13. Bölüm- Olric

43.9K 2.3K 678
                                    

Geldikleri kafenin adını gören Hilal "Eftalya mı?" diye mırıldandı. Emre'ye dönerek "Burası sizin mi?" diye sordu.

Emre başıyla onayladı. Ardından şaşkınca sordu. "Kafe açılalı 3 ay bile olmadı. Sen nereden biliyorsun buranın bizim olduğunu?"

"İsmi... Kardeşinin ismi değil mi? Eftalya!"

"Evet de sen nereden..." Emre bir anda susup Burak'a baktı. Diğer ekip üyeleri gibi.

Burak, hiçbir şey demeden kafeye girdi.

"Sana gerçekten de her şeyi anlattı mı?" diye mırıldandı Emre düşünceli bir şekilde.

"Ailesi hariç... Her şeyi!"

Emre hüzünle tebessüm etti. "Tabu konusu. Fakat en azından artık eskisi kadar sessiz değil!"

"Hadi girelim!" diyen Tuncay'la kafeye yöneldiler.

İçeri girdiklerinde Emre alışkın adımlarla cam kenarındaki masaya geçti. Hilal, Burak'ın yanına oturdu.

Onur'un ve Binbaşının da gelmesiyle ekip tamamlanmıştı.

Sipariş almaya orta yaşlı güzel bir kadın geldi. Kadını gören Emre ve Burak aynı anda ayağa kalktılar.

Emre "Annem" diyerek sarıldı kadına.

Burak hafif çapkın bir gülüşle "Validem! Her geçen gün biraz daha gençleşip, güzelleşmeyi nasıl başarıyorsunuz?" diye sordu.

"Hiç yakalakalık yapma Burak! Neredesin sen kaç haftadır?" diyen kadın, ilk başlarda gözlerini kısıp Burak'a baktı. Sonrasında ona kıyamamış olacak ki kollarını açtı.

Burak, kocaman gülümseyerek onun kollarındaki yerini aldı.

"Hoş geldin oğlum!"

"Hoş buldum Validem!"

Kadın geri çekilip masadakilere baktı. Gözleri Hilal'i bulduğunda direk onun yanına gitti. Hilal, kendisine doğru gelen kadını görünce ayağa kalktı.

"Hoş geldin Hilalciğim! Ben Sevda!" diyerek kendisine sarılan kadınla bir an afalladı genç kız.

"Validem? Sen onun kim oldu..."

Burak, başladığı cümleyi tamamlamadı ve aniden Emre'ye döndü.

"Ne anlattın?"

Emre saçma bulduğu soruyla kaşlarını kaldırdı ve cevap verdi.

"Ekibe yeni üye olarak geldiğini?"

"Başka?"

"Başka ne diyebilir ki? Ne demiş olmasını bekliyorsun? Burak'ın en büyük imtihanı mı daha uygun yoksa..."

Burak, konuşan Hilal'in sözünü keserek sataştı. "Niye atlıyorsun hemen? Sana mı sordum?"

"Başrol benim yalnız! Onu ne yapacağız?"

Burak, derin bir nefes aldı.

"Bu böyle olmayacak! Yeterince uzun bir gündü! Size afiyet olsun."

Burak, diğerlerinin itirazlarını takmayarak arkasını dönüp çıkışa yöneldi.

"Arabam karargahta kaldı! Nasıl gideceğim?"

Hilal'in sorusunu duyan adam yürümeyi kesti. Birkaç saniye durakladıktan sonra geriye döndü ve masadakilere baktı. Hepsi de Hilal'i bırakabilirdi.

Peki Alfa bunu istiyor muydu?
Kesinlikle hayır!

Hilal meydan okurcasına Burak'ın gözlerine bakıyordu. Onun tereddütünü görünce konuşmaya başladı.

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt