Zrada (İhanet)

284 33 240
                                    

Medya: Vesta

Bölüm 5

Şafak Konağının hizmetlileri tarafından gün içerisinde sıklıkla kullanılan arka çıkış, akşam saatlerinde tenha olurdu. Fazla dikkat çekmek istemeyen biri kapıdaki nöbetçilerin boşluğundan faydalanıp, tıpkı az önce pelerinine sarınmış kimliği belirsiz kişi gibi, görünmeden dışarı çıkabilirdi. Geniş taş döşeli yolu kullanmak yerine yamaca yönelen kişinin adımlarının hafifliğine ve giydiği pelerine rağmen narin cüssesine bakılırsa konaktan ayrılanın bir kadın olduğunu söylemek yanlış olmazdı. Şehre inen en kısa yol olduğu için sürekli basılmaktan iz yapmış patikada ilerleyen kadın, yukarılarda konağın güvenliği için seyreltilerek yüksek ağaçlardan temizlenmiş tepenin eteklerine yaklaştıkça yoğunlaşan uzun ağaçların kuytuluklarına beklentiyle baktı. Tıpkı sessiz çağrısına bir yanıt verircesine hareketlenen gölgeler uzayıp pelerinli kadını gözlerden ırak bir köşeye çekerken sahiplenici dudaklar çoktan ağzına kapanmıştı. Sert ve ince dudaklarda tütünün o bildik tadını alan kadın daha fazlası için kollarını sevgilisinin boynuna doladı. Adamın dudaklarında dolaşan o kendini beğenmiş tebessümün kıvrımlarını tanıyan kadın az önce bedeninde keşfe çıkmış iri eller kollarını çözüp kendisinden uzaklaştırdığında içinde yükselen itirazla hafifçe inledi.

"Gittikçe doyumsuz bir kadın oluyorsun, sevgilim."

Adamın sesindeki alaylı tınıyı yakalayan kadın savunmacı bir tavırla kollarını önünde kavuşturduktan sonra sırtını arkasındaki ağaca verip topraktan dışarı fırlamış köklerin üzerine oturdu. "Tüm gününü hasta yatağı başında geçiren sen değilsin."

Kadının önünde bir dizi üzerine çöken adam kenetlenmiş kolları çözüp narin parmakları koca avcunun içine aldı. "Biraz daha sabretmen gerek. Sonra tüm bu topraklar ve çok daha fazlasına sahip olacağız. Gizlenmemize gerek kalmayacak."

Gelecek hayalleri ve bulduğu ilgi kırıntılarına sıkıca tutunan kadının yüzü aydınlandı. Artık konuşmaya hazırdı.

"Şimdi... Bana konakta neler döndüğünü anlatacak mısın?"

Ellerini çeken kadın dudak büktü. "Şu kara iblis zehirden kurtuldu. Gerçekten de anlatıldığı gibi zehre bağışık olmalı."

"Bunun olmaması gerekirdi." Adamın sesi düşünceli çıkmıştı.

"Saklı Yıldız'ın şifacılarının da iyileşmesinde parmağı olduğunu duydum. Kaane, yaşlı hanımlarına bizzat teşekkür etmiş."

Karanlık tarafından sarıp sarmalanır görünen adam ayağa kalktı. "O halde dikkatlerini dağıtabilirsem birbirlerinden ayrılmak zorunda kalırlar ve bu sana da konakta hareket serbestliği sağlar."

Başını kaldıran kadının pelerinin başlığı kestane rengi saçlarının açılmasına neden olarak arkaya düştü. "Ne yapmamı istiyorsun?"

"Şimdilik sadece bekle sevgilim. Sadece sabırlı ol ve bekle..."

***

Kaane kendisi için hazırlanmış çayın lezzetini övmüş, genç kadın da bahçedeki çiçeklerin güzelliğinden, ferahlatıcı rayihalarından bahsetmişti. Nezaketin gerektirdiği konuşmalar tükendiğinde oturdukları çardağa çöken sessizliği bozan, tüm cesaretini toplayarak ansızın konuşan genç kız olmuştu. "Biraz yürüyebilir miyiz?"

Başını sallayan Kaane, genç kızın oturduğu minderden kalkması için elini uzattı. Kılıç kullanmaktan nasırlanmış parmaklarına bırakılan el narin ve sıcaktı. Kısacık bir an avcundaki pürüzsüz ele bakan Kaane genç kızın ayağa kalkmasıyla birlikte kollarını arkasında kavuşturdu. "Bahçenin çok kullanılmayan bir bölümü ama şimdi gidersek hâlâ terasların batısında güneşin kızıllığını yakalama şansımız var."

Saklı Yıldızın SeçilmişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin