7. Bölüm

9.5K 823 54
                                    

Görsel: Elif Sancak.
Yapay zeka ile oluşturulmuş olup, sadece Kelebek Etkisine ait bir görseldir.

*

ELİF

Nefes, can havliyle boğazıma sarılmış gibiydi. Alev alev yanan bedenim bir yandan titriyordu. Damarlarımda dolaşan kan, durmuş olmalıydı. Saç diplerime kadar uyuşmuş hissediyordum. Attığım adımların ağırlığı ayaklarıma dolanıyordu. Buna rağmen koşmak istiyordum. Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım bir adım arkamda gibi hissettiğim koku beni boğuyordu.

Gitmek istiyordum.

Neresi olduğunu bilmiyordum. Sadece gitmek istiyordum.

Serin bir hava sert bir şekilde bedenime çarptı. Ürperdim. O sert dokunuş sanki bir anda beni kucakladı. Adımlarım yavaşlarken gözlerimi yumdum. O an hissettiğim sızının ne olduğunu çok iyi biliyordum. Ağlamak istemiyordum. Bu nedenle kafamı, gözyaşlarımdan da, burnumun direğini sızlatan kokudan da, göğsümün ortasına çöreklenen histen de uzaklaştırmaya çalıştım. Yüzümü yalayıp geçen, saçlarımın arasında dolaşan, bedenimdeki yangına biraz olsun iyi gelen rüzgârı odaklandım. Taşıdığı sesleri dinledim. Duyduğum çığlıkların anılarıma ait olduğunu bilsem de, dinlemeye devam ettim.  Kafamın içinde milyonlarca insan, nefes bile almadan konuşuyordu. Onlara inat nefes aldım. Öyle bir aldım ki, sanki saatlerdir nefesimi tuttuğum bir oyunun içerisindeydim.

"İyi misin?"

Elini şaklatan bir sihirbazın kurbanı gibi gözlerim açıldı. Yanına ne zaman geldiğini bilmediğim çocuğa karşı ilk tepkim geriye doğru adım atmak oldu. Sendeledim. Düşmemi engelleyen şey, panik dolu ifadeyle bana bakan çocuktu. Kahverengi gözleri yüzümü tararken ne halde olduğumu az çok tahmin edebiliyordum.

"Oturmak ister misin?"

Ayaklarımı yere sağlam bastığıma emin olduktan sonra kolumu çocuğun elinden kurtardım. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Su içer misin?" Elinde tuttuğu şişeyi hafifçe salladı. Gözlerim kısa bir anlığına yarısı içilmiş suda dolaştıktan sonra tekrar çocuğun gözlerine kaydı. Yardım etmeye çalışan hali, gerçek miydi?

"Tamam. Sanırım pek konuşkan bir arkadaşımız değilsin. Oturmak istemediğine emin misin?"

Eliyle arkamdaki bir noktayı işaret etti. Başımı hafifçe omzumun üzerinden geriye doğru çevirdim. Gösterdiği tarafın hangi gruba ait olduğunu hatırlayamıyordum. Hoş, ders sırasında bunu çokta umursayacaklarını sanmıyordum.
Gerisin geri dönüp boş olan bir banka doğru yürüdüm. Külçeye dönmüş bedenimi banka bırakmamla, zil çalınca kalkacak gücü nereden bulacağımı düşünmeye başladım. Beni takip eden çocuk başımda dikilmeye başladı. Yanımdaki boşluğu işaret ederek "Oturmamda bir sakınca var mı?" diye sordu. Var desem, yere oturmayı göze alıp yanımdan gitmeyecek kadar inatçı tipi vardı. Hafifçe yana kayarak gerekli cevabı verdim. Dikkatli bir şekilde yanıma oturdu. Sırtında olduğunu bile fark etmediğim çantasını bankın yanına dayadı. Elindeki su şişesini de tam aramıza koydu.

"İçmek istemediğine emin misin?"

Göz ucuyla tekrar yarım suya baktım. Dilim damağım çorak bir toprak gibi kuruydu. Birkaç yudumun bana iyi geleceğini biliyordum. Yine de emin değildim. İçindeki gerçekten su muydu?

"Ben Emir."

Elini tokalaşmak ister gibi uzattı. Neyse ki akıllı çocuktu. Sıkmayacağımı tahmin ederek saniyeler içinde geri çekti. "Senin adın ne?" Bu okuldaki herkes bu kadar meraklı olmak zorunda mıydı?

"Effy."

Sanırım ağzımdan çıkan tek kelime onu rahatlamıştı. En azından dilsiz olmadığımı artık biliyordu ama verdiğim cevap onu daha da tahrik etmiş gibiydi. Sorular silsilesinin onu ele geçirdiğini fark etmek zor değildi. Kıpır kıpır hali, acı çekiyormuş gibi duruyordu. Sanki geveze biriyle tıp oyunu oynuyormuşum gibi...

KELEBEK ETKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin