dört

62.9K 2.9K 1.2K
                                    

"Seni seviyorum diyecek
Gelecek ailecek 
Tanışınca büyükler 
Herkes onay verecek
"

"Ne okuyorsun?" diye soran yeni arkadaşıyla sakızın kağıdını katlamadan okumakta olduğu kitabının arasına özenle yerleştirdi. Akşam olunca, odasına gittiği gibi bu kağıda da tarih atıp kutusuna koyacaktı. İçine derin bir nefes alarak kitabın kapağını kapadı ve bugüne dair planladığı her şeyi yapmışçasına Uraz'a baktı.

"Sakız mı çiğniyorsun?" sorusuna karşın "Siyah kıyafetlerimin üstüne yapışan tozları almak için çiğniyorum. Yoksa şişirip patlatmak gibi bir huyum yok." derken kulağında yankılanan "Bana sakın bir daha yalan söyleme Lydie!" sözleriyle yutkundu.

Bu konuşan adam kimdi bilmiyordu. O anın, geçmişin, görüntüsü aklında canlanmıyordu. Fakat, yanağına inen tokadın sesini algılar algılamaz sanki orası sızladı. Ardından "Babana sakın bir daha yalan söyleme. Bir yalanını daha yakalarsa bir daha odandan dışarı çıkamazsın." sözlerini duyunca irkildi. Bu kadını kabinde yine duymuştu. Çalışanları olmalıydı. Annesi olabileceği ihtimalini hiç düşünmedi, düşünmek istemedi.

"İyi misin?" önünde sallanan marulla sarsılarak kendine gelirken "Aslında tek olduğum zamanlar patlatıyorum. Sakız çiğnemek hem güzel hem ucuz bir bağımlılık." diye mırıldandı. Uraz anladığına dair birkaç mırıltı çıkardığında sandalyesini geri iterek ayağa kalktı. Mutfağa ilerleyeceği esnada başı döndüğü için bir müddet yürümeye ara verdi. O sırada yanına gelen Uraz yardım etmek için kolunu tuttuğunda "Hallederim." diyerek geçiştirdi. Uraz ise ısrarcı olmadan sürekli arkasına dönüp kızı kontrol ede ede içeri girdi. Evinde çalışan kadın bahçenin bir köşesini tarla yaptığı için Uraz ihtiyaç halinde oraya çıkardı. Bu defa da aynısı yapmıştı. Aldığı marulları tezgaha koyarken göz ucuyla Balım'a bakmayı sürdürdü. Onunla koca bir yirmi dört saati doldurmak üzerelerdi. O yüzden ona dair bildiği az şeyi mazur görüyordu. Zamanla açılırdı ne de olsa.

Tabii Fransa'nın diplomatıyla arasındaki bağı araştırmayı aklının bir köşesine not etmişti.  O orada bakiydi. Marulları bir bir kopararak musluğun altında yıkamaya başladığı esnada Balım'ın içeri girdiğini gördü. Az önceki halinden çok daha iyi gözüküyordu. "Su ister misin?" diye sorduğunda karşılık alamasa da musluğu kapadı. Sürahinin oraya giderek bardağı su doldurdu ve ona uzattı. "Al, iç." dedi, beklentiyle. Balım'dan herhangi bir hamle görmediğinde ona doğru eğilerek suyu dudaklarına götürdü. 

Genç kız dudağına çarpan bardağın sert yüzeyiyle kafasını kaldırıp Uraz'a baktı. "İç bunu." dediğini duyunca sersemce başını sallayarak sudan bir iki yudum içti. Akabinde bardağı tutarak masaya bıraktı. Uraz "Aferin, böyle söz dinle." dediğinde dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştu. O bütün dengesini bozabilecek bir enerjiye sahipti.

Karnının içinde hareketlenmeler hissedince oturduğu sandalyede arkasına yaslanırken "İşine devam et." dedi. 

"Hiç yardımcı olmayı düşünmediğine göre yemek konusunda iyi değilsin." diyerek tezgaha yöneldi, "Kesin önceki hayatında bütün işi annen yapıyordu."

"Önceki hayatım?" diye sordu, genç kız.

Uraz maruldan bir tane kopararak musluğu açtığı esnada "İşte tek göz odalı bir eve çıkma ihtiyacı yaşadığın güne kadar ki hayatın." dedi. Bu uzun uzadıya açıklama Balım'ın algı yetisini bir an için bozsa da kontrol etmek amaçlı "Başka bir şeyden değil yani?" diye sordu.

"Başka neden olabilir ki?" diye karşılık aldığında "Haklısın," dedi, kendi kendine, "Başka neden olabilir ki?" kendisini zor bela Uraz'ın hiçbir şey bilmediğine ikna etti. Çok geçmeden guruldayan karnıyla ise bütün gündemi değişmişti. Utançtan ellerini oraya sararken hıçkırdı.

Hafıza Kaybı Where stories live. Discover now