7| jimin de iyi, değil mi?

1.1K 124 231
                                    

"Anne lütfen gidip bir bak!"

"Oğlum, tamam yavrum, sakin ol, beni almazlar oraya, bir şey yoktur, eminim."

Bir yandan saçlarını okşuyordu nazikçe, onu yatağa daha çok bastırıyordu annesi.

O anda odaya hemşire daldı. Tam konuşmaya başlayacaktı ki annesini fark etti ve geri çıktı. Taehyung ona seslenmişti ama o görmezden gelmek zorunda kaldı. Hemşire, doğruca Jimin'in odasına gitti ve içeri girdi.

"Neden hareket edemiyorum?" dedi Jimin, gözündeki yaşı bile silemiyordu, gözyaşı yüzünü kaşındıra kaşındıra çenesine indi.

"Sakin ol." dedi doktor. "Sırtınla alakalı bir problemin olduğunu neden daha önce söylemedin?"

"Aklıma gelmedi. Önemli bir şey olduğunu düşünmüyordum. Önceden çok ağrıdığı için hastaneye gitmiştik. Bir krem vermişlerdi, her akşam onunla masaj yapılması gerekiyordu sırtıma. Ama işe yaramadı, ben de ümidimi kestim ve birkaç hafta aksattım. Zaten bana masajı yapan kişi kardeşimdi, ama onun da sınavları başladı, onu meşgul etmek istemedim."

"Sen ciddi misin? Tedavi süreci ne kadar uzun olursa olsun devam etmen gerekiyor. Bu sorunun gelecekte sana çok büyük sıkıntılar çıkarabilir. Şimdi ben de sana aynı kremden veriyorum ve bunu yine o doktorun söylediği gibi sırtına masajla sürülmesini isteyeceğim. Ayrıca her ay kontrole geleceksin. Kaçışın yok, tamam mı? Sürüyorum, diyerek yalan söylemek de yok."

"Tamam." dedi zorlukla. "Hep böyle mi kalacağım? Kolumu kaldırmaya çalıştığımda ağrıdan ölüyorum. Normale dönecek miyim?"

"Evet, döneceksin, hemşire şimdi bitmiş serumunu çıkaracak ve sana aynı damar yoluyla ilaç verecek. O sana iyi gelecektir. Biraz dayanman gerekiyor sadece. Geçmiş olsun."

"Teşekkürler." diye mırıldandı ve hemşirenin işini yapışını izledi.

"Taehyung iyi mi?" diye sordu sessizce ona. Hemşire bunun üzerine sırıttı.

"Uyandı ve uyandığı an aynı şeyi sordu, Jimin nerede, dedi."

Jimin gülümsedi.

"İkiniz de bu gece burada kalacakmışsınız gibi duruyor. Maalesef ki yarına kadar birbirinizi görmeniz çok zor. Keşke size aynı odayı verseydik. Ama maalesef ki bu bana bağlı bir durum değil."

Jimin dudaklarını bastırdı, hala gülümsüyor gibiydi. Teşekkür etti ve hemşirenin geçmiş olsun dileklerinden sonra odada yalnız kaldı. Biraz öylece gözlerini dinlendirdikten sonra kapısı açıldı ve babasının geldiğini gördü. Sevinçle, babasının ona sarılışını izledi. Hareket edebilmeyi ve ona sımsıkı sarılabilmeyi diledi.

"İyisin, değil mi?" dedi. Yanı başına oturdu ve yanaklarını sıktı. "Eh, sen de hamlamışsın, sana öğrettiklerimi ne çabuk unuttun da düştün aşağıya."

Espri yaparak ortamı yumuşatmaya ve oğlunu neşelendirmeye çalışıyordu.

"Öyle bir konuşuyorsun ki sanki askeri eğitim verdin baba. Sana neler olduğunu anlatacağım, neler neler oldu bir bilsen."

"Eh, haline baksana, ne olmamış ki? Bu arada hiç sormuyorsun nasıl geldin, diye. Zar zor izin aldım minik aslanımı görmek için."

"Baba! Hiç gerek yoktu, ama iyi ki gelmişsin. Annem nerede peki?"

"Kız kardeşinle geliyor, birazdan burada olurlar, merak etme sen." deyip sırma saçlarını okşadı oğlunun.

"Bu renk de sana çok gitti ha. Bir ara başka renge boyatalım, tamam mı?"

🌼 Flower Boy 🌼Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon