20.BÖLÜM

229 31 19
                                    

Rüzgarın vücudunuzu okşadığını hissedersiniz. Güneşin keskin ışığı gözlerinizi kamaştırır.
Uçan kuşun sesini duyarsınız. Temas ettiğiniz her şey gerçek gibidir. Dokunduğunuz birinin sıcaklığı işler teninize.
Gözlerinizi açtığınız da asıl rüya görmeye yeni başlamışsınız gibi gelir, o derece gerçek gibidir gördükleriniz.

Ve şuan Kris'in kolları da prense böyle hissettiriyordu. Rüya gördüğüne emindi. Kris'in burda olmasının hiç bir açıklaması olamazdı çünkü.

"Tanrı'ya şükür seni bulabildim." Kris geri çekilip söylediğinde prens hala şaşkınlıkla bakıyordu uzun olana.

"K-kris sen! Sen gerçeksin."

Baekhyun yavaş yavaş bir rüyada olmadığını anlamaya başlarken sonunda konuşabilmişti.

Kris gülümsedi. "Ne yazık ki burdayım Prens Baekhyun."

Baekhyun uzun zamandır duymadığı hitapla Kris'in gülümsemesine karşılık vermişti.

Chanyeol ise şaşkınlık, kıskançlık, sinir, öfke ve büyük bir merakla ikiliye bakıyordu.

"Baekhyun." Chanyeol sesinde ki merakı belli etmeye çalışarak seslendi.

Prens Chanyeol'ün sesini duyuna kadar onun burda olduğunu bile unutmuştu.

"Ah üzgünüm." Kris'e döndü. "...Bu Chanyeol. Ve buda Kris." Chanyeol'e dönüp kelimesini tamamlamıştı.

"İlgilendiğim şey ismi değil kim olduğu ve neyin olduğu."
Chanyeol sert bir şekilde konuşup sadece Baekhyun'a baktı.

Prens Chanyeol'ün bu kaba tavrı karşısında şaşırmış ve Kris'e karşı kendini kötü hissetmişti.
Chanyeol'e ilk karşılaştıkları zaman da böyle davranmıştı. Sanırım Chanyeol'ün huyu böyle diye düşündü.

"İsmin beni de ilgilendirmiyor. Hatta kim olduğun ve Baekhyun'un neyi olduğun da ilgilendirmiyor. Zaten bir şeyi olamazsın." Yan ağız sırıtıp devam etti. "... Tabii kim olduğum ve Baekhyun'un neyi olduğum da seni hiç alakadar etmez."

Baekhyun Kris'in cevabına gülümsemişti. O her zaman ki Kris'ti işte. Kimseye boyun eğmeyen ve hiç bir şeyin altında kalmayan.

Chanyeol sinirden tüm vücudunun yandığını hissetti. En çokta 'Zaten bir şeyi olmazsın' dediği kısma sinirlenmişti.

Baekhyun Chanyeol'ün sinirlendiğini anlayınca ortamda ki gerginliği bozmak için araya girdi. "İçeriye geçelim mi artık."

Kris'in elinden tuttu ve içeriye doğru çekip kapıyı kapattı prens.

Chanyeol arkalarından içeriye ilerlerken odaklandığı tek yer Baekhyun ve Kris'in birbirine kenetlenmiş elleriydi.

"Bana anlatman gereken çok şey varmış gibi hissediyorum."
İçeriye geçip koltuklardan birine yan yana oturmuşlardı ve Baekhyun bir an önce her şeyi öğrenmek istiyordu.

"Fazlasıyla çok."

Kris'in sesinden kötü bir şeyler olduğu açıkça belli oluyordu. Prens endişesine engel olamadı.

"Saat geç oldu ve sen çok yorgun görünüyorsun istersen sabah konuşalım." Baekhyun ne kadar merak ediyor olsa da Kris'i yormak istemiyordu. Zaten gözlerini açık tutmakta bile zorlanıyormuş gibi görünüyordu.

"Aslında çok iyi olur. Anlatmam gereken çok şey var çünkü. Önemli olan şuan seni bulmuş olmam."

"Burda kalsa bir sorun olmaz diye düşünüyorum."
Baekhyun sevimli bir yüz ifadesiyle söylemişti Chanyeol'e.

DEAD KİNGWhere stories live. Discover now