5. BÖLÜM: HARABE

6.3K 358 78
                                    

Araba uzun ve geniş bir patika yoldan ilerlerken karşıda duran büyük malikanenin önünde durdu. Gelmiştik. Darağacının başındaydım işte, burası son duraktı. Ecelimi bekler gibi sessiz sedasız, yorgun bir bekleyişteydim. Liderin ne yapacağını kestiremiyordum o yüzden iki adamında arabadan inmesini bekledim. Önce şoför koltuğundaki adam indi, hemen ardından Lider.

Arabayı kullanan adam kapımı açtı. İnip inmemekte tereddüt ederken adam beni teşvik eder gibi gözlerimin içine bakıyordu. Ondan cesaret alarak bir ayağımı dışarı attım ve indim arabadan.

Gözlerim karşımdaki manzarada takılı kaldı uzun bir süre. Hemen karşımdaki Lider arkası bana dönük şekilde, etrafta onlarcası bulunan adamlardan biriyle konuşuyordu. Ne konuştuklarını duyamıyordum o yüzden gözlerimi, konuşmanın kısa süreceğini umarak etrafta gezdirdim. Önümde oldukça büyük bir malikane duruyordu, çok fazla bulunan pencereleri ve genişliği göz korkutuyordu.

"Hadi," dedi arkamdan bir ses. Önümü siyahlar içindeki adama döndüm, ellerindeki siyah deri eldivenleri, siyah kaşe montu ve siyah pantolonuyla tam bir bütün duruyordu. Benim asla dağıtamayacağım bir bütün. Gözlerim onu umursamadan karşımda duran ve onun yaşadığını tahmin ettiğim eve kaydı. Ev o kadar büyüktü ki gözlerim bile evin görüntüsünü tam olarak alamıyordu.

"Gösteriş meraklısı pislik," diye mırıldandım. Sessizdim o yüzden duyduğunu düşünmüyordum. Daha önce böyle bir ev görmemiş gibi davranmak istemediğim için evi izlemeyi kestim.

Lider'in yanına adımladım yavaş yavaş. Ayaklarım benden bağımsız geri geri gidiyordu adeta. Sanki bu eve girersem bir daha hiç çıkamayacakmışım gibi hissediyordum. İşin açıkçası deli gibi de korkuyordum ama içimde bir yerlerde, her ne kadar ben güvenmesem de, babamın bu adama güvendiğini hissediyordum.

Babam bu adama güveniyordu. Bu düşünce sanki yeni farkına varmışım gibi beni serseme çevirdi. Evet biliyordum, ama daha önce kafamın içindeki ses bunu bana fısıldamamıştı. Düşüncelerime yeni bir soru eklendi. 'Neden?'

Düşünce denizinde kaybolup gittiğimi fark edince bu devasa evin kapısının önüne geldiğimizi gördüm. Otuzlu yaşlarının sonunda bir kadın içeri girmemiz için kapıyı sonuna kadar açmış bizi bekliyordu. Saçları enseden sıkı bir topuz yapılmıştı. Fazlasıyla çıkık elmacık kemikleri ve ela gözleriyle tam yaşının kadını gibi görünüyordu. Üzerinde kumaşının çokta pahalı olmadığını anladığım sade mavi bir bluz ve koyu kot bir pantolon vardı. Evin çalışanı diye düşündüm kendi kendime.

"Hoşgeldiniz Lider Bey," dedi suratındaki çekingen ifadeyle ve bana döndü. "Siz de Hanımefendi." Nezaketen de olsa dudaklarıma, yorgunluğumu belli eden bir gülümseme kondurdum. O daha canlı bir gülümsemeyle karşılık verdi. Kapıyı kapatmadan önce, dışarıda koruma olduklarını düşündüğüm adamlardan biri, içine birkaç kıyafet sıkıştırdığım çantamı içeriye bıraktığını gördüm.

"Zaya'ya odasını göster Sahra." Lider üzerindeki paltoyu çıkarıp kadına uzattı. Göz göze geldik ve uzun süre o kara, insanı bir girdap gibi içine çeken gözlerinden gözlerimi almadım. Beni biraz anlasın ve hayatımı eski haline çevirsin istiyordum. İdil'in bana yalan söylemediğini her şeyin bana oynanan koca bir oyun olduğunu söylemesini istiyordum. Babamın beni tekrar kanatları altına alacağını söylemesini istiyordum. Ama o bunların hiç birini bana söylemedi.

Gözlerini üzerimden çekti ve geniş omuzlarını bana dönerek iki kanatlı merdivenlerin sağından yukarı çıktı. Nemlenen gözlerimi kırptım ve dibimde bekleyen kadına döndüm. Dudaklarında zarif bir gülümsemeyle elini öne doğru uzatıp merdivenleri gösterdi. "Buyurun Hanımefendi, odanız ikinci katta," dedi.

SADECE BİR OYUNDU: NİMBUS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin