölüm]

4.3K 431 301
                                    

Merhabalar.

Evet, son sözlerimi finalin başına aldım çünkü bölümün sonundayken okumuyorsunuz sodöwplxpwldpeşw

Öncelikle özür dilerim, final hoşunuza gitmemiş olabilir, bazı yerler olmamış diyebilirsiniz saygı duyuyorum, Pigmentum ilk bölümleri aşırı derecede yoğundu. Gerek cinsellik gerek duygu. Basit bitirmedim ama basit anlattım. Bu bir gerçek.

İkinci olarak, destekleriniz çok hoştu. Pigmentum bir ara çok uzun süre askıya alındı, ben yazamadım, bazılarınız okumayı bıraktı bazılarınız beni taciz etti. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim. Bu yıl watty'den defolup gitmeyi çok düşündüm ve şuan burada olmamın sebebi sizsiniz. Hatta bir ara Pigmentum'u da silmeyi düşündüm ama şuan finalini yayımlıyorum :)

Hikaye, çok satır arası yorum almıyor çünkü bölümler cinsellik içeriyor ve utancınızı anlıyorum. Bu zamana kadar yorum istiyorum dedim ama yorum atın, sınır var bla bla demedim. Demem de, siz okuyucusunuz ve istediğiniz hikayeye yorum ya da oy atabilme hakkınız var. Yazar istiyor diye sakın yorum ya da oy atmayın bunu her hikayemde söylüyorum. Pigmentum'a attığınız yorumlar ve oylar için teşekkür ederim.

Şimdi Math | Jikook kitabımı yayımlayacağım; ona da bir şans verirseniz mutlu olurum. Keza tek bölümlük Vanilla | Jikook kitabıma profilimden ulaşabilirsiniz.

Son olarak, sizleri ve popolarınızı seviyorum. Kendinize iyi bakın. Başka hikayelerde görüşmek üzere.

☁️

"Ne yani, güzelim kurguyu sikik mektupla mı bitirdin?" Taehyung elindeki A4 çıktılarını sallarken sinirli sinirli söylenmişti. "Jimin senin aklını sikeyim."

Kısa boylu çocuk kahkaha atıp kendini çimenlere bırakmıştı. "Ben de sonunun güzel olmasını isterdim ama acı sonlar her zaman iz bırakır okuyanda." Ilık sonbaharda güneş ışığına sığınırken cevapladı arkadaşını. Taehyung göz devirip kağıtları arkadaşının suratına fırlatmaktan çekinmedi. "Sen hayatımda gördüğüm en gerzek herifsin." Jimin kafasını çevirip en yakın arkadaşına içten bir gülümseme bahşetti.

"Peki neden sürekli acı çektin," yutkundu. "...yani demek istediğim şuan ona platoniksin ve vıcık vıcık şeyler yazman gerekiyordu." Gerçekten merak etmişti bunu, Jimin hikayede hep acı çekiyordu. Ruhen. Hayalindeki çift sevişirken bile ruhu acı çekiyordu. Böyle bir karaktere neden oturtmuştu kendini? "Çünkü kötü olmak haşin erkeğime yakışıyor."

"Siktir lan oradan." Gülüştüler. "Peki benimle Hoseok'a ne oldu? Görüşüyor muyuz?" Jimin, hikayeyi yazarken arkadaşının ricasını kırmamış onu ve aşkını da eklemişti hikayaye. Bu yüzden onların sonunu düşünmemişti, sadece eklemişti. Onu kırmamak adına düşünmediğini itiraf etmedi. "Görüştüğünüzü düşünebilirsin."

O sırada Taehyung doğrulmuş, yüzünü ekşitmişti. "Ne yapacağız sınavda ya..." Duraksadı. "Hayır Hoseok da mezun oldu, göremiyorum hiç. Anca sosyal medyadan takip, stalk vesaire vesaire. Yoruldum ya." Taehyung, liseyi kazandığından beri iki üst sınıfta olan Hoseok'a aşıktı. Bu sene Hoseok mezun olunca platonikliği daha da artmıştı ama aynı zamanda dipsiz bir çukura da dönüşmüştü. Bu yüzden Hoseok gibi diş hekimliği kazanmak istiyordu. Aynı üniversiteye gitmek gibi... Hayalleri güzeldi fakat kendinde gerçekleştirebilecek gücü bulamıyordu. Aynı üniversiteyi kazansam yeter, diye düşünüyordu.

Jimin ise... Derece olarak okulun birincisi ama aynı zamanda tam bir kötü çocuk olan Jeon Jungkook'a aşıktı. Dağınık saçlarının her bir teline ölüyordu. Bayık bakışlarında boğuluyordu, bedenindeki her bir dövmeyi öpmek istiyordu. Onu ilk gördüğünde kavga ediyordu, Jeon okul bahçesinde hiçbir şey yokmuş gibi sakince adam döverken Jimin ise kalabalığın en arkasında onu seyrediyordu. Böylece üç yıl boyunca onu seyretmenin alışkanlığını kazandı.

Bu yılın başlarında kendini testlerden alamadığı için Taehyung ona bir fikir vermişti. "Hikaye yazsana. Madem ona açılamıyorsun, hayalgücünle besle aşkını." O da öyle yaptı. Test çözmediği zamanlarda - çoğunlukla onu görmediği zamanlarda - hikayesine sığındı. Şimdi de bahçede onu bekliyordu. Birkaç saniye görse yetecekti. Gözleri doldu, gülümsedi. "Bilmiyorum." Belirsizliği sevmezdi. En büyük avantajı, Jeon'un hangi mesleği istediğini biliyordu. Mimarlık. Her ne kadar Jimin mimarlık istemese de onunla aynı üniversiteye gitmek için her şeyi yapmaya hazırdı. "Jimin?"

"Efendim?" Arkadaşına döndü. Taehyung ağzı açık bir şekilde bahçenin diğer tarafına bakarken Jimin sesli sesli güldü. "Yine karıya kıza bakıyorsan hiç havamda değilim." Arkadaşının hareket etmediğini - hatta nefes bile almadığını - fark edince o da onun baktığı yere baktı.

Jeon Jeongguk tam olarak onlara bakıyor, onlara doğru yürüyordu. Hasiktir. Jimin toparlanamadı, oturuşunu bile düzeltemedi. Hayal mi görüyordu? İmkansızdı, onunla konuşması imkansızdı. Taehyung ise gözlerini kırpıştırıyor olacakları merak ediyordu. Jeon sonunda iki arkadaşın önüne geldiğinde Jimin'e doğru dönmeden hemen önce dağınık saçlarını geriye attı. O sırada Jimin, dövmeli parmaklarının saçlarının arasında kaybolmasından gözlerini alamadı. Jeon, dudaklarını yalayıp serserice gülümsedikten sonra Jimin'e yaklaştı.

"Selam."

Jimin önce arkasına sonra Taehyung'a baktı. Kendisine mi selam vermişti? Bir şeyler olmuştu ama ne olmuştu? "Selam," dedi çekinerek. Karşısında aşık olduğu adam vardı ne de olsa, boynuna atlayamazdı.

"Çıkışta bana gelsene. Kahve içeriz."

Ah Eros...

•

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.
Pigmentum • jikookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum