0.21

11.6K 603 40
                                    

"E ne yapıyoruz şimdi?"

Miraç bana baktı. "Valla prenses, biz düşündük ki iki bira alırız, bizim ağaç ev vardı ya, oraya gideriz. Ortam kurarız." dedi. Dik dik ona baktım. "Miraç, sen içince saçmalıyorsun. Gereğinden fazla. Götünü kollamaktan sıkıldım. Bu yüzden hayır."

"Evet dedi. Hadi Arden. Gidip alıyoruz."

Ağzım açık onlara baktım. "Arden bari sen yapma ya." dedim. "Yo yapacağım. Neyse gidiyoruz biz." dedi. Arkalarından baktım. "Arka profili de efsane değil mi kız?" omzuma vurdu Melike. "Ya sorma. Bayılıyorum poposuna." göz devirdim.

"Biliyorum."

Bilinmeyen
Neden içeceksiniz?

Arden
Sen nereden biliyorsun?

Bilinmeyen
Yanınızdan geçmiştim konserde. Kulak misafiri oldum.

Arden
Anladım. Öylesine içeceğiz.

Bilinmeyen
Sen öylesine içmezsin. Kafana bir şey takılmıştır. Günlerce düşünmüşsündür. Çıkar yol bulamayınca uzaklaşmak istemişsindir. Sonuç da bu olmuştur.

Arden
Doğru.

Güldüm. Lan ne iyi tanıyordum herkesi. İnsan sarrafıydım ben, insan sarrafı. Alnımdan öpesim geldi. Parmak uçlarımı öpüp, alnıma götürdüm.

Ağaç evimiz büyüktü. Geçen yıl yapmıştık burayı. İyi ki de yapmışız. Ne güzel. Arada kaçamak yapayım bari.

"Giray, çok içme tamam mı? Belli ki eve gidemeyeceğiz bugün. Seninle uğraşmayayım bir de."

"Bakarız."

Güldüm. "Sen içecek misin?" diye sordu Kuzey. Düşündüm. "Arden'e bağlı." diye yanıtladım. "Ne alaka?"

"Sen anlamazsın."

Burun kıvırdı. "İyi aman. Çok meraklıyım." deyip, Başak'a baktı. Başak anlamazca baktı. "Arden'le senin ne alakan var?" diye sordu. Onun burada olduğu aklımdan çıkmıştı. O kadar soyuttu ki. "Öyle işte."

"Bu bir oyun. İyi oynuyorsunuz."

Kuzey şaşkınlıkla baktı. "Anladın mı?"

"Bana yiyecek gibi bakıyorsun. Tabii ki de anladım."

Kahkaha attım. "Millet zeki kardeşim, zeki. Herkes senin gibi mal mı?" diyerek daha çok güldüm. "O zaman..." deyip sustu Kuzey. "Aman siklemeyin beni canım. Ben kendi kendime de konuşurum. Alışkınım ben." deyip göz devirdim.

"Evet. Beni sevdiğini biliyorum."

"Ben de senin beni sevdiğini biliyorum."

Giray ofladı. "O zaman sorun ne ağzına sıçtıklarımın. Bir süre devam edin. Sonra herkes sevdiğine kavuşsun. Sorun kalmasın."

"Geldik!"

Elindeki poşeti yere koydu. Arden'e baktım. Battaniye getirmişti. Bir tane eksikti. Atfen yanıma geldi ve üstümüze son kalan battaniyeyi örttü. Kaşlarımı çattım.

"Bilerek yaptın değil mi?"

"Evet."

Kaşlarımı çattım. "Ama bu çok garip!" dedim. Dikkatle bana baktı. "Evet bazı şeyler çok garip. Senin onu sevmen gibi." dedi. Gözümü sıkıca yumdum. "Bak Miraç'a da söyledim. Sana da söylüyorum. İşinize bakın. Açıklayacak bir şey kalmadı."

"İşim sensin."

Gözlerimi açtım. Elindeki birayla bana bakıyordu. "İçme. Saçmalıyorsun." deyip gözlerimi kaçırdım. "Gayet ayığım." dedi. Umursamadım.

"Bir oyun oynayacağız." deyip, bir yudum daha içti. Elinden alıp, ben de içtim. "Öpüştük şu an." diye dalga geçti. Ona yaklaştım. "Boş yapma." deyip, geri çekildim.

"Oyun şöyle: her gün birbirimize bir şeyler itiraf ediyoruz."

"Oynayacağım demedim?" dedim kaşlarımı çatarak. Bana bıkınca baktı. "Oynama o zaman." deyip kafasını çevirdi. "Tamam, tamam kabul." deyip güldüm.

Şişeyi bitirmek üzereydik. "Siz bizden hızlı çıktınız." dedi Miraç. Omuz silktim.

"Kafamı kurcalayan şeyler var."

"Bilinmeyen mi?"

"Evet."

Ona doğru dönüp, bağdaş kurdum. O da aynısını yaptı. "Akışına bırak demiştim. Öyle yap. Orada seni seven biri var." dedim. "Ama ben onu sevmiyorum. Sevemem de." dedi üzgünce.

"Neden ya neden?" dedim sinirle. Ne demek sevemem?

"Bilmiyorum."

"Muhabbetinizi bölmek istemezdim ama Güneş gelmiş."

Arden'e baktım. Öylesine bakarmış gibiydi bakışları ama hisleri? Onlar da öylesine miydi acaba? Bilmiyordum. Olacaklar beni korkutuyordu ama bir o kadar da cesurdum.

Without me|Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin