Veleno (Zehir)

14 3 2
                                    


Bölüm 26

Şehre uzanan hafif eğimli yolu yukarıdan gören taraçaların bir köşesinden yolculuk için toparlanan kafileyi izleyen Kaane, zırhlarını kuşanmıştı. Sırtına çapraz astığı chisa katanalarının üzerinde bu kez Ascar'ın kalkanını taşıyordu. Önlerinde uzun bir yol vardı ve hazırlıklı olmalıydılar. Udaya'nın tahtına, Kuzey'in en büyük şehri Sanjati'ye uzanan yolculukları yanlarında götürmek zorunda oldukları atlı arabalarla birlikte üç haftayı bulabilecekti. Keskin bakışları Haul Hanesine ait arabayı ve evlerinin sembolünü taşıyan bir grup adamı kolaylıkla diğerlerinden ayırdı. Parma Hanesinin arabası da sıradaki yerini almıştı. Elda'nın yol boyu o küçük kapalı kutuda hapsolmaktan hoşlanmayacağını bilen Kaane gülümsedi. Düşünceleri, kaçınılmaz bir şekilde her fırsatta genç kadına yöneliyordu. Verdiği kararın sonuçlarından korktuğunun farkındaydı. Yine de tüm korkularına rağmen, gücünü kaybetme ihtimalini ve Kaane ile birlikte olmayı seçmişti. Qua'nın yanına gelmesiyle düşünceleri de tıpkı suratındaki keyifli ifade gibi kadının onaylamaz bakışlarını görmesiyle birlikte dağıldı.

"Söyleyeceklerin hoşuma gitmeyecek öyle değil mi?"

Ellerini arkasında birleştirip dikilen siyahi kadın omuz silkti. "Abini ne kadar önemsediğine göre değişir."

"Konu Braga mı? Gene ne yaptı?" Kaane düz bir sesle sorsa da kurmalı bir yay gibi gerilmişti.

"Ne yapmakta olduğunu bilmiyorum ancak üç gün önce konaktan ayrıldı ve geri dönmedi."

Dudak büken Kaane durumdan huzursuzluk duysa da karşısındaki kadını rahatlatmak için "Manu peşinden gitmiştir," dedi. "Yakında neler olduğunu öğreniriz."

Gözlerini kısan Qua "Manu bizi böyle habersiz bırakmazdı. Nerede olduğunu bilsem akşamları çok daha huzurlu uyurdum," diye homurdandı.

Ellerini kadının omuzlarına yerleştiren Kaane gözlerinin içine baktı. "Merak etme her neyin peşindeyse kokusu çok geçmeden çıkacaktır."

"Zamanlamanın fazla manidar olduğunu düşünmüyor musun?"

Siyahi kadından uzaklaşan Kaane'in duruşu dikleşti. "Bu nedenle Cair ile Ascar'da senin kalman..."

"Asla!" Qua'nın itirazı yükselirken Korucunun sözünü tamamlamasına bile izin vermemişti.

"Sana kararlarıma karşı çıkabileceğin izlenimini mi veriyorum?" Kaane'in bakışlarındaki tüm yeşiller solarak yerini sert kayalıkların kahvelerine bıraktı.

İki yanına düşmüş yumruklarını sıkan Qua cevap vermeye yeltenmedi. Gençliği açık denizlerin tehlikeli sularında seyreden gemilerde geçen adamın, hayatta kalmak için kaptana koşulsuz sualsiz itaat edilmesi gerektiğini uzun zaman önce öğrendiğini biliyordu. Şimdiyse Ascar onun gemisi ve Kaane de kaptanıydı. Yine de adam hiçbir zaman zorba (diktatör) gibi hareket etmezdi.

Derin bir nefes alan Kaane daha ılımlı bir ses tonuyla ekledi: "Babamı ve dahası bana güvenen insanları yokluğumda sizden başkasına emanet edemem."

Anladığını göstermek için başını sallayan Qua Korucunun istediğini yapacaktı ama bundan hoşlanmak zorunda değildi.

***

Kendisi için hazırlanan atlı arabayı görünce dudakları sessiz bir itirazla aralanan Elda'nın bakışlarındaki isyan görebilenler için açıktı. Konağın Hanımı Nora, arabanın müstakbel gelinine uygunluğunu kontrol edip, onayladıktan sonra herhangi bir itiraz hakkı olmadığını bilen Elda, teşekkürlerini sunduktan sonra sessizce kendisine gösterilen yere geçti. Onun tercih ettiği gelin adaylarından biri olmadığını biliyordu. Yine de kadının kendisine gösterdiği ihtimam eksiksizdi. Şafak Konağının Hanımı olarak yaşamak zorunda kaldıklarını düşündü. Belki de sıradan bir evlilik yapmış olsa kadının hayatı çok daha farklı olabilirdi.

Saklı Yıldızın SeçilmişiWhere stories live. Discover now