9.Bölüm || Beklenmedik Kişi ||

200 30 6
                                    

O anda başımdan aşşağı kaynar sullar döküldü. Olamaz.
Tek çıkaran sen değilsin Sakura! O da seni tanıdı. Kahretsin neler oluyor burada! Bu gördüklerim gerçek olmasın lütfen. Gördüğüm görüntü karşısında zaten sarsılmıştım. Bunlar bana fazlaydı. Çok fazla hemde.
Nasıl olurda beni kurtaran çocuk böyle biri olur. Aklım almıyordu. Ki aklım onun yüzünü gördüğüm an donmuştu zaten.
Ağzım tedirginlikle araklandı. Güçlükle kapattım ve ağzımı açmamak için direndim.
Karşımdaki mafya kılıklı herifler bana ölümcül bakışlarla bakıyorlardı. Aynı bakış o çocukta da vardı.  Aha sıçtın Sakura!
Kaçmaktan başka çarem yoktu.
Ben adımlarımı toplamaya çalıştıkça, içimdeki korku adımlarıma izin vermemek için içimde kalan son cesaretimi yiyip bitiriyordu. Ah hayır.
Herşeyi geçtim. Peki ya O?
O neden böyle birşey yapmıştı? Tamam kötü olduğuna daha demin tanıklık etmiştim ama ne bileyim Onu böyle görünce onla ilgili aklımdaki düşüncelerim uçup gitti, yerine hazmedemediğim bir gerçek, tokat gibi yüzüme vurdu.
Adamlardan biri yerinden huzursuzca kıpırdadı. Saniyesin de adımı mı geriye attım.

"Gördün ufaklık."

Yutkundum ve korkunun beni nasıl ele geçirdiğini hisseder oldum. Artık birşey söylemm gerekiyordu yoksa bunlar beni liğme liğme edeceklerdi. Gördüğüm için.
Hepsinin yüzünde bıkkın ve küstah bir ifade belirginde, ağzımı açtım.
"Bi..Birşey görmedim."  Saniyesinde ölümcül bir bakış daha attı. "Gördün işte ufaklık." dediğinde daha sözünü bitirmeden bana doğru yürüyordu.
Şimdi öldün işte Sakura!
Bana yaklaştığını hissettiğim de, gözlerimi acıyla yumdum. "Hayır.."

"Kes şunu!"

Gözlerimi açıp baktım, aynı şekilde bana doğru gelen adam da duraksayıp baktı arkasına.

"Hah. Noldu Sasuke?"

Gözlerimi kıstım. Demek bu çocuğun adı Sasuke.

Sasuke gözlerini o adama dikti. "Birşey yapma."

Gözlerim, Sasukenin söyledikleriyle açıldı. Ne?
Benim kafamda ki soruyu,  İtachi denilen adam sordu. "Ne?"
Sasuke sakin bir ses tonuyla,
"Onu ben hallederim." dedi.
Bekle ne demek bu!? O anlık endişeyle alt dudağımı ısırdım.
İtachi bana birkaç adım daha attıktan sonra durdu. Gayet sakin ve kibar bir ses tonuyla söze girdi.
"Ne yapıyordun sen burda bakalım ufaklık?"
Bunu söylerken dudaklarında anlamadığım bir, sinirle karışık tebessüm gördüm.
Yutkundum. "Yanlışlıkla oldu.. B-ben yanlışlıkla..."
Sözümü kesti. Hem de öncekine nazaran, sert ve bir o kadar da sinirli bir ses tonuyla.
"Yanlışlıkla Ne!?"
İrkildim. Gözlerimi kırpmadan korkunun verdiği aceleyla sözüme devam ettim.
"Yanlışlıkla gördüm..B-ben çok özür dilerim..Be-"
Sinirli gözlerini gözlerime dikti.
"Bundan kurtuluşun yok ama ufaklık." dedi tehtit edercesine.
"Çok yazık. Senin gibi aptal ufaklıklardan nefret ederim." dedi. Sert çıkan sesiyle.
Gözlerimi ardarda kırpıştırdım. Bu adam beni fena tehdit ediyordu. Aslında birazdan başıma gelecekleri vurguluyordu ama neyse..
"Tamam abi yeter."
Bakışlarımı Sasuke'ye çevirdim. Abi??
Sasuke yanımıza geldi. İtachi'ye bakarak,
"O kimseye birşey söylemiyecek."
ardından bakışlarını bana çevirdi.
"Değil mi?"
Nefes kesen bakışlarını üzerimde hissettiğim an, başımı usulca salladım.
İtachi boş boş baktıktan birkaç saniye sonra başını Sasuke'ye çevirdi.
"Neden bunun işini halletmiyorsun?"
Anında gözlerim büyüdü. Nefesim gitti gelmedi.
"Saçmalamayı bırak."
Der demez. Diğerlerine döndi.
"Hepiniz gidin buradan."
Oradakiler birbirlerine baktıktan saniyeler sonra, yanımızdan geçip gittiler.
Başımı eğip göz ucuyla gidenlere baktım.
"Hadi sende gidiyorsun." Bakışlarımı tekrar Sasukeye çevirdim. İtachi'ye bakıyordu. Noluyordu burda. Bana birşey yapmasınlar diye içimden dualar ettim.
"Napacaksın sen?" Bana baktı. Ve saniyesinde Sasuke'ye döndü. "Tenha bir yere götürmeyi unutma."  Kalbim küt küt atmaya başladı.
Etrafa göz geçirip bakışlarını yerde vurulmuş çocuğa değdirdi. "Burası da müsait aslında." 
Manyak herif!
İçimi tekrar Ecel korkusu sardı. Hayır!
O'da yanımızdan ağır ağır adımlarla geçip gitti. Bakışlarım ondayken başımı çevirip gidişine baktım. Siyah filmli bir Cipe bindiğini gördüm.
Ecelime bu denli yakın oldum ve kurtuldum mu? Yoksa beni daha kötü birşey mi bekliyordu. Onun sesini duymamla kafamdaki bu düşünceleri bir tarafa attım. "İyi misin sen?"
Gözlerim yaşadığım, korkudan dolayı dolmuştu.
Usulca başımı salladım. 
"Evet.." 
İnanamıyorum resmen sesim ağlamaklı çıkmıştı!
Bana dik dik baktı. "Ne kadarını gördün.?" 
Bu soruyu beklemediğimden, hafifte olsa affalladım.
"B-ben özür dilerim.."
Bakışlarım tekrar Sasuke'yi bulduğunda, onun yumuşamasını bekliyordum ama sanki daha çok kızmışa benziyordu. Tekrar ısrarla aynı soruyu sordu. "Ne kadarını gördün dedim." Yüzündeki mimikleri değişti.
"Yoksa hepsini mi gördün? Gizlice bizi izlemekten zevk mi aldın ha!?"
Derin bir nefes çektim.
"Hayır bak. O öyle değil.."
"Nasıl?"
Evet, hadi bakalım anlat Sakura!
Sinirli bakışları benim üzerimdeydi. Harbi ne diyecektim ben ya! Ama bir dakika her halükarda zarar görmeyecek miydim?
Ah neden sanki defolup gitmedim ki.
Sasuke'nin yakıcı bakışları hâlâ üzerimdeydi. Göz göze geldiğimizde, boğazıma bir yumru çöktü. Ağır ağır yutkundum.
"Yanlışlıkla gördüm..İsteyerek görmedim...Ö-öz-..."
"Yeter."
Gözlerinin içine baktım. "Özür dilerim."
İç çekip bakışlarını yüzüme çevirdi.
"Seni uyarmam gerekmiyor değil mi. Duydun beni."
Baktım. "N-nasıl yani?"
"Yani. Burada gördüklerinin hepsini unutacaksın. Tamam."  Hafif tebessüm etti.
Gözlerine baktım. İçime ferahlama geldi. Başımı hızlıca onaylarcasına salladım.
O'da memnun olmuşcasına başını salladı.
Hemen tedirginlikle ağzımı tutamadım.
"Bana birşey yapmayacaksın değil mi." Bunu söylerken sesim umut dolu çıkıyordu. Aynı zamanda aciz de.
"Hayır."
Derin bir nefes çektim. Oh be! Üstümdeki bütün yük kalktı, hani bir an öleceğimi sanmadım değil.
Gitmek için adımlarımı topladım ve arkaya dönmek için yeltendiğimde, gözüm yerde yatan çocuğa değdi. O anlık refleks sonucu ağzım açıldı. "Aa şey.." Sasuke bana baktı. Ve bakışlarımı takip edip, bakışlarını baktığım yöne çevirdi.
"Neden yaptınız bunu?... Y-yani ne yaptı o çocuk?"  dedim. Çekinerek. Ve gözlerine baktım.
Gözlerinde yakıcı bakışlarını gördüm.
"Bu seni ilgilendirmez. Anladın mı?"
Yüzüm düştü. Resmen Sasuke gözümün önünde birini vurmuştu! Onun böyle korkunç biri olduğunu hiç düşünmezdim.
"Acıdın mı onu?" derken sesi alay edermiş gibi çıkmıştı. Aslında evet acımıştım ve benim de sonum bu yerde yatan çocuk gibi olacaktı yeredeyse.
Sessiz kaldım. Bunların yaptığı vicdansızlık değilde neydi acaba?
Ve ne yapmıştı bu çocuk? Ne yapmış olabilir ki? Hem her ne yapmış olsa da illa vurması mı gerekiyordu yani? Bir dakika Sasuke mafya kılıklı bir katil miydi? Gerçekten.
Kafamın içinde fırtınalar kopuyordu. Kendimi hâlâ bir rüyada gibi hissediyordum.
Ve kadar yakışıklı birinin katil olduğu gerçeğinide unutmamalıyım.
Ben kafamdakilerle oyalanırken, Sasuke kolumu tuttu. "Ben bırakayım mı seni? Hadi gidelim." dedi. Ve ileri adımını attı. Biraz bu haraketine şaşırmış olsam da belli etmedim.
"Şey gerek yok. Ben giderim."
Bakışlarını bana çevirdi. Oldukça kararlı gözüküyordu. "Çekinme benden."
Tekrar bakışlarımı gözlerine çektim. Pardon da bırakta çekineyim. Hatta fazla konuştum!
Dudağını yaladı. Bana dönüp, İki adım daha attıktan sonra, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerimin içine bakıyordu ama delercesine.
Nefesimi kesen türdendi. Ah hayır! Sıçtın!
Gözleri, gözlerimden ayrılıp, dudaklarıma kaydı.
O anın verdiği heyecanla dudaklarımı kapattım.
Nefesimi toplayıp, söze girdim.
"B-bana birşey yapma lütfen.."
Aramızdaki yakınlığa mesafe koydu. Kaşını kaldırdı. "Napabilirim?" Ne demek 'napabilirim'
Mesela beni de kurşunlayabilirsin. Veya psikopatça işgence edebilirsin Sasukecim. Sende o performansı gördüm de.
Alt dudağımı ısırdım. Tabi içimdekileri söylemeyeceğime göre. Korkuyla birşeyler mırıldandım.
"Bana zarar vermeyecek misin yani?"
"Hayır dedim ya."
Hemen cevap verdim. "Ben gideyim o zaman."
Arasından çekildim. Ve bir adım atmıştım ki, Sasuke tekrar koluma dokundu ve gitmemi engelledi. "Burada gördükleri unut." Saniyesinde başımı salladım.

