Pigmentum | Kirli Prens'in Gerçekleri

3.7K 468 388
                                    

Medyadaki şarkı ile okumanız önerilir!
Arkaplanı siyah yapmanız önerilir!

☁️

Araya kış girdi. Bayağı sertti kış, üstelik mimarın işleri yüzünden doktor, sevgilisini görememiş sert ve kırıcı kışı bir nevi yalnız geçirmişti. Gerçi, her ne kadar bedenen yalnız olsa da Jeongguk ona her sabah papatya demetleri göndermiş, bir kutu çikolatanın yanında soğuk kahve hediye etmişti. Çoğu zaman doktoru şımartıyor, yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyordu. Geceleri görüntülü konuşmaya vakitleri oluyordu fakar doktor fazla mesai yaptığı zamanlarda erken uyuduğu için üç-dört gün birbirlerini görmedikleri de oluyordu. Aynı şehirdeyken bu durumda olmaları Jimin'i üzse de Taehyung'u düşündürmüyor değildi. Kış zamanında mimarın altı defa İtalya'ya gitmesi gerekmişti. Araya daha fazla mesafe demekti bu.

Bir gün, güneşin bulutların arasına saklanmadığı bir kış günü, mimar doktorun kapısını çalmış ona İtalya'dan aldığı ipek fuları hediye etmişti. Jimin için önemli olan fular değildi o an. Sevgilisinin boynuna özlemle atlamış, değişen parfümünü uzun uzun solumuştu. Hafif tombul elleriyle sırtını okşayıp gülümsemişti. Taehyung ilk defa arkadaşının yüzünde uzun bir aradan sonra huzur dolu gülümseme görmüştü. Jeongguk; sevgilisine zayıfladığını, bir şeyler yemesi gerektiğini, kendisini yormamasını söylemiş onu ciddiyetle uyarmıştı. Dominant karakteri ise Jimin'de ters tepki yaratmıştı haliyle. Genç doktor ışıltılı gözlerle dakikalarca onu izlemişti. Birkaç öpücük, güzel cümlelerden sonra Jeongguk yine sevgilisini yalnız bıraktı.

İlkbahar, arsız ve sert kışın kapısına dayandığında aramalar da azalmış iyice yalnızlaşmıştı Jimin. Bu yalnızlık her ne kadar onu etkilese de, bitmek bilmeyen etkinin iyi yanları da vardı. Jimin kendini işine vermiş, istediği bölümü belirlemiş ve o alanda bir sürü ameliyata girmişti. Her ne kadar beyin cerrahlığını istese de ani bir kararla kadın doğuma yönelmişti. Riskli bir karardı bu. Mesleki hayatı tekleyebilirdi lakin gece gündüz ameliyat izleyerek hastanedeki profesörleri sıkıştırarak binlerce soru sormuştu. İşi pratiğe dökmek için de bir sürü kişiye yalvarmıştı. Sonunda istediğini elde etti. Zor olsa da bölümde yükseldi ve en sevdiği profesörün yanında asistan olarak çalışmaya başladı. Sene içerisinde yazacağı tez ile o da profesör olabilirdi. En büyük hayalini gerçekleştirebilirdi.

Mayıs ayının on dördüncü günü, papatya değil de bir gül demeti hediye edildi Jimin'e. Kapısındaki çiçekçi - artık adamı görmekten bıkmıştı - ona kısa bir selam verdikten sonra beyaz gülleri uzatıp imza istemişti. Çiçekçiyi gönderdikten sonra her zamanki gibi kapının dibine çöken Jimin, güllerin arasındaki notu okudu: "Canım çok istiyor seni bu akşamki baloya götürmeyi ama maalesef götüremiyorum. Bana kızma bebeğim. Seni seviyorum. - jj"

Jimin derin bir nefes aldı. Alışmıştı artık onun dünyasının dışında kalmaya. Ses etmedi, cazgırlık yapmadı. Kahve saçlarını karıştırıp ayağa kalkmıştı ki kapı çaldı. Doktor çiçek demetini usulca yere bıraktıktan sonra kapıyı açtı. Kimse yoktu lakin paspasın üzerindeki büyük beyaz kutu ona göz kırpıyordu. Kutuyu kucaklayıp etrafa bakındı. Görünürde kimse yoktu. Kapıyı ayağıyla kapatarak salona geçtiğinde kutuyu açtı. Bir çift ayakkabı vardı kutunun içinde. Ayakkabıların birinin üstünde not vardı: "Baloda bunu giymen dileği ile."

"Şapşal sevgilim," diyerek gülümsedi. Aklınca kendisine şaka yapmıştı. Hemen duş aldı. Saçını özenle kuruttu, gömleğini ütüledi, giyindi, makyaj yaptı... Jeongguk için hazırlanmaktan çekinmedi. Özeniyordu işte kendine, gözlerinin odağı olmak için özeniyordu. Sadece Jeongguk baksın istiyordu. Dayanamasın öpsün onu, sevsin dünyalar kadar...

Pigmentum • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin