13.Bölüm

228 17 3
                                    

Binadan çıktığımda Taehyung'u aradım ama açmadı. Sanırım, bu sefer gönlünü almak zor olacaktı. Yürümeye başladığım sırada gözlerimi dikkatlice etrafta gezdiriyordum. Nereye gitmiş olabilir ki?

Sokağın aşağısına doğru yürürken, marketten elinde poşetlerle beraber çıkan bir Taehyung tabi ki beklemiyordum. Ona yetişmek için koştuğum sırada bir araba önümden hızla geçip korna çaldı. Ben, kıl payı çarpışmadan kurtulurken Taehyung'un benim olduğum yöne baktığı aşikardı. Hemen yanına gittiğimde '' Taehyung! Huh, seni buldum! '' diye bağırdım. O ise kaşlarını çatıp yüzümü süzdü. Az önce korna çalıp önümden geçen arabanın arkasından baktıktan sonra tekrar bana döndü. ''Araba, sana çarpabilirdi! '' O, bana söylenirken ben nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Sonunda derin bir nefes aldım ve ''Umurumda değil. Senin gibi bir insanı kaybetmek yerine ölmeyi seçebilirim Taehyung-ah. '' dedim.

O ise önce şaşırsa da tekrar somurttu. Beni arkasında bırakıp yürümeye başladığında kolundan tuttum ve durmasını sağladım. ''Bi..biraz konuşalım mı? Lütfen. ''

''Ne konuşacağız? Bana karşı olmayan hislerinden mi bahsedeceksin? Ya da Jungkook'a olan hislerinden mi? Beni acınacak duruma sokup kibarca reddedeceksin..her şey belli. ''

''Hayır, tabi ki bunları konuşmayacağız. ''

''Ne konuşacağız o zaman? ''

''Off! Gel benimle. '' dedim ve elindeki poşetlerden bir kaçını kendi elime alıp kolundan tuttum. Yürümeye başladığımızda itiraz etmedi. O da konuşmak, bir şeyleri netleştirmek ve halletmek istiyordu, biliyordum.

Sessiz ve sakin bir parktaki banklardan birine oturduk. Taehyung, önüne dönmüş bir şekilde ben ise ona dönmüş bir şekilde oturuyordum. '' Taehyung. ''İsmini söyleyerek bana bakmasını sağladım.

''Bak, ben sana kimseye olmadığı kadar çok güveniyorum. Hem de bu kadar kısa bir zamanda; sana alışmak, kendime yakın hissetmek ve.. ve zor zamanımda gidebileceğim tek insan olarak görmek inan bana göre değil. Ama sen bunların hepsini bana hissettirdin. Sana bu kadar çabuk bağlanmışken, kaybedemem. Evet, belki hislerine karşılık veremem ama sana hak ettiğin değeri verebilirim. O gün... Abim, vefat ettiğinde yanımda sen vardın. Bana elini uzatıp düştüğüm çukurdan beni çıkaracağını söyledin. Bana... değer verdiğini hissettirdin. O gün beni mutlu etmeyi başardın ve ben o gün seni kaybetmemeye yemin ettim. Şimdi... Bir karar verme zamanı. Her şeyi unutalım ve yeni sayfalar açalım. Açtığımız yeni sayfaları güzelce dolduralım... Abi- kardeş gibi. ''

Sözlerimi bölmeden beni dinlemişti. Gözlerinin yavaşça dolduğunu ve sık sık yutkunduğunu fark ettim. Zor olduğunu biliyordum. Sevdiğin birinin başkasını sevmesi ve bundan sonra ona dost-kardeş gibi davranmak zor gelirdi.

''Aslında... Biliyordum. '' dediğinde anlamsızca ona baktım. '' Neyi biliyordun? ''

''Jungkook'tan hoşlandığını. Onun her hareketine dikkat ettiğini, onunla konuşurken bazen saçmalayıp kendine kızdığını, sana ilgi gösterdiğinde mutlu olduğunu mimiklerinden anlamak zor değil. Aynı şekilde onun da sana olan ilgisini ve aramızdaki yakınlıktan dolayı seni kıskandığını fark etmek zor olmadı. Böyle bir sonuçla karşılaşacağımı da biliyordum. Ama yine de... üzüldüm işte. ''

'' Peki, şimdi ne yapacağız? '' dediğimde gözlerini yumup gülümsedi. Tekrar gözlerini açtığında '' Yeni sayfalar... açmaya karar verdim. ''

''Oh! Çok sevindim... oppa! '' dediğimde ikimiz de güldük.

Jungkook'tan

Mutlu bir şekilde evimde keyif yapıyordum. Yakın bir zamanda Japonya'ya konser için gidecektik. Bu nedenle şirket bugün dinlenmemiz için izin vermişti. Çünkü ülke turları çok yorucu oluyordu. Sabah ki sinirimden eser kalmamış Min'le birbirimize olan hislerimiz benim mutlu ve huzurlu olmamı sağlamıştı. Şimdi ise film açmış, izliyordum. Telefonuma mesaj geldiğinde elime aldım. Bilinmeyen numaraydı. Fanların veya sasaenglerin mesajıdır diye okumayıp kapattım. Ama peş peşe atılan mesajlardan sonra açıp okumaya karar verdim.

Bilinmeyen - 14.21 : Selam, zavallı Kook!

Bilinmeyen - 14.21 : Sana acıyorum.

Bilinmeyen - 14.22 : Min, hiç göründüğü gibi bir kız değil!

Bilinmeyen - 14.22 : Sana bunu ispatlayabilirim :)

Ne saçmalıyordu bu? Hangi cesaretle Min hakkında böyle şeyler diyebiliyordu? Neyine güveniyordu?

Cevap yazıp yazmamak arasındaydım. Benimle konuşmak için yalan söylüyor olabilirdi. Ama Min'den haberi vardı ve bu cevap yazmam için bir sebepti.

Jungkook - 14.24 : Kimsin seni ahmak? Benden ne istiyorsun?

Bilinmeyen - 14.25 : Gözlerini açmanı istiyorum. Benim kim olduğuma gelinceee... Soo Min'e çok yakın biri olmasam da onun bana olan hislerinden haberdar biriyim!

Jungkook - 14.25 : Sana olan hisleri?

Bilinmeyen - 14.26 : Evet! Bana olan aşkından bahsediyorum.

Jungkook - 14.26 : Şaka mı bu? Engel yiyeceksin!

Bilinmeyen - 14.26 : Pekala, sen kaybedersin...

Jungkook - 14.27 : Nedenmiş o ?

Bilinmeyen - 14.28 : Çünkü seni sevmediğini ve çok yakın bir zamanda seni aldatacağını sadece ben biliyorum :)

Sinirle telefonu yanıma fırlattım. Bu neydi şimdi? Min, böyle bir kız değildi ki! Öyle olsaydı belli ederdi zaten.

Ayağa kalktım ve Min'in yanına gitmek için hazırlandım. Taehyung hyungumla konuşmuştur herhalde! Nerede olduklarını öğrenmek için aradığımda meşguldü. Asansöre binip aşağı indim. Arabaya bindiğimde son kez 'bilinmeyen' den başka mesaj geldi mi diye baktım. Yoktu. Kimdi bu ve Min'in neyi oluyordu? Dediği gibi Min onu mu seviyordu? Yok artık Kook, saçmalama!

Arabayı çalıştırıp sokaktan aşağı sürdüm. Yolda ilerlerken onları bir bankta gördüm. Arabayı park edip koşar adımlarla giderken yere düşürdüğüm anahtarla eğildim. Geri kalktığımda... 'Bilinmeyen' bundan bahsediyor olamazdı değil mi? Peki ya bilinmeyen Taehyung'muydu? Çünkü Taehyung ve Min şuanda... Öpüşüyorlar mıydı?

Soo Min'den

Taehyung'un montunun yakasına yapışan pisliği temizliyordum. Adını bilmediğimiz pislik çenesinin altında, sağ çaprazında ve montun üzerindeydi. Ben, eğilip temizlerken Taehyung da başını bana doğru eğmişti. Rahatsız olmuştum. ''Taehyung, acaba diyorum kafanı başka yöne mi çevirsen! ''

''Ha? Rahatsız mı oldun ahaha! ''

Yüzüme dökülen saçlarımı eliyle kulağımın arkasına koyarken, ben de işimi bitirip geri çekildim. O da geri çekilip güldü. Birbirimize manasız gülücükler atıyorduk. O sırada aklıma Jungkook geldi. Telefonumu çıkarıp baktığımda Jungkook'un aramış olduğunu gördüm. Telefonum sessizdeydi. Bu nedenle aradığında duymamıştım. Taehyung'a ''Jungkook'u arayıp her şeyi halledip konuştuğumuzu söyleyeceğim. '' dedim. Kafasını salladığında Jungkook'u aradım.

Çalıyor, çalıyor ve... Bir dakika! Bu zil sesi... Etrafımızda kimsecikler yoktu. Arkamızdan gelen bu zil sesinin olduğu tarafa baktığımda Jungkook'u gördüm. Titriyordu...sinirden.

ÜST KOMŞUM Où les histoires vivent. Découvrez maintenant