14.Bölüm

193 16 2
                                    

''Min, eve gidiyoruz. '' Jungkook, yanımıza geldiğinde sakin kalmaya çalışarak konuştu. Ne olduğunu sormadan ''Biz de konuşup hallettik zaten, Kook. '' deyip gülümsediğimde o hala somurtarak cevap veriyordu. ''Belli oluyor. Görüşürüz Hyung. '' dedi ve elimi tutup arabaya doğru götürdü.

Arabada giderken konuşmuyor ve yüzüme bakmıyordu. Ben de neye sinirlendiğini soramıyordum. Bir anda gaza basınca '' Yavaş, Kook! '' diye bağırdım. Cevap vermedi ve sokağın sonunda hızla dönüş yaptı. Dengemi sağlayamayıp kafamı cama vurdum. Anlamıyordum, ne olmuştu? Neye sinirlenmişti?

Arabadan indiğimizde beni beklemeden hızla binaya girdi. Asansöre bindiğimizde derin nefes alıp yüzüne baktım. '' Bir sorun mu var? ''

Sinirle nefesini verdiğinde tekrar konuştum. ''Kook, ne olduğunu, seni neyin sinirlendirdiğini bilmiyorum. Ama bu böyle olmaz. Eğer bana kızdıysan söyle ve artık lütfen susma! '' Sonlara doğru sinirlendim. Çünkü kızdığı şey her neyse acısını benden çıkarıyordu. İlişkimiz başlamadan bitecekti!

''Uykusuzum. ''

''Ne? ''

''Uyumam lazım, Min. Sen de eve git, dinlen. ''

Tek sorun bu muydu yani? Uykusuz olması! Cevap vermeden asansörden indim. Kapı kapanırken ona kırgın bakışlarımı yolladım. Bir insan sırf uykusu için başkasının hem de sevdiği bir insanın canını yakmazdı. Bunun altında başka bir şey yatıyordu. Ama ne?

Eve girip koltuğa attım kendimi. Etraf hala dağınıktı. Kısa bir süre dinlendikten sonra kalkıp salonu toparladım. Tekrar oturduğumda telefonuma mesaj geldi. Jungkook'tan değildi. Bu beni üzse de mesajı okudum.

Bilinmeyen - 15.59 : Biliyorum, bana aşıksın :)

Bilinmeyen - 16.00 : Jungkook'un yanında sadece iş için bulunuyorsun. Seni kovmaması için her türlü şeyi yapıyorsun. Aşık olmak gibi!

Bilinmeyen - 16.00 : Ama benim yanımda böyle şeyler yapmak zorunda olmazsın, güzelim.

Ne! Ne! Ne! Bu kimdi ve Jungkook'un yanında çalıştığımı, onu sevdiğimi nereden biliyordu. 'Bana aşıksın' mı ahah! Tanımadığım, bilmediğim birine nasıl aşık olabilirim?

Soo Min - 16.01 : Kimsin?

Bilinmeyen - 16.02 : Aşık olduğun kişiyim :)

Soo Min - 16.02 : Bence güzel sallayan ve salladıklarına kendini inandıran birisin! Benden ne istiyorsun?

Bilinmeyen - 16.03 : Kendini sırf bir iş için şekilden şekile sokmamanı :)

Soo Min - 16.03 : Şekilden şekile girmek mi?Öyle bir şey yok!

Bilinmeyen - 16.03 : Var.

Bilinmeyen - 16.04 : Sen Jungkook'u sevmiyorsun. Beni de sırf işin için harcadın! Fazlasıyla kırıcı.

Bilinmeyen - 16.04 : Ama çok yakında Jungkook senden kurtulacak. Sen de ondan kurtulacaksın. İkinizde yalan bir ilişkiden kurtulacaksınız! :)

Soo Min - 16.05 : Onu gerçekten çok seviyorum ve sen her kimsen bizden uzak dur!!!


Okuduklarım korkutmuştu beni. 'Çok yakında Jungkook senden kurtulacak. ' Bu neydi şimdi? 'Jungkook'un yanında sadece iş için bulunuyorsun. ' demişti. Öyle bir şey yoktu. Onun özel korumasıydım evet ama aynı zamanda onu seviyordum. Onun koruması olarak kalmak ve işimi kaybetmemek için onu sevmiş gibi davranmadım, ona yalan söylemedim. 'İşin için beni harcadın.' Bunu Taehyung yazmış olamaz değil mi? Onun numarası telefonumda kayıtlıydı yani o..o değildir!

