13. BÖLÜM- KISIM 2-

1.8K 131 94
                                    

Yaklaşık yedi sekiz gündür bir bel ağrısı çekiyorum. Nedeni zona olmammış. O yüzden bölümün güzel olup olmadığından emin değilim. Birçok ilaç kullandığım bu dönemde pek tadım yok 🙈 kusuruma bakmayın.
***

Batuhan'ın uzattığı saç havlusuyla saçlarını kuruladı ve üzerini değiştirdi Fatih. Telefonu göle düştüğü anda cebinde olmadığı için şanslıydı. Telefonu karavandan alıp çeken bir nokta buldu ve annesiyle konuştu. Annesi sağlık durumunun değişmediğinden,iyi olduğundan bahsederken konuşkan olsa da oğlu aşk konusunda fikir almaya çalıştığında ağzına kilit vurmuştu. Telefonu kapattıktan sonra alana dönen Fatih Batuhan'a bir söz vermişti.

"Bundan sonra Berrak'ı 'taciz etmeyecekti' ancak bu aşkından vazgeçeceği anlamına gelmiyordu. " Gülşen Fatih'e karşı asla ama asla yumuşamayacak olsa da Batuhan yıllardır kurdukları birliğin hatırına onu affetmişti. Ancak bu Fatih kötü bir şey yaptığı zaman onun arkasında duracağı anlamına gelmezdi.

"Arka tarafta tavla var oynayalım mı?" dediğinde Fatih cevap bile vermeden kalkıp tavlayı getirdi. Onlar pulları dizerken göl kenarından keyifli keyifli sohbet ederek kızlar gelmişti.

Gülşen, Batuhan'ı Fatih'le karşı karşıya tavla oynayacak seviyeye getirenin kaç saniye olduğunu merak ediyordu. Erkeklerin olaylara oldukça sığ yaklaştığına bir kanıt daha vardı. Berrak ise Fatih'in iyi olduğunu görünce sevinmişti, tavlayı fark ettiğinde ise keyifle gülümsedi.

Mavi sandalyelerden birine oturup izlemeye başladı. Berrak için kimin oynadığının bir önemi yoktu. Tavla, okey ya da onlara benzer bir oyun gördüğü anda transa geçiyordu. Bir de tabi ki oyun oynama isteğine asla karşı koyamıyordu.

"Kazananla ben oynarım." Berrak bunu dediğinde oyun Fatih için bir anlam kazanmıştı. Genç kıza henüz lisede tavla oynamayı öğreten kişi kendisiydi. Yıllar yıllar öncesinin hatırası aklına düşmüştü. Şimdi bu oyunu kazanması gerekiyordu.

***
Yeni sınıfları ile yaptıkları ilk etkinlik bu piknikti. Herkes genelde çoklu gruplarda oturuyor kimi zaman yer değiştirmeler de yaşanıyordu. Berrak'ın yanında Seval, Hande, Semih Fatih ve Buğra vardı.

Buğra o gün yanında iki takım tavla getirmişti.
Seval ve Hande oynamak istemediği için Semih Buğra ile oynamıştı. Fatih ve Berrak karşı karşıya tavlanın başına oturduklarında genç kız rezil olmadan önce gerçeği itiraf etmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Fatih, ben tavla oynamayı bilmiyorum." Genç kız bunu söyleyince Fatih zamanını kazanmaktan çok Berrak'a oyunu öğretmek için harcamıştı.

"Şimdi öğrenme turu bittiğine göre gerçekten oynayacağız hazır mısın?" Berrak başını salladı. Önemli olan satrançtaki gibi birkaç adım sonrasını da görebilmek ve açık kapı bırakmadan ilerlemekti. Ancak pratikte işler o kadar kolay değildi.

İlk üç oyunu Berrak daha taş alamadan Fatih kazanmıştı hem de kazanmamak için birçok kez açık kapı bırakmasına rağmen. Berrak mars olmuştu her seferinde.

Dördüncü oyunda ise biraz Fatih'in Berrak'a karşı tavizkar oynaması yüzünden biraz da yardım etmesi ile genç kız kıl payı kazanmıştı. Ancak oyunu kazanmaktan çok aklında Fatih'in elini tutarak taşlarını oynatmak için müdahale edişi gelmişti. Günden güne Fatih'e daha çok tutuluyordu.

Ondan sonraki zamanlarda, buluştuklarında ya da sevgiliyken birlikte dışarı çıktıklarında birçok kez tavla oynadılar. Çoğunda kazanan Fatih olmuştu, tecrübeli olmak onu kazanma yolunda şanslı yapıyordu. Nadiren de Berrak bolca çift atarak kazanıyordu.

***

Fatih ilk kez Batuhan'a karşı bu kadar rekabet dolu oynamıştı ve karşılığını almıştı. Son pullarını da alırken güldü. Şimdi Berrak ile karşılıklı tavla oynayacaklardı. Eskisi gibi... Geçmişte olduğu gibi. Berrak, Batuhan'ın kaybedeceğini epey zaman önce anlamıştı. Tavla oynamaya başlama serüveni birçok epik rezalet ve kayıp anı içerdiği için bunu anlaması zor değildi.

Aşk İkilemi -Aşk Serisi 1-Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