Braga

49 8 55
                                    

Bölüm 20

Konağın koridorlarında bir yabancı edasıyla dolanan Braga, henüz amacına ulaşamamış olmanın huzursuzluğuyla ateşin üzerinde unutulmuş çaydanlık gibi içten içe kabarıyordu. Kaplıcalardaki genç kadını düşünerek kaşlarını çattı. Onu daha önce gördüğünden şüphesi olmasa da büyük planının sahnelendiği gece aldığı yara ve zehrin etkisi hâlâ zihnini bulandırıyor, parçaları tam olarak yerlerine oturtmasına engel oluyordu. Yine de küçük kardeşinin takındığı tavrı izlemek bile ayrı bir eğlenceydi. Genç kadına değer verdiği, önemsediği bu kadar ortadayken diğerini konakta tutmaya devam etmesi ancak sevgili annesinin politik manevralarının bir eseri olmalıydı. Tıpkı daha önce onun isteklerine kulak tıkadıkları gibi Kaane'i de seçimlerinde özgür bırakmıyor olmalıydılar. Bir an için küçük kardeşiyle arasındaki paydaşlık bağını hisseder gibi olduysa da gerçeği kendisine anımsatmakta gecikmedi. Babalarının evine ve oğullarına sırt çevirmesi onun doğumuyla başlamamış mıydı?

Braga'nın ifadesini derin bir karanlık bürüdü. Yaşlı Adam, ölümden dönmüş oğlunu gördüğünde dahi bakışlarına en ufak sıcaklığın sızmasına izin vermemişti. Bu durumu oldukça can sıkıcı buluyor olmalıydı. Ne de olsa aile onuruna leke süren oğlundan kurtulmaya çalışan bizzat kendisi değil miydi?

Geniş ve ağır adımları Abisi Ragil'in kapısı önüne vardığında durdu. Düşüncelerinin alıp başını gitmesine özellikle de içinde bulunduğu konak düşünülürse izin vermemeli, kontrolünü yitirmemeliydi. Kaba parmaklarından beklenmeyecek bir hafiflikte ahşap çerçeveye tıkladıktan sonra önünde kayarak açılan kapıdan içeri girdi.

***

"Gelebilir miyim?"

Onayını almak için kapının ağzında bekleyen Tapınağın Hanımını gören Elda hızla ayağa kalkıp girişe doğru seğirtti. "Lütfen Hanımım içeri geçin," derken saygıyla eğilip yana uzattığı kollarıyla alçak çay masasının yanındaki minderlere işaret etti.

Eteklerini toplayarak kendisine gösterilen mindere yerleşen Gaya "Nasılsın?" diye sordu ve sesinde çok ince olsa da endişenin izleriyle ekledi. "Seni günlerdir görmüyorum. Neredeyse benden kaçındığını düşüneceğim."

Elda, yüreğinden geçenleri saklamak istercesine yüzünü hızla yaşlı kadının delici bakışlarından kaçırdı. "İtiraf etmem gerekirse her açıdan biraz yorgunum," dedikten sonra porselen demliğin içinde beklemesi için bıraktığı çaydan doldurup iki eliyle kavradığı fincanı saygıyla Hanımına ikram etti.

Fincanı kabul eden yaşlı Gaya derin bir nefes alıp içeceğin kokusunu soluduğunda gülümsedi. "İçine nane yaprağı mı karıştırdın?"

"Ferahlık vermesi ve canlandırması için," diyen Elda kendi çayından yudumladı.

"Şimdi seninle Korucunun kayıp kardeşinin ortaya çıkışından, bunun Şafak Kanadına olası etkilerinden ya da Braga'nın ne kadar hızlı iyileşme gösterdiğinden bahsedebiliriz ama öncelikle bana anlatmadıklarını öğrenmek isterim."

Gözlerini kırpıştıran Elda şaşırmıştı. "Bunların benimle ne ilgisi var?"

Yılların bilgeliği yüzünde ansızın daha da derinleşen çizgilerde kendini gösterirken Gaya Hanım gülümsedi. "Hem çok hem de hiç."

Bilmece gibi konuşan yaşlı kadına bakan Elda "Neden bana söylemediniz?" diye sorduğunda dudaklarından dökülenleri durdurmak için geç kalmıştı.

Başını yavaşça sallayan Gaya neyi diye sormadı. Elda'nın neden bahsettiğini, bu sorunun eninde sonuna gün yüzüne çıkacağını biliyordu. Yaşının getirdiği hırıltıyla bezeli derin bir nefes aldı. "Çünkü o zaman bu kararı vermek için hazır değildin."

Saklı Yıldızın SeçilmişiWhere stories live. Discover now