"Ve...Benden korkma."

Ne? Sence bu söylediğin mümkün mü?

Konuşmayı bitirmek ve buradan gitmek için başımı onaylarcasına salladım. Yürümek için yöneldim.

"Birşey daha var."

Durdum.

"O pislik ölmeyi haketti."

Şaşırdım. Bekle nasıl yani?
Yutkunup sustum. Konuşmak istemedim. Açıkçası sadece bugünü aklımdan silmek istiyordum o kadar.
Cevap vermeden koşar adımlarla oradan uzaklaştım.
Bu lanet olası yerde az kalsın ölüm çıkacaktı!
Ah Sakura! Neden erkenden evde olmuyorsun ki!
En yakın metro istasyonuna vardığım da durmayıp, metroya bindim.
Metroya adımı mı atar atmaz soluklandım. Gözlerimi yumup, burnumdan derin bir nefes çektim. Nihayet bu rezalet yerden çıkabikmiştim. Kurtulduğuma sevinirken aklıma vurulan çocuk geldi. Yüzünü karanlıkta ne kadar göremesem de onun için üzülüyordum. Ve ona yardım etmediğimi hatırladığım da kendime kızdım. Keşke onun için birşey yapsaydım!
Ama bir dakika. Ne yapabilirdim ki. Eğer ağzımı açsaydım. O çocuğun durumuna düşerdim. Yine de sesimi çıkarmak yerine ambulans'ı falan arayabilirdim değil mi?... İçimde ki suçluluk duygusu çoğaltıkça  ben daha dibe düşünüyordum. Elim ayağım bağlanmıştı sanki. Öldüğüne emindim. O kadar zaman hâlâ yaşamazdı herhalde.
Ah Sakura! Kendinden başka kimseyi düşünmüyorsun sen. Bencilin tekisin.
Stresten dolayı iç çektim. "Of..."
Bugün bu olanlar gerçekten olmuş muydu ya? Sen o kadar yakışıklı ol, Üstüne üstlük birde beni kurtar. Sonra git silahlı zorba ol. Hatta katil.
Vay be!  işte yakışıklılığa aldanmıyacaksın.
Ama bana zarar vermemişti. Sahi bana neden birşey yapmadı?... Ne fark eder Sakura!
Yine de O birini öldürdü.
Hüzünlenerek, boş bir yere oturdum.
Metronun camından dışarıyı izledim bir süre.
O olay aklımdan bir türlü çıkmıyordu.
içimi yine suçluluk duygusu sardı. Ve bu his benim içimi içimi yedi. Sıkıntıyla iç çektim. "Ah..."

