15. BÖLÜM: MEVA

3.6K 214 122
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorumlarınızı bekliyorum

***
"Bu kadar obur olduğunu bilmiyordum," dedi gözlerini kısmış beni izlerken. Ağzımdaki lokmayı yutup kaşlarımı çatarak ona diktim gözlerimi.

"Obur değilim, sadece acıkmışım." Bana cevap vermedi ama dudağının kenarı benimle dalga geçer gibi yukarı kıvrıldı. Ona son bir bakış atıp yemeğimi yemeye devam ettim.

Lider acıktığımı sorduktan sonra beni sokağın başındaki bir restorana götürmek istemişti ama ben ısrarla hamburger yemek istediğimi söylemiş ve restoranın çaprazında bulunan hamburgerciye zorla sürüklemiştim onu. Bana hamburger isterken kendine bir şey istememişti. Sonrasında ise böyle sağlıksız şeyler yememem gerektiği hakkında uzun bir nutuk çekmişti.

Hamburgerimden kalan son parçayı da ağzıma attım ve mutlulukla sandalyeden geriye yaslanıp gözlerimi kapatarak gülümsedim. Lider'i tanıdıktan sonra hiç doğru düzgün gülümsediğimi hatırlamıyordum. O karanlığıyla beraber hayatıma girmiş ve beni de oraya hapsetmişti. Ama şimdi gün boyunca yaşadığım tüm olaylara rağmen gülümsemek, üstelik böyle küçük bir nedenden de olsa, bana içimde benliğime dair bir şeyler taşımaya devam ettiğimi kanıtlıyordu. Lider her ne kadar beni kendine benzetmek istese de buna izin vermeyecektim. Aramızdaki bu sessiz ama gürültülü savaşın galibi ben olacaktım.

Gözlerimi açtım ve Lider'in keskin zift karası gözleriyle karşı karşıya kaldım. Beni, derinlerimi görmek istermiş gibi izliyordu. Bakışlarında takılı kalan gözlerimi içinde kaybolacağımı bile bile, o koyu siyahlıklardan bir an olsun ayırmadım. Sert çenesinin üzerinde çıkan kirli sakalı ve kıstığı gözleriyle o kadar can alıcı duruyordu ki etraftaki kızların tüm ilgisinin bizim masada olduğunu anlamak için aptal olmaya gerek yoktu.

Lider'in derin bakışlarını fark eder etmez dudaklarımdaki ufak gülümseme yavaşça solarken gözlerimde olan zift karası gözleri dudaklarıma kaydı. Çenesi gerildi ve kısa bir an sonra oturduğu sandalyede kıpırdadı. Bir şeyden rahatsız olmuş gibi bir hali vardı, onun üzerine yapışmış olan gerginlik bana da bulaştı. Kaşlarım hissettiğim rahatsızlık hissiyle çatıldı. Gözlerimi ondan kaçırıp önümde durmaya devam eden, yarısını yediğim patatesimden bir tane alıp ağzıma attım. Doymuştum ama dikkatimi dağıtmam gerekiyordu.

"İdil," dedim aklıma gelen isimle. Sormak için içimi kemiren sorunun dudaklarımdan çıkmasına izin verdim. "Artık burada mı olacak?" Konuşurken konuyla çok ilgili değilmişim gibi bakışlarımı önümde duran patatesten kaldırmadım. İdil konusu beni en çok yaralayan konulardan biriydi. Onunla aynı evde kalmış, aynı tabaktan yemek yemiş, yeri geldiğinde aynı yatakta uyumuştuk. Aramızdaki şeyin gerçek bir dostluk olduğunu zannetmiştim ve ona gözüm kapalı güvenmiştim. Benim yanımda durmasının sebebinin beni korumak olduğunu bana en başından söyleseydi ona şuan gösterdiğim tepkiyi göstermezdim. Fakat o beni kandırmayı seçmiş ve bir aptal gibi beni benimle oynamıştı. Anlayamadığım bir diğer konu ise neden bana gerçekleri söylemek yerine bu kadar dar yollardan ilerlemeyi seçtikleriydi. Onlara soracağım sorular için mi, yoksa vereceğim tepkiden mi çekinmişlerdi?

SADECE BİR OYUNDU: NİMBUS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin