7. Bölüm- En Zor Görev

66.1K 2.7K 1.6K
                                    

Gecenin bir yarısı Hilal'in yatağının üzerinde oturan Aslı "Ben yanlış anladım sanırım! Sen şimdi bana askeri bir time girdiğini mi söylüyorsun? Yeni bir şey de değil. Yaklaşık 1 aydır? Bununla sınırlı olsa yine iyi(!). Ekibe kabul için seni teste taabi tuttular. Geçen gün telefonunu açmadığıda 'Bir an seni kaçırdılar zannettim' dediğimde bana gülmüştün. Şu an karşıma geçmiş aslında gerçekten de bunun olduğunu mu söylüyorsun?" dedi.

Hilal, Sinan Binbaşı'dan aldığı özel izinle ve yazılı gizlilik sözleşmesiyle birlikte Aslı'nın yanına gelmiş ve sözleşmeyi imzalattırdıktan sonra ona her şeyi anlatmıştı. Yıllarını birlikte geçirdiği kardeşi ile arasında hiçbir gizli saklısı olmasın istiyordu Hilal. Ayırıca birisine (Aslı'ya) Burak'ı anlatmazsa çıldırabilirdi. Bu süreçte yanında olacak Aslı'ya her şeyden daha çok ihtiyacı vardı. Fakat Aslı, haklı olarak, gerçekleri öğrendiğinde fazlaca tepki göstermişti.

Arkadaşının verdiği tepkiler oldukça sakindi ve Hilal için bu, öfkeyle söylenmesinden çok daha kötüydü. Söz konusu Aslı olunca öfkesinden değil sakinliğinden korkulmalıydı çünkü Aslı sakinse ya kırılmıştır ya da korkmuştur. Sakin görünerek de bu duygusunu gizliyor demektir. Hilal, arkadaşının öfkesiyle baş edebilirdi ama kırgınlığı ve korkusuyla baş edebileceğini sanmıyordu.

Pişman gözlerle arkadaşına bakan Hilal 'Keşke ona daha önce anlatsaydım.' diye düşündü.

"Aslı..."

"Nasıl böyle bir şey yapabilirsin Hilal? Bu kararı kimseye sormadan alman... Annen ve anneannenin de haberi yok değil mi? Bilseler..."

"İzin vermeyeceklerdi! O yüzden söylemedim!"

"Bana da bu yüzden söylemedin di'mi?"

Soruyu duyan Hilal, arkadaşından gözlerini kaçırdı.

Aslı dolan gözlerini hissedince başını önüne eğdi ve konuşmaya başladı.

"Ne güzel ya(!). Ben kardeşimle aramda gizlimiz saklımız yok diye düşünürken... O, 1 aydır beni ayakta uyutuyormuş. Tüm hayatını etkileyecek bir kararı her şey yaşandıktan sonra da sadece bildiriyor."

Hilal derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Ben Amerikadayken... Haber yapmak için Afganistan'a gittin. Senin tabun olduğu için bu konuyu şu ana kadar açmadım. Şimdi ise sadece tek bir soru soracağım. Eğer annen burada yalnız olmasaydı... Türkiye'ye geri döner miydin?"

Sorusuyla beraber Aslı çaresizce ona baktı. Dolan gözlerinden bir damla yaş düştü.

"Unutmuşum. Hiç tanımadığı insanları analizde bile mükemmel olan senin.. Söz konusu sevdiklerin olduğunda hiçbir detayı kaçırmayacağını. Görüyorsun değil mi? İçimdeki yangını... Herkesten gizleyebilirim ama senden gizleyemem. Hilal, ben Türkiye'ye döndüm mü gerçekten? Her an aklım orada. Her bulduğum vakitte istemsizce orayla alakalı haberlere bakıyorum. Onlar orada acılar içerisindeyken ben burada rahat rahat oturduğum için suçluluk duyuyorum. Oraya gittiğimden beri değiştim. Onların oradaki acı hayatını gördükten, yaşadıktan sonra... Kendi hayatıma şükretmeye başladım mesela. Her şeyi dalgaya vuran kız değilim artık. Sorduğun sorunun cevabını verdim sanırım? Buradan sonrasında ne diyeceğini biliyorum. 'Ben de böyle hissediyorum' diyeceksin. 'İnsanlara yardım etme, onları koruma şansım var. Bundan vazgeçmeyeceğim!'"

Hilal usulca başını salladı. Aslı dudaklarını ısırarak arkadaşına baktı.

"Korkuyorum Hilal! Ben kötülüğü bizzat yaşadım. O adamların acıması olmaz! Sana bir zarar gelmesinden korkuyorum. Fakat ne dersem diyeyim fikrin değişmeyecek. Bunun farkındayım. Bu yüzden söz ver bana! Kendine çok dikkat edeceksin. Başkalarının hayatını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atmayacaksın. Mardin'deki gibi yapmayacaksın! O zaman şanslıydın. O asker seni kurtarmıştı. Ama her zaman bu olamaz! Her daim seni kurtaracak biri olmaz! Dikkatli olacaksın! Sen sadece görevini yapacaksın. Gerisini diğerleri tamamlayacak. Aklımın sürekli sende olmasını istemiyorsan söz ver bana!"

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Where stories live. Discover now