Teklif

2.5K 181 13
                                    


"If you need me, wanna see me, Better hurry 'cause I'm leaving soon."

"Ne yaparsam yapayım bu şarkıdan vazgeçemedim bir türlü," diye fısıldadı yatağa doğru gelirken. Elimi uzatıp çağırdım onu. "Uyanmamı da bu şarkı sağladı, senin sesinle beraber tabi."

Dirseğine yaslanıp beni izlemeye başladı. Kolunu tutup bileğini çevirdim, daha önce de görmüştüm buradaki minik dövmesini. Küçük D harfinin üzerinden parmağımla geçerken içim titredi. "Ben de dövme yaptırmak istiyorum, bundan. Bunun aynısı gibi C yazdırmak istiyorum." dedim birden. Eskiden de isterdim ama hem ne yaptıracağımı bilemiyordum hem de annemden korkuyordum.

"Emin misin?" Yüzündeki gülümseme her seferinde kalbimi yerinden hoplatıyordu. Öyle bir gülümsemeydi ki onu tanımıyor olsaydım bile bütün hikayesini anlayabilirdim. Başından geçenleri tek tek anlatıyormuş gibiydi o gülümseme. Sanki 'Zamanında çok üzüldüm, bolca ağladım ve canım acıdı ama şimdi mutluyum' dermiş gibi samimi ve buruktu aynı zamanda. Ona doğru uzanıp dudağının kenarındaki gamzesini öptüm.

"Yarın gerçekten de doğum günüm," dedi gözlerini açtığında. Bakışlarım duvardaki saate takıldı, gece yarısı olmasına birkaç dakika vardı. Hediyesini verebilirdim artık. Yerdeki minik bavuluma eğilip hediyesini ve geceliğimi alıp banyoya ilerledim. "Hala benden mi utanıyorsun? Neden burada giyinmiyorsun? Evdeyken hep yanımda giyinip soyunuyordun?" dedi dalga geçer gibi. Hiçbir şey demeden banyoya girip kapıyı ardımdan kilitledim.

Beyaz geceliği elimle kaldırıp güzelce inceledim. Normal bir gece için fazla şatafatlıydı ve tam da bir gelinlik iç çamaşırına benziyordu. Amacına uygundu. Tamamen soyunup üzerime geceliği geçirdim ve saçlarımı ellerimle biraz kabarttıktan sonra zaten yeterince kırmızı değillermiş gibi yanaklarımı çimdikledim. Yüzüme biraz daha renk geldiğinde kızarması için dudaklarımı da ısırdım.

"Derin!" diye seslendi içeriden. Meraklı adam. Gülümseyerek aynada kendime baktım ve hediyesini ellerimde sıkı sıkı tutarak kapıyı açtım.

"Gözlerini kapat ve eğer açarsan yemin ederim seninle ömrüm boyunca konuşmam." dedim ciddi bir sesle. Adamı öldürecekmişim gibi konuşmuştum ama bu anın mahvolmasına izin veremezdim. "Kapattım!" diye seslendi. Sesindeki heyecanı duyabiliyordum. Kolumu kapının arasından uzatıp ışıkları kapattım ve ses sistemine ilerleyip bu an için özellikle ayarladığım şarkıyı açtım. Şarkı odayı doldururken çabucak tepe ışıklarından birini açtım ve altında durdum. Düşündüğüm gibi olurdu umarım.

"Gözlerini açabilirsin," Çıplak ayaklarımı birbirine kenetlemiştim ve gergin bir şekilde ona bakıyordum şimdi. Gözleri önce tehlikeli bir karanlıkla bana daha sonra yapacaklarının vaadini sundu. Sonra elimdeki kırmızı, küçük kadife kutuyu gördü ve soru soran gözlerle bana baktı.

"Buraya gel," dedim.

"When I grow older, I will be there at your side to remind you how I still love you." (medya)

Yataktan kalkıp yavaş adımlarla yanıma geldi. Derin derin nefes aldığını görebiliyordum, nabzı hızlanmıştı. "Yaşlandığımda, seni hala nasıl sevdiğimi hatırlatmak için yanında olacağım." dedim titreyen sesimle. Erkekler bunu nasıl yapıyordu böyle, çok heyecanlanmıştım. Diz çökmeli miydim?

Ben bunları düşünürken Caner birden iki dizinin üzerine çöktü gözlerini gözlerimden ayırmadan. Belime sarılıp yanağını karnıma koydu. Parmaklarımı ipeksi saçlarının arasından geçirirken şarkı beni başka dünyalara sürüklüyordu. Bir süre öylece bekledik. "Ee, yani? Bu evet mi demek?" dedim sonunda dayanamayarak. Hiçbir şey demeden başını olumlu anlamda salladı. Geceliğimin önü göz yaşlarıyla ıslanmıştı.

İki Hayalet III: Çığlık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now