Anne

2.4K 171 6
                                    

Ellerimi birbirine sürtüp gerginliğimi biraz olsun azaltmaya çalıştım. Caner'le göz göze geldiğimizde ondan ne umuyordum bilmiyordum. Adam mesih değildi ki, onun da elinden gelmeyen şeyler vardı. Göl evinde Demir'in saldırısına uğrayıp apar topar geri döndükten sonra yaptığımız konuşma sonucu buradaydık işte. Konuşmanın üzerinden bir hafta geçmişti. Açıkçası biraz beklemiş, bu konuyu rafa kaldırıp olayın peşini bırakmayı denemiştim ama olmamıştı. Caner haklıydı. Bir şeyleri çözmeyi erteleyip onların öylece ortadan kaybolmasını bekleyemezdim. Bize rahat vermeyeceklerdi.

Yıllarca yaşadığım apartmanın kapısında duruyordum şimdi. Zillerin arasında annemin adı hemen dikkatimi çekmişti. Algıda seçicilik. "Ben her zaman bir adım arkandayım," dedi Caner kulağıma eğilerek. Sesini duyduğum diğer zamanlarda da olduğu gibi ensemdeki tüyler havaya dikildi. Üzerimdeki etkisi hiçbir zaman geçmiyordu. Kavuşalı aylar olmuştu ama bazen gecenin bir yarısı uyanıp yanımda uyuyan sakin yüzünü izliyor ve orada olduğuna inanmakta güçlük çekiyordum. Söylemesi kolaydı, yıllarca öldüğünü düşündüğüm biri hayatıma tekrar girmişti. Kafam karışıyordu.

"Para isteyecek bizden."

"Biliyorum Derin," dedi kesin bir sesle. Aynı yere dönüp durmamdan ve papağan gibi aynı şeyleri sayıklamamdan bıkmıştı belli ki. Titreyen elimi kaldırıp zile bastım ve içimden dua etmeye başladım. Buradan taşınmış olması için dua ediyordum. Şimdi kapıyı bir başkası açacak ve annemi sorduğumuzda, "Ha, o mu? O taşındı, yeni adresini bilmiyoruz," diyecekti. Evet, kesin taşınmıştı.

Kapının otomatiği ses çıkararak açıldığında ağır kapıyı iterek dar apartman boşluğuna girdim. İçerisi her zamanki gibi loş ve havasızdı. Yine de ister istemez tanıdıktı. Kafamda bir melodi çalmaya başlarken gözüm kapalı adımlayabileceğim merdivenleri çıkmaya başladım. Bu apartmandan en son çıktığım zamanı hatırlamıştım. Görüşümü bulanıklaştıran yaşlarım ve boğazıma takılan nefesimle ayaklarım merdivenlerden kayarak inmiştim ve koşarcasına çıkmıştım kapıdan. Kalbimi mengeneyle sıkıyorlarmış gibiydi.

Elimi göğsüme koyup derin bir nefes alarak son basamakları da tamamladım ve evin çelik kapısını açtı annem. Suratındaki çok bilmiş gülümseme Caner'i ardımda görünce soldu. Hayalet görmüş gibi oldu diyebilirdim, nitekim bir bakıma öyleydi de. Annem bir hayalet görmüştü. Şokla açılan gözlerini benim ve Caner'in arasında gezdiriyordu.

"Konuşmamız lazım," dedim kısaca. Sesimi duyunca bakışları yüzümde odaklandı. Şaşkınlığı tanıdık olduğum 'şimdi elime düştün işte' bakışlarına dönüştüğünde gözlerimi devirip apartmandan çıkmak geldi içimden ama orada durup sözlerini dinlemek zorundaydım.

"Benim de seninle konuşmam lazımdı ama sen beni evinden atmıştın hatırladın mı?"

"Evet, beni önce delirmekle suçlamış sonra da benden para istemiştin." dedim kuru bir sesle. Kendi yaptığı hataları hatırlamazdı tabii ki. Annemde böyle bir özellik vardı, o sadece kendine yapılan yanlışları hatırlardı; başkasına yaptıklarını değil.

Caner sağ koluyla beni belimden sarıp kendi vücuduna yapıştırdı. Annemin radarları anında açıldı ve ellerimizdeki yüzükleri fark etti. Gözleri kısıldı ve kafasında birkaç hesap yaptıktan sonra zengin damat fikri daha baskın gelmiş olmalıydı ki içeri doğru bir adım atıp içeri geçmemizi bekledi. Onu o kadar iyi tanıyordum ki. İstediğini alana kadar suyumuza gidecekti. Ya da biz istediğimizi alana kadar onun suyuna gidecektik.

Salondaki perdelere sinen sigara kokusu nefesimi daraltırken koltuklardan birine geçip rahatsız bir şekilde oturdum. Yıllarca bu evde yaşamış olsam da hiç huzurlu anlarım olduğunu hatırlamıyordum. Belki de Sıla'ya zamanında bu kadar bağlanmamın nedeni beni evden ve annemden uzaklaştırıyor oluşuydu. Hoş, annem zaten çoğunlukla evde bile olmazdı.

İki Hayalet III: Çığlık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin