Yanlış Yatak, Yanlış Beden

2.3K 171 18
                                    

"Çok fena sarhoş olacağım," dedi Selin bir yudum daha şarap içerken. Gözlerimi devirip içimden söylendim, madem sarhoş olacaktı, içmeye devam etmeseydi o zaman. Bardağımdaki sudan bir yudum daha alıp boğazımı ıslattım.

Gökhan ve Elif için akşam yemeğinde kadeh kaldırmak istemişlerdi. Yeni öğrendiğim haberler ve vücudumdaki değişiklikler doğrultusunda artık alkol almamam gerektiğini fark etmiştim ve sadece su almıştım kendime. Elif bana arka çıkarken Caner anlam veremezcesine beni izlemişti. Zaten bugün yaptığım garipliklerin hiçbirine anlam verememişti. Ona haber vermemek canımı sıkıyordu ama içimdeki endişeyi de bastıramıyordum ki.

Yerimde kıpırdanıp dudaklarımı kemirmeye başladım. Bütün gün içime kapanmıştım. Herkes bunu sorgularken Elif sürekli beni onların ellerinden kurtarmış, hava değişimi yüzünden midemi üşüttüğümü söylemişti. Saçma bir sebepti ama neyse ki kimse sorgulamamıştı.

Saat gece yarısını geçerken Selin ayağa kalktı ve sendeleyerek merdivene doğru ilerlemeye başladı. "Ben uyumaya gidiyorum," dedi lafları birbirine dolanarak. Caner yardım etmek için ayaklanacak gibi oldu ama sonra ne olduysa vazgeçti ama kızı göz hapsinde tutmaktan da vazgeçmedi. Düşecek gibi olursa kalkmak için tetikte durduğunu görebiliyordum. Tamam, belki tamamen insancıl bir şekilde sarhoş kıza yardım etmek istemişti ama erkek kardeşi kılını kıpırdatmazken bu ona düşmezdi.

Elif asılan suratımı fark etti ve boğazını temizleyip parlak gözlerle bana bakıp gülümsedi. Ne demeye çalıştığını anlayabiliyordum. Bakışlarında resmen, 'Sen hamilesin, Caner sana ait.' cümlesi neon ışıklarla yanıp sönüyordu. Hamile olmam Caner'in bana ait olduğunu göstermiyordu ki. Kız merdivenlerde kaybolunca ve kapının biri açılıp kapanınca odasına sağ salim girdiğini anlamış olduk.

Caner ayağa kalkmadan saçlarımdan bir tutam alıp öptü ve merdivenlere yöneldi, "Ben duşa gireyim, sen de gelirsin," dedi bana. Bu durumdan hiç memnun değildim, içim sıkılıyordu ve başıma inceden bir ağrı giriyordu. Gökhan kadehleri toplayıp mutfağa giderken Elif gelip yanıma oturdu.

"Sen iyi misin?"

Omuzlarımı silktim. "Belki kıskançlıktan gözüm döndü bilmiyorum, sanki bir şeyler dönüyor." Elif kolumu okşayıp beni rahatlatmaya çalıştı.

"Derin, Caner'in gözü senden başkasını görmüyor. Gerçekten. Biliyorsun, eğer düşündüğün gibi bir durum olsaydı en başta ben çomak sokardım o olaya." Başımı salladım sadece. İçimi rahatlatmamıştı söyledikleri. Sevecenlikle gülümseyip olmayan göbeğimi okşadı. "Acaba kız mı olacak yoksa erkek mi?"

Dudağımın kenarı kederle kıvrıldı. Bu hissettiklerim hamilelik hormonları yüzünden miydi? Tüm bu kıskançlık, bu içimdeki sızı... "Sağlıklı olsun da," dedim her aklı başında annenin diyeceği gibi. Ayaklandım sonra. "Caner duştan çıkmadan gideyim de gönlünü alayım. Tüm gün huysuz huysuz davrandım."

"Eve dönünce seni doktora götürmeliyim, kontrol yaptırmalıyız ve vitamin kullanman lazım. Kuzenim öyle yapmıştı. O kadar güzel bir kızı oldu ki, vitaminlerden dolayı olmuş olabilir belki." Bunları bana fısıltıyla anlatırken nefessiz kaldı. Kocaman gülümsemeden edemedim. Benden daha çok sevinmişti.

Ayaklarımı sürüyerek odaya çıktım. Uykusuz, yorgun ve bitkin hissediyordum. Belki de biraz aç. Hamilelik boyunca kaç kilo alacağımı merak ettim. Bebeğimi sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmek için aldığım birkaç kilonun gözümde hiçbir değeri yoktu. Avucumu düz karnıma koyup kendimi sıvazladım. Garip bir şekilde hiçbir şey hissetmiyordum düşününce.

İki Hayalet III: Çığlık (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora