bir

168K 4.2K 3.3K
                                    

Bulundukları tek göz odayı incelerken "Ciddi ciddi burada mı yaşıyorsun?" diye sordu. Camın hemen dibinde eski bir pikap, yanında kedi yatağı ve öte yanında kedi kumu vardı. O üçlü kaşlarının çatılmasına neden olduğunda genç kız açıklama ihtiyacı duydu. 

"Mihri kumda tuvaletini yapıyor, yatakta yatıyor ve pikap çalışırken plakla oynuyor. Oyun köşesi gibi düşün." gayet mantıklı açıklamasına binaen devamını anlatmak adına geri kalan eşyalarda göz gezdirdi. Neyse ki bu oldukça kısa sürmüştü. Bir tek üzerinde oturduğu tekli koltukla üçlü koltuk vardı. Evde genel olarak bu oda dışında banyo ve mutfakta vardı ama onlar o kadar küçüktü ki ihtiyaç duymadıkça girmezdi. Gerçi bunun diğer nedeni parasızlıkta olabilirdi. Ne mercimeğe verecek parası vardı ne tuvalet kağıdına. Zaten o yüzden sık sık hastane yakınlarında gezer, tuvalet ihtiyacını giderirdi. Birde acıkınca fark edilmeyeceğini düşündüğü davetlere veya düğünlere katılırdı. Kedisi içinse çöp çöp gezerdi. Birde kira, elektrik ve suyu ödemek için ev sahibinin pastanesinde hafta sonları çalışırdı. Bunun dışında kedisinin kum ihtiyacını sahilden karşılar, ona sık sık klozet eğitimi vermeye çalışırdı. Gerçi bunda henüz başarılı olamamıştı.

Doğruyu söylemek gerekirse o tuvalette kedisi bile kakasını yapmazdı.

Bütün bunlar aklına gelince gerilerek derin bir nefes alıp verdi. Karşısındaki adamın halinden anlayacağını düşünmüyordu. Olsa olsa acırdı. Uraz ise sanki onun bu düşüncelerini kanıtlarcasına suratını buruşturduğunda genç kız sıkılarak arkasına yaslandı.

"Halime bakıp kendi haline şükretmek için peşime takıldıysan üzücü bir haberim var." dedi, kendinden emin bir tavırla. Uraz'ın bakışlarını zor bela oturduğu koltuktaki deliklerden aldığını görünce homurdanmadan edemedi. "Neymiş üzücü haberin?" diye sorulmasıyla omuzlarını dikleştirerek, "Senin aksine ben mutluyum." dedi.

Uraz bir müddet bunu söyledi mi diye kızın yüzünü izlediğinde gerçekten söylediğine kanaat getirince kendini tutamadı, güldü. "Kusura bakma." diyerek gülüşünü durdurmaya çalışsa da başarılı olamıyor, aksine volümünü her saniye arttırıyordu. En nihayetinde "Mutlusun?" dediğinde kız kedisine "Mihriban!" diye bağırdı. Önüne konulan konserveyi silip süpüren kedi, dibini yalarken öylesine dalmıştı ki sahibini duymadı. Ardından kız gaza gelerek kedisine döndü. "Mihri!" diye tekrar bağırdığında kedisi korkarak kendisine döndü ve tısladı.

"Bana değil ona tıslayacaksın. Birde lütfen aldığı şeyi yemeye son verir misin? Annenle dalga geçiyor." dedi ve olumlu birkaç mırıltı bekledi. Kedisi sessiz kalmayı tercih etti. Gerçi kendini yalamaya başlaması da kız için bir cevap oldu.

"Onun adı Mihriban," diye duyduğu sesle silkelenerek arkasına geri yaslandı. Uraz hala oturduğu üçlü koltuğa alışamadığı için en uça kadar gitmişti. Onun bu hali kızı rahatsız etse de bir şey söylemeden devamını bekledi. "Peki senin adın ne?"

Bu konuda tereddütleri olduğu için biraz duraksadı. Ardından dudaklarını aralayarak "Sanırım Balım." dedi, kendi kendine. Aklına kolyesi gelince başını sallayarak "Evet, kesinlikle Balım." dedi. Onda yazan şey ismi olmalıydı.

"Neden şüpheli konuştun?"

Duyduğu soruyla Uraz'a bakarken cevaplayıp cevaplamamakta kararsız kaldı. İstismara açık bir durumdaydı. Eğer ona hafızasını kaybettiğini söylerse ailesini bulabileceğini söyleyebilirdi. Bu uğurda kaybedebilecek parası yoktu. O yüzden bundan fazla korkmadı ama evini mimleme ihtimali onu endişelendirdi. O an "Eve getirmekte doğru mu yaptım?" diye düşünmeye başladı.

"Sadece şu sıralar ismimi değiştirip değiştirmemekte kararsızım. Hangisini söylemem gerektiğini düşünüyordum." diye ustalıkla geçiştirdiğinde Uraz fazla üstünde durmadı. Bu gece zaten kendisi için yeterince yorucu geçtiğinden inanmak kolayına geldi. "Anlıyorum" der gibi başını salladığında Balım'da "Anladığını anlıyorum" der gibi başını sallamaya başladı. Akabinde hiç durmadan "Kedimi görmek için gelmiştin. Artık gitsen iyi olacak." dedi.

Hafıza Kaybı Where stories live. Discover now