36. BÖLÜM- PART 1-

639 47 33
                                    

Yazın yazmak bana cidden işkenceye dönüyor çünkü yatak odam güneşin merkezinde olsa ancak bu kadar sıcak olurdu herhalde. Bu bölümden önce bir minik küçük kutlamam var izninizle onu yapmam gerekiyor. 

Bugün benim dostum, canımın içi, ballı çöreğim, bu hikayenin yeniden yazılmaya ve yayınlanmaya başlaması sürecinin en önemli ismi olan beni motive eden, ona attığım kısımlara verdiği tepkilerle yazma hevesimi arttıran hikayemin bugününü geleceğini hatta serinin diğer tüm hikayelerini de bilen can parçamın doğum günü.

@LoKnighter bebeğim iyi ki doğdun ki sen bunları okuduğunda ben çoktan instadan seni kutlamış olurum çünkü bizim konuşmadığımız bir gün bile olsun istemiyorum ama bir de burada herkesle beraber kutlamak istedim. Sensiz olmazdı hiçbir şey, seni çok seviyorum. Umarım bu hikaye için olan hayallerimizin gerçekleştiğini de görürüz biliyorsun ben manifestliyorum.

BÖLÜM ŞARKILARI

Hande Ünsal- Seni Sever Miydim?
Sezen Aksu- Begonvil

***

Berrak Gülşen'in yüzündeki kocaman gözlüğü gördüğünde gülmemek için kendini zor tutmuştu. Gülşen dün gece o kadar çok içmişti ki bu sabaha gözaltlarının torba torba ve mor olmaması için bir mucize gerekirdi.
"Berrak kafam hala güzel üstelik de uykum var ve boğazım kurudu şu an bu şekilde gülerek kendi canına susamanı hiç tavsiye etmem." Batuhan ayakta durmakta bile zorlanan Fatih'in elinden arabanın anahtarını aldı.
"O zaman kızlar arkaya Fatih efendi sen de öne. Uyumuş ve dinç görünen tek kişi ben olduğuma göre şoförlük bana kaldı." dedikten sonra elindeki boyun yastığını sevgilisine verdi.
"Boynun ağrımasın, uyurken şunu kullan." Berrak Gülşen'le ikisinin arasındaki bakışmadan bir anlam çıkarmaya çalışsa da kafasını buna yormayacaktı. Fatih'e bakmadan arkadaşlarına döndü.
"Gülşen sen sol tarafa geç daha rahat koyarsın başını yastığa. Yani düğünden hepimiz hemen hemen aynı zamanda ayrıldık. Batuhan'ın bu enerjisini neye borçlu olduğunu anlamadım ama iyi uyudun galiba kanki?" Batuhan boğazına bir şey takılmış gibi öksürürken bir yandan da yüzünde bir gülümseme vardı.

"Neyse hadi uzatmayın yolda da çok ses çıkarmayın uyuyacağım." Gülşen kızınca Fatih öne kızlar arkaya bindiler Gülşen başını cama yaslamayı düşünse de sonra vazgeçmişti.
"Gel yat omuzuma gel, sarhoş olmak senin neyine Gülşen ya!" Berrak arkaya yaslandığında Gülşen de başını onun omzuna koymuştu. Batuhan dikiz aynasından gördüğü bu manzaraya gülümsedi. Bu görüntü ona yakın zamanda yaşanan başka bir anı hatırlatmıştı.

"Dilovasına dek gidelim sonra durup kahvaltı yaparız." Batuhan bunu söylediğinde diğerleri uyuduğu için Berrak başıyla onay vermişti. Başını çevirip camdan dışarı bakmaya başladı. En azından bu yolculukta onun yanında olacak güvendiği insanlar vardı. 

Telefonunu eline alıp kulaklıklarını taktı ve müzik açtı Berrak. Yolculuk yapmaktan bile eskisi kadar hoşlanmıyordu. Hayattaki hiçbir şey ona keyif vermiyordu artık, kendini bir süs bitkisi gibi hissetmeye başlamıştı. Bir kenara koyulan, güzel görünen su ve bakım verilen ama ruhu olmayan, bir şey hissetmeyen zevk almayan bir bitki... Eskiden en ufak şeye heyecan duyan, mutlu olan kendisi değildi sanki. Hiçbir şeye karşı arzusu ve hevesi kalmamıştı. Söylenen sözler de yapılanlar da onu mutlu etmiyordu. Sevdiği şeylerde bile Fatih'in izi kaldığından belki tadı tuzu kalmamıştı. Sadece acı vardı, üzüntü vardı içinde. Kocaman bir karanlık vardı. Sevilmemenin verdiği kırgınlık, kandırılmanın aptal yerine konulmanın verdiği öfke ve kızgınlık kalbini dağlıyordu her saniye. Yaşadıklarını kabullenmek istemezken henüz bir de yetişkin olmanın ona verdiği sorumlulukları taşıyordu. Çıkan şarkıyla yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu. Eğer şu anki yaşadıkları bir dizi sahnesi olsa çalacak şarkılardan birisi bu olurdu.

Kalbim, sende durum ne?
Söyle, hiç ümit yok mu?
Sevgime layık olmayan
İnsanları n'olur sevme olur mu?

Aşk İkilemi -Aşk Serisi 1-Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon