Pigmentum | Gölge'ye Sığınmak [Final; 1. Bölüm]

3.7K 347 281
                                    

Ölümüm kesindi.

Gerçi her insanın ölümü kesindir, sadece tarihi bilinmez. Bu bilinmezlik yaptırır çoğu şeyi insana. Bunun farkında olan insanlar, hayatın her anında kendilerini geliştirmek için çabalarlar. Farkında olmayanlar ise paraya kapılan vicdansız ve bencil canlılara dönüşür. Zevk ve acı arasındaki ince çizgide yürür onlar. Her salise acı içindediler ama maddi olarak zevk düşkünü oluverirler. Bu bir kayıptır. Çünkü hayat, iki nefesten ibarettir. İlk aldığımız nefes ve verdiğimiz son nefes...

Benim için aldığım ilk nefes sendin, sevgilim. Seninle başladım yaşamaya ve her anımı kendimi senin için geliştirmeye adadım. Bundan pişman olmadım hiçbir zaman, bilirsin, zaten her şeyimi adayacağım birini arıyordum. İlk önce tenine değdi parmaklarım, ardından ruhuna. Ne kadar hastalıklı olsam da kirletmedim kalbini, oysa hak iddia edebilirdim değil mi? Aptaldım. Belki dünyanın en aptal adamı olabilirdim. Şu ise bir gerçek; kimse beni senin gibi sevmeyecek. Bunun acısı beni köleleştirdi. Aşkın için köle olmuştum artık. Özgürleşmek istemeyen köle... Kulağa aptalca geliyor, gülme. Gülüşünü sadece bana sakla. Benim için gül. Bizim için gül. Anılarımız için gül.

Kıskanç, bencil, zevk düşkünü, zengin ve kirli bir bedene sahip adam olabilirim ama seni en saf duygularımla sevdim. Sana yemin ederim ki, kimseye tattırmadığım duygularımla okşadım vücudunu. Bana bu konuda inanmanı istiyorum şayet inanmazsan aramızda olan onca şeyim hiçbir anlamı kalmaz benim için.

Üç ay oldu. Nefes alamadığımı hissedebiliyorsundur umarım. Oysa ben senin nefes aldığını, güldüğünü hatta her şeyi ardında - bana - bıraktığını hissedebiliyorum. Beni terk ettin. Nasıl da kanatıyor kalbimi şu cümle... Terk ettin. O öpücüğün ardından seviştiğimiz o dakikalarda kendime söz verdiğim gibi bize de söz vermiştim. Hayata tutunur gibi tutanacaktım sana. Oysa senin bana bahşettiğin şey bir ayrılık sevişmesiymiş. Duygudan yoksun, zevk amaçlı, son defa yapılan bir seks. Aramanı bekledim çünkü ben odandan çıkmadan hemen önce aramak için söz vermiştin. İlk yedi hafta bekledim. Araman için bekledim ama sonra öğrendim ki, sevgilinle birlikte Londra'ya yerleşmişsiniz.

Mutluluklar dilerim. Umarım hiç olmadığın kadar mutlu ve huzurlusundur. Özür dilerim, kalbine sahip çıkamadığım için. Bana bağlı ruhunu, yanlış anlaşılmalarla kıvrandırdığım için. Farkındayım, o sana bir çiçek gibi davranıyor. Bense öldüğünde çok güzel kokan papatya misali davranıyordum. Elbette öldürdüm ve şuan kokunu soluyorum. Pişman mıyım? Çok. Yine de sen benim günahım olamayacak kadar güzel kokuyorsun.

Senin için katil oldum, senin için benliğimi öldürdüm, babamı öldürdüm, çiçekleri öldürdüm. Tüm ışıkları söndürdüm, karanlığa büründüm. Acı içindeyim, gerçekliğe dönemiyorum. Kaçmak istiyorum ama bu şehirden değil. Kafamın içinden, düşüncelerimden, bizden kaçmak istiyorum. Yapamıyorum, papatyam... Yapamıyorum. Söylesene nasıl yaptın? Nasıl kaçtın benden? Bizden?

Bu aptal mektup eline geçtiğinde belki okumayacaksın, belki sahilde kokteylini içerken gülerek şöyle bir göz atacaksın. Olsun, unutmadığımı bilmen bile bana yeter. Senin hayaline, bazen yokluğuna bazen de papatyalara tutunduğumu bilsen yeter.

Bu gerzek adam ne mi yapıyor? Şirketi Hoseok'a devrettim. Her gün içiyor, güzelleşiyorum ve yüksek sesli müzikte senin ses tonunu arıyorum. Arada sinir krizleri geçiriyorum. Evdeki eşyaları fırlatıyor ya da hıncımı kum torbasından alıyorum. Hepsinin sonu küvette acı çekerken ağlamakla son buluyor. Yokluğun beni delirtiyor. Zayıfladım, güçlü değilim, bağışıklık sistemim çöktü... Hem fiziksel olarak hem de ruhen ölüyorum. Ciddiyim, Jimin. Yokluğun delirttiği gibi öldürüyor.

Pigmentum • jikookWhere stories live. Discover now