16. BÖLÜM

1.8K 130 89
                                    

Bölüm bir gün gecikmeli geldi ama geldi. Umarım keyifle okursunuz.

Ve ben buradan da bir doğum günü kutlamak istiyorum. Canım,benim bu hikayede buralara kadar gelmem için elinden geleni yapan her çileme, kaytarmama, mızmızlığıma katlandığın için. Seninle her şeyi konuşabildiğim için çok şanslıyım. Canım Tuğba'm iyi ki doğdun, iyi ki varsın. Şimdi sen bir başak burcu olup tıpkı Gülşen gibi her şeyi eleştirmeye devam et ben de Berrak gibi aslan burcu olarak kafamın dikine gidip sonra bahaneler bulayım. Şey bu arada gönül isterdi ki Fatih'i senin istediğin cinayet yöntemlerinden biriyle öldürelim ancak bir klişe olarak başrol ölmez. Ama sen kafanda cinayet listesini oluşturmaya devam et. Seni seviyorum canım arkadaşım. Nice yaşlara.

Bölüm Şarkıları
Nil Karaibrahimgil- Rüzgar
Yalın-Deva Bize Sevişler
Pinhani- Beni Sen İnandır

***

Gülşen o gün hazır Beylikdüzü'ne gitmişken ailesini de ziyaret ettiği için eve çok geç dönmüştü. Eve girdiğinde Berrak'ın salonda uyukladığını gördü, kız çok bitkin görünüyordu. Yoğun bir katarsis yaşamış biri gibi.

Kızı dürtükleyerek kaldırdı ve yanına oturdu.
"Neyin var senin? Yüzün kireç gibi, hiç iyi görünmüyorsun." Berrak bugün olanları başkasından öğrenmesini istemediği için yeme ihtimali olan dayağı göze alıp bir çırpıda gerçekleri söyledi.

"Bugün Fatih'le konuştum." Gülşen üç kelimelik bu cümleyi sindirmeye çalıştı. Beyni bu cümleleri algılamak için yoğun çaba sarf etti. Cümlenin nesnesini düşünmek bile sinirlerini zıplatmıştı.

"Bunu yapmam gerekiyordu. Neredeyse on yıldır içimde duran, kalbimde yerleşip katılaşan ve taş olan cümleleri ona söylemem lazımdı. Yaşadıklarımın hesabını sormam. "

Gülşen ona gözlerini devirdikten sonra koluna bir çimdik attı.

"Sonra ne oldu? Yüzsüz Fatih Allah'ın bir hikmeti ile insanlaşmaya karar verip hayatından çıktı mı?" dedikten sonra sinirle sözlerine devam etti.

"Hiç sanmıyorum, senin onu hâlâ sevdiğine dair inancı güçlenmiştir. Böylece zaten sülük gibi yapışmıştı artık hiç kurtuluş yok. Beni illa katil edeceksin illa." Berrak Gülşen'in küçük çimdiklerinden kaçmaya çalışırken onu yanıtladı.
"Belki ben de ondan kurtulmak istemiyorumdur. Bilinçaltım onu kaybetmemek için uğraşıyordur."

Gülşen bu cümleyi aklının oynadığı bir oyun saymak istedi. Bu kadar zamandır korumak istediği arkadaşı kendisini aldatmış, terk etmiş ve istemediği halde yaklaşıp taciz etmiş adamdan kurtulmak istemediğini söylüyordu. Hayal kırıklığına uğramıştı ve daha fazla orada durmayacaktı.

"Seninle bu konuyu aklını başına alana kadar konuşmayacağım. Geçmişini, döktüğün gözyaşlarını ve uğradığın ihaneti unutmuş olman imkansız. Hafızan yerine geldiğinde konuşursun benimle." Bunu dedikten sonra odasına çekildi. Arkadaşlarını onlardan çok düşünmek huyunun onu böyle hüsranlara uğratması ilk değildi ve son olmayacaktı.

Berrak Gülşen'i kırmayı istemezdi asla ancak kendi hayatıyla ilgili kararları verirken kimsenin etkisi altında kalmak da istemiyordu. Fatih'in ona yaptıklarını unutmuş ya da affetmiş değildi ancak gündüz anlattıkları, aşkını ilan edişi ve belki de bakışları Berrak'ın içindeki donmuş aşkı tutuşturmuştu. Sonunda küle dönmek ihtimali de vardı bin yıl yanan ateş olmak da ama bunu görecek gücü var mıydı bilmiyordu.

Yatağına yattığında derin düşüncelere daldı. Fatih'e inanmak ya da inanmamak konusunda tam orta noktada duruyordu. Aklı daha önceki yaptıklarını delil gösterip inanmasını istemezken hâlâ onu seven kalbi inanıp bir şansları daha olmasını salık veriyordu.

Aşk İkilemi -Aşk Serisi 1-حيث تعيش القصص. اكتشف الآن