***

Bilinmeyeni ve attığı mesajları yaklaşık iki saattir düşünüyordum. Bu olanları Jungkook'a söylemeli miydim? İkimizi ayırmak isteyen birisiydi ve bu çok belliydi! Onun da haberi olmalıydı. Bu aptal şahsı beraber bulmalı ve cezasını beraber vermeliydik.

Hemen ayaklandım ve telefonumla beraber evden çıktım. Jungkook'un kapısının önüne geldiğimde müzik sesi geliyordu. Çok gürültü vardı. Kapıya sertçe vurup zili çaldım. Ama açan olmadı. Hadi ama Kook, aç kapıyı! Kapıya kırarcasına vururken arkamdan birisi kolumu tuttu. Elin sahibine baktığımda yerimde sıçradım. Sehun'du!

Hayır, hayır olamaz! Jungkook, beni Sehun'la görsün istemiyordum. Jungkook'a Sehun'un sürekli karşıma çıkmasından bahsetmiştim ama yine de olmazdı. Kolumu Sehun'un elinden kurtarıp bağırdım. ''Yine ne var!? ''

''Şey... geçerken uğrayayım dedim. ''

Ona 'şaka mı yapıyorsun? ' bakışları atarken ciddileşti. ''Pekala, konuşmak için geldim. '' diyerek açıklama yaptığında '' Hala neyin konuşmasını yapacaksın? Çıkma karşıma, istemiyorum! '' dedim.

Müzik sesi kaybolduğunda bakışlarımı kapıya çevirdim. O sırada Sehun ''Abin ölmüş. Senin adına çok üzüldüm. '' diyerek sarıldığında gözlerim fal taşı gibi açıldı.

''Bırak beni! Sarılma ba- ''

''Teselli etmeme ihtiyacın var! '' diyerek iyice sarıldığında önünde Sehun ve benim sarmaş dolaş durduğumuz kapı açıldı. Lanet olsun! Hayır!

''Min... '' diyen Jungkook'a bakamıyordum. Gözlerimi sıkıca yummuş ağlamak üzereydim. Sehun, çirkin bir şekilde gülümseyerek Jungkook'a döndü. '' O senin özel koruman olsa da sonuç olarak hala insan! Abisinin ölümü nedeniyle teselli etmemi istedi ve ben de onu teselli ettim. ''

Ben mi istemişim!?

''Hayır, ben isteme-''

Jungkook, ''Defolun buradan! '' dedi ve suratımıza kapıyı kapattı. Sehun'a sinirle baktım. ''Senin yüzünden! Neden.. neden böyle bir şey yaptın? '' Ağlamak istiyordum. Sehun ise ağzını bükerek '' Teselli istiyorsun sandım. Ya boşver. Baksana seni dinlemedi bile. '' dedi.

İyice sinirlenip kapıya yöneldim ve yumruklamaya başladım. '' Jungkook! Aç şu kapıyı! Konuşacağız! Her şeyi yanlış anladın! ''

İçeriden müzik sesi yükselince sinirle Sehun'a saldırdım. Yüzüne yumruk attığımda neye uğradığını şaşırdı. Ağzını tutarak '' Min-ah, ne yapıyorsun? '' dedi.

''Az bile! Neden beni sürekli riske atıyorsun? Ben şimdi ne yapacağım? ''

''Ha, anladım. İşin için endişeleniyorsun değil mi? '' dediğinde gözlerimi kısıp bakışlarımı üzerine sabitledim.

''Hayır! Endişelendiğim tek şey Jungkook! Git artık git ! '' Çıldırmak üzereydim. Yakama sülük gibi yapışmıştı resmen!

''Onun için endişelenmiyorsun, işin için endişeleniyorsun Min. Kabul et! ''

''Bir dakika! ''

''Neyse ben artık gideyim! '' deyip koşarak merdivenlerden indiğinde fark ettim. Uyanık bir yapım vardı. Sehun... Bana mesaj atan Sehun olabilir miydi?

ÜST KOMŞUM Where stories live. Discover now