Eski Dost

2K 158 5
                                    

"Söyle," dedim masaya oturur oturmaz. Alnı kırışırken şaşkınlıkla bana baktı.

"Vay be, şu internette yazılanlar gibi gerçekten. 5 yıl önce nereden bıraktıysak oradan başlattın muhabbeti." Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım, neyle ilgili konuştuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Öğrenmek de istemiyordum. Öğrenmek istediğim tek şey beni neden buraya çağırdığıydı. Emre Bey bir yandan üzerime gelip duruyordu, beni evden çıkarırsa ne yapardım bilemiyordum.

"Aras. Hadi be." dedim bıkkın bir sesle. Yıllar geçmişti, ikimizin de olgunlaştığını düşünüyordum ama onun için böyle olmamıştı anlaşılan. Hala bıraktığım gibi davranırken bana laf söylemeye hakkı var mıydı gerçekten?

"İnsan bir hal hatır sorar önce, ahırda mı yetiştirdiler seni anlamadım ki." Dişlerimi sıkarak yüzüne baktım. Sabrımı taşırmak üzere olduğunu anlamasını umuyordum.

"Beni neden çağırdığını 5 saniye içerisinde anlatmaya başlamazsan seni öyle bir tekmelerim ki uçağa gerek kalmadan Türkiye'de bulursun kendini." Gözlerini devirip kahvesinden bir yudum aldı.

"Her zaman fazla dramatik. Neyse. Sana sormak istediğim bir şey var, Sıla neden hapse girmişti?"

"Sıla'nın hapiste olduğunu biliyorsan neden orada olduğunu da biliyorsundur. Amacın ne Aras?" Gözlerimi kısarak sinsice sırıtan eski arkadaşıma baktım. Bir zamanlar bu işe yaramaz herifle sıkı fıkı arkadaş olduğuma inanamıyordum. Saçma sapan şeyler yapmıştık ve o hala bunu inatla sürdürmeye çalışıyordu. "Hem Sıla'dan sana ne?"

Omuzlarını silkip köpükten kahve bardağını masanın üzerinde tasasızca ileri geri oynattı. "Bilmem, yardımcı olabilirim diye düşünüyordum, eski günlerin hatırına."

"Ona yardım edebileceğin bir durum yok. Hem, yardım edebilecek olsan bile bunu yapmana izin vermem. Para için Derin'i kaçırdı o, kafayı yemiş durumda." Hangi dünyada yaşıyordu bu herif? Sıla'yı hapisten kurtarmak da nereden çıkmıştı? Saatime baktım, sabırsızlanıyordum ve bu konuşmanın sonunun bir yere çıkacağı yoktu.

"Sen niye hala Derin'in peşindesin ki abi, yeterince saçmalamadın mı? Seni terk edip buralara kadar kaçmış, sapık gibi takip ediyorsun hala." Yumruğumu sıktım, damarıma basıyordu.

"Derin benim bebeğimi taşıyor, gerektiğinde yanında olabilmek için buradayım ve bu seni hiç ilgilendirmez." Birden ayağa kalktım. Oturduğum sandalyenin ayakları zeminde sürtünürken ses çıkarınca etraftaki birkaç kişi bir iki saniyeliğine bana bakıp işlerine geri döndüler. Masanın üzerinden eğilip oturduğu yerden bana bakmakta olan eski dostuma baktım. "Bak, Derin'in burada olduğunu söylediğin için minnettarım. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi ama bunun peşini bırak artık. Seninle eskisi gibi arkadaş olamam, hayatımda ve benliğimde çok fazla şey değişti. Sıla'yı da unut gitsin."

Hiçbir şey söylemeden sadece yutkunarak başını salladığında söylediklerimin beynine iyice yer etmesi için birkaç saniye daha gözlerine baktım. Bir zamanlar ben de onun gibiydim. Ailemin parasıyla her şeyi yapabileceğine inanan sığ herifin tekiydim. Şimdiyse her şeyin öyle olmadığını anlayabiliyordum ve bunun farkına varmamı sağlayan Derin olmuştu. Bir kadına aşık olmam ve onu paramla kendime geri bağlayamamam bazı şeyleri fark etmemi sağlamıştı. Arkamı dönüp kahveciden çıkarken Derin'le karşılaşmasaydım Aras gibi biri olup çıkacağımı aklımdan atamıyordum ve bu düşünceden bütün benliğimle nefret ettim. Evet, çok şeyler yaşamıştım, hala da yaşıyordum ama geçmişte olduğum o boş kabuğu bugünkü halimle değiştirmezdim.

İki Hayalet III: Çığlık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now