I | 30 ※ Coming Back Home

3.8K 475 334
                                    

"Eve dönüş"



Sıcak çayı yudumlarken git gide içimin ısındığını hissediyordum.

O buz gibi yerde mahsur kaldığımızı düşünürken, Rinish'de yaşayan Güneyliler bizi kurtarmış, dağın içindeki dev sığınaklarına almışlardı. Soğuk mağaraların içini, büyüyle yanan ateşler ısıtıyordu.

Bizimkiler sıcak yastıkların ve yorganların bulunduğu tulumların içinde yatıyordu. Sadece Jimin uyanıktı fakat pek kendinde değil gibiydi.

"Buraya nasıl gelebildiniz?" diye sordu orta yaşlı bir adam.

Böylelikle Yoongi olanları anlatmaya başladı. Üzerlerinde kalın, uzun kıyafetler olan Güneyliler şaşkınlıkla bize bakıyorlardı.

"Demek kehanet gerçek." dedi adam. "Açıkçası tüm umudumuz tükenmeye başlamıştı. Sonsuza dek burada mahsur kalacağımızı düşünmüştük."

"Gücümüzü yeniden toparladıktan sonra buradan gideceğiz." dedi Yoongi. "Hep birlikte."

Güneyliler kendi aralarında fısıldaşırken, umutları yeniden tazelenmiş gibi görünüyordu. Yüzlerinde ufak tefek tebessümler oluşmaya başlamıştı.

"İyi de nasıl?" diye sordu adam. "Buradaki soğuk inanılmaz derecede tehlikeli. Uzun süre dışarıda kalmanın sonu ölüm. Sizler bile çoktan ölmüş olmalıydınız."

"Bizler, ilkdoğanlarız." dedi Yoongi, adama bakarak. "Muhtemelen bu sayede şu ana dek hayatta kalabildik. İlkdoğan olmayan arkadaşlarımızı da koruduk."

Adam dülünceli bir ifadeyle başını salladı. Sonra ayağa kalktı ve gözlerini üzerimizde gezdirdi.

"Öyleyse güzelce dinlenip güç toplayın. Çünkü hepimiz bir an önce buradan ayrılıp kendi topraklarımıza, evimize gitmek istiyoruz. Eğer bizi götürmeyi başarırsanız, unutulmayacak efsaneler olursunuz. Tıpkı Seçilmiş Olan'ın ailesi gibi."

Kararlı bir şekilde başımı salladım. "Bunu başaracağız."

※※※

Jin kan öksüre öksüre, sendeleyerek ilerlerken bir ağaca tutundu. Ellerini dizlerine koyup derin soluklar alırken, boğazının yandığını hissediyordu. Midesi bulanıyor, başı dönüyordu.

Fakat ihtiyacı olan bilgiyi edinmişti. Bir sonraki sefere ne o geri çekilecekti, ne de onların kaçmasına izin verecekti.

Aldığı her nefeste göğsüne bir iğne saplanıyormuşcasına bir acı hissediyordu. Yoongi'yle yaptığı dövüşte birkaç kara büyü kullanmıştı, ama o Melek hafife alınacak biri değildi. Meleklere has güçlerin çoğundan yoksun olmasına rağmen, dikkatli, zeki ve hızlı bir dövüşçüydü.

Savaş alanından geriye sadece izler kalmıştı. İblislerin çoğu ölmüş, diğerleri ise yaralı halde evlerine dönmüşlerdi. Ölülerin bedenleri kısa süre sonra başka İblisler tarafından yakılmıştı.

İblis Kralı Jin'e bu kayıp ve başarısızlık yüzünden bir hayli sinirlenecekti.

Jin zar zor yürümeye devam ederken gözlerinin karardığını hissetti. Vücudundaki enerji giderek tükeniyordu. O sırada dudaklarının arasından istemsizce bir isim fısıldadı. Tam bu yüzden kendisine sinirlenmişti ki, dengesini kaybedip yere düşmek üzereyken iki el onu omuzlarından tutarak düşmesini engelledi.

"Neden yine buraya geldin?"

Tanıdık ses kulaklarını doldurunca, Jin gözlerini araladı ve görüşünün netleşmesini bekledi. Bu geçen sefer onu ölümden kurtaran kızdı.

• Are You Human Too? Π Min Yoongi •Where stories live. Discover now