2.BÖLÜM: OYUN

6.1K 394 20
                                    

Bilinç altımın oluşturduğu çalkalanma damarlarımdan akıp giderken, bu tanıdık sesi zihnimin süzgecinden geçirdim bir süre. Hatırlıyordum nereden duyduğumu ama o kadar hayalperest bir kız olmadığımdan beynimin oyunlarından biridir diyerek geçiştirdim. Şuan için önemli olan rüyalarımda duyduğum bu ses değil, karşımdaki adamın beni nereden tanıdığıydı. Bunu ona hemen sormak istemedim, nedense içimden hiç konuşmak gelmiyordu. Sadece susup burada olmamın nedenlerini dinlemek istiyordum. Bu adamların kim olduğunu, Idil'le ne gibi bir bağlantıları olduğunu ve bu lanet olası çantanın neden bu kadar önemli olduğunu?.. Hepsi birer soru işareti olarak gizemini korurken çatallanan sesimle karşımdaki adama yalnızca "Merhaba," diyebildim. 

Boğazım o kadar kurumuştu ki az kalsın acıyan boğazım yüzünden yüzümü buruşturuyordum. Adamın gözleri gözlerimde bir süre gezindi, neyse ki fazla uzun sürmeden yanımda taşıdığım çantamda durdu. Avuç içlerim terlemeye başlamış odanın kasvetli havası da üzerine eklenince duvarlar üzerime üzerime geliyordu.
"Ben Lider." Gözleri aniden yüzüme çıkınca irkilmeden edemedim. "Lider Sayılı." Lider demişti öyle değil mi?  Karekteristik bir isimdi. Farklı ve aynı zamanda büyüleyici. Tıpkı kendisi gibi... Beni tanı ama benim izin verdiğim kadar diyordu. 

Yerimde kıpırdayıp bana uzattığı elini tuttum. Sıcacık ve sert elleri ellerimi sıkıca tuttu, odak noktası tam gözlerimin  içiydi. "Sanırım adımı söylememe gerek yok," dedim.

Bir süre anlamadığım bakışlarını üzerimde tuttu. Bir şeyler düşünüyor gibiydi ama ne düşündüğünü anlamaya çalışmadım. "Buraya planlı olarak getirildiğini biliyor musun Zaya?" Kaşlarım aniden çatıldı. Söylediklerini anlamam bir kaç saniye sürdü, daha sonra kaşlarım yukarıya doğru kalktı.
Dudaklarımı yaladım ve orda kalan ıslaklığı gidermek için birbirne bastırdım. Gözleri çok kısa bir süreliğine dudaklarımı hedef alsa da bu çok kısa sürmüştü. "Şaşırdın değil mi? Ama haklısın, kim kendine sorulmadan bir oyunun içine çekilse şaşırmaz ki."
"Insanlarla dalga geçmeyi seviyorsunuz galiba." Kolumdaki çantayı sinirle yere firlattım ve kapıya doğru ilerledim. Burdan gidecektim. Adam manyağı tekiydi belli ki ve bende bu manyakla daha fazla aynı ortanda bulunmak istemiyordum. Kapıyı açtım fakat beni buraya getiren adam aniden karşıma çıkınca irkilerek bir adım geri çekildim. "Sana söyleyeceklerimi merak etmiyor musun Zaya? Seni nasıl içimize aldığımızı..." Arkamdan gelen ses nasıl lanet bir şeyin içine düştüğümü bana hatırlatırken kapıyı sertçe aniden önüme çıkan adamın suratına çarptım. Ve önümü ne dediği hakkında hiçbir fikrim olmayan adama döndüm.
"Bakın, Lider Bey ne söylediğinizi anlamıyorum ama inanın  bu umrumda bile değil. Şuan sadece gitmek istiyorum anladınız mı beni?"

Söylediklerim bitene kadar beni derin derin izledi ardından elindeki içkiyi fondip yapıp sertçe masaya bıraktı. "Idil'in benim için çalıştığını biliyor musun? Peki annesinin aslında hasta olmadığını ya da seni buraya göndermesini benim istediğimi." Şaşkınlıkla gözlerimin büyüdüğünü hissettim. Idil asla böyle bir şey yapmazdı, ona gözüm kapalı güvenirdim. Böyle bir şey yapmasına ihtimal dahi vermiyordum. Ama içerde bir yerlerde bir 'ama'nın baş gösterdiğini görebiliyordum. Ya yapmışsa, ya her sey bir oyunsa.

SADECE BİR OYUNDU: NİMBUS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin