on altı

49.1K 2.4K 838
                                    

"Bu ev," yerlerdeki kıyafetleri aceleyle toplayan Balım'dan aldığı bakışlarını, sehpanın üzerindeki tabak çanağa dikti. "Çok dağınık."  

"Normalde misafirim olmazdı." diyen kızın paniğine binaen başını sallarken "Misafirin olmasa da bu kadar pis bir ev de yaşamamalısın. Emilie halini görse alnımdan öperdi." diye mırıldandı. Bakıcısının ne kadar titiz ve takıntılı bir kadın olduğunu hatırlayınca valizini oturma odasının girişine öylece bıraktı. Ardından üçlü koltuklara ilerledi. Başta koltuğun yumuşak zemininde oturmak istese de sonra görmediği lekeler vardır diye düşünerek koltuğun koluna oturdu. Nihayetinde onun gözünde Balım, koltuğun tam üzerinde yemek yiyebilecek kapasiteye sahipti.

"Emilie kim?" deyip kıyafetlerini kucağında bir araya getirdiği sırada zorlukla doğruldu, Balım.

Bu defa Uraz'a olduğu gibi bu kıza da kendi hakkında bonkör olmak istemedi. O yüzden "Bir tanıdığım." diyerek geçiştirdi. Balım kafasını sallayıp banyoya yol aldığında ise geride kalan çöplerle dolu sehpaya baktı. 'Pekala,' dedi, içinden, 'Kesinlikle bana kalacak yer ayarlamasını isterken böyle bir yere getireceğine ihtimal vermemiştim.'

Evin tek katlı olmasına sözü yoktu. İçerisindeki eşyalar çok lükstü mesela, onlara da sözü yoktu. Türkiye'de ilk tuttuğu eve karşın burası cennetti ama işte intizamsızlığı sevmiyordu. "Zamanla halledilir." dedi, Balım'a ithafen, "Hem düzelmeyip ne yapacak, eşyaların arasında boğulacak mı?"

"Kiminle konuşuyorsun?" hemen arkasından gelen sesle silkelenerek "Kimseyle." dedi. "Yalnızca Uraz'ı düşünüyordum."

"Onunla olan arkadaşlığına nasıl son vereceğini mi? Sahi evinden pılını pırtını topladığından bir haber değil mi?" işittiği mantıklı sorular, Balım'lık olmadığı için dönüp ona bir baktı. Belki de onu kafasında fazla küçümsüyordu. Kendisine 'Hayalet.' dediği anı, anımsayınca başını olumsuz anlamda sallayarak "Fazla, değil." dedi.

"Efendim?"

"Sana demedim." dediği esnada oturduğu yerden kalktı. Oturma odasının içinde gezinmeye başladı. Girişte, kapının yanında, en olarak çokta büyük olmayan ama boyu uzun olan bir dolap vardı. Göğsünün bir karış aşağısında bitiyordu. Üzerindeki tozlanmış vazoları ve fotoğraf çerçevelerini inceledi. Bir fotoğrafta ailesi olduğunu tahmin ettiği kişiler, sarılmış kameraya gülümsüyorlardı. "Onlar nerede?" diye sorduğunda yanına gelen kızın adım seslerini duydu.

"İzmir'deler." deyip çerçeveyi kavrayan kız, fotoğraftaki bireyleri bir bir tanıttı. "Bu sevimsiz çocuk abim. Bunlarda annemle babam." dedi ve çerçeveyi birden yerine koydu. Normalde duygusallaştığı için özlemden ağlamasını beklediği kızın tepkisi karşısında duraksadı.

"Küs müsünüz?" diye sorduğunda "Hayır." yanıtını aldı. "Sadece onlar yeni çocuklarıyla daha mutlu. O yüzden anmak istemiyorum." 

Yaşadığı küçük kardeş sendromuna birinci gözden şahit olunca "Milletin ne büyük dertleri var..." diye ağzının içinde konuştu. Balım kendisini duyduğunda "Son altı aydır en büyük derdim sendin. Birini öldürdüğümüzü düşünüyordum. Bu senin için yeterince büyük bir dert mi bilmiyorum ama benim için öyleydi. Tıpkı babamın kardeşime bakarken gözlerinin içinin parladığını gördüğüm o an da hissettiğim şey gibi. Kalbim her gün sıkışıp sıkışıp durdu." dedi.

Lydie babasıyla pekte anlaşamamasına rağmen böyle bir olaya denk gelse kardeşini çokça kıskanabileceğinin farkına varınca karşılık vermekten kaçınıp odada ilerledi. Pencerenin oraya geldiğinde uzanıp gri güneşliği ve tül perdeyi aynı anda çekti. Dışarıyı seyre daldı.

Bir rezidansın yirmi altıncı katındalardı. Balım buranın kendisine ait olduğunu, babasının aldığını ve gayet güvenlikli olduğunu söylemişti. Ayrıca 'Köpekler ve Uraz'lar giremez.' diye de eklemişti. Lydie ondan  kalacak bir yer isterken bahsettiği tek yaşamaktı ama anlamıştı ki karşısındaki kızın o derece bir parası yoktu. İç çekerken karanlığın gölgelediği insanlarda göz gezdirdi, karşısında kalan koca binaları izledi ve o binalarda yanan ışıklara dikkat kesildi. Şu sıralar Fransa'da babasıyla birlikte yaşadığı malikanenin manzarasını hiçbir yerde bulamıyordu. 

Hafıza Kaybı Where stories live. Discover now