Kucağımda hissettiğim titreşim beni kendime getirdi. Çantamda ki telefondan geliyordu.
Elimi çantamın içine atıp, telefonumu çıkardım.
Ve kiliti açtım.

" NARUTO (7) cevapsız arama. "

Dudağımı dişledim. Elimi başıma götürdüm.
"Al bakalım. Ne diyeceğim şimdi?" Nefes aldım. Bir sonraki durakta ineceğim için aramaya cevap vermedim. Telefonu çantama attım.
Ve İneceğim yere yaklaştığımız  için ayaklandım.
Daha sonra Metro yavaşlayınca sakince indim.

Eve vardığım da huzurca bir nefes aldım. Ve Naruto'nun uyanık olduğunu bilsem de, Kapıyı kendi anahtarımla açtım. Kapıyı açar açmaz, aynı hızla kapıyı kapattım ve  salona bir  göz değdirdim. Etraf fazla sessizdi. Naruto evde yoktu anlaşılan.
"Hey Allahım ya! Beni arıyor kendi evde yok. Nereye gitti kim bilir."
Etrafımdaki insanlar bu kadar tuhaf olmak zorunda mı!?
Yorgunluğun verdiği etkiyle dinlenmek için odama çıktım. Saat gece yarısına yakındı. Üstümü değiştirdikten sonra yatağa geçtim.
Tekrar olanları düşündüm. Ne korkunçtu ama! Aklım çıkmıştı resmen.
Gördüğüm cinayete mi şaşırsaydım yoksa,
Öldüren kişinin Sasuke olmasına mı bilememiştim.
Of bu gördüklerim bana fazlaydı ama.
Hemde çok fazla.
Gözümün önünden gitmiyordu o görüntü.
Beni bunaltıyor, içimi boğuyor ve nefes almamı  ağırlaştırıyordu. Keşke oradan hiç geçmeseydim. Hadi geçtin bari bakmadan yoluna devam et. Yani ne diye bakıyorsun ki.
İçimde kendime kızmaya devam ettim. Onun da dediği gibi Bugün'ü unutmalıydım. "Evet!"
Tekrar zihnimde o çocuğun görüntüsü belirdi.
"Nasıl unutacaksın. Vicdansız mısın sen?"
İçimi ağır bir hüzün kapladı. Çocuk ne yapmıştı acaba? Vurulacak kadar ne yapmış olabilir ki? Diye düşünürken, sesli düşündüm.
"Ama yine de vurması mı gerekiyordu?
Ayrıca onları gördün Sakura. Hepsi mafya kılıklı, serserinin tekiydi."
Kendime hak vererek, "Evet ya! Hatta eminim bu ilk cinayetleri değildir. Çete gibi birşeydiler zaten. Belalı tiplerdi hepsi." dedim.
Burnumdan sinirle soludum.
"Polise mi haber verseydim acaba. Ama beni tehdit ermişlerdi değil mi? Eğer polise versem. Benim olduğumu anlarlar. Ve beni de o çocuk gibi vurabilirler. Belki de bana daha kötülerini yaparlar. Türlü türlü işgenceler vardır bunlarda. Ah!."
Senaryo bile hazırdı. Cidden çıkmazdaydım. Ne yapacağım konusunda emin değildim. Bu olaya sessiz mi kalmalıydım? Yoksa korkumu bir kenara atıp, doğru olanı mı yapsaydım? Emin olamıyordum.
Ama tüm bunlara yarın cevap bulacaktım. Şimdi zamanı değildi....


PSİKOPAT AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin