0.22

11.3K 604 42
                                    

"Nerede kalmıştık diye mesaj atarsa şaşırmam."

Gülüştük. Arden, kafasını iki yana salladı. "Öyle bir şey yapar mı bilmem Lavinciğim ama benden onay çıkar gibi değil." sırıttı.

Ortamda sakinlik vardı. Hepimizin kafası pek yerinde değildi ama şu an iyi durumdaydık. Miraç saçmalamıyordu mesela. En son böyle olduğumuzda, Miraç bir amcayı kolundan tutup, "Ben muzum. Beni ye." demişti. Adam öyle şok olmuştu ki, durumu kurtarmak için bayağı uğraşmıştım. Çünkü Miraç salağı üstüne, "Uçur beni spaydi!" diye bağırmıştı amcaya.

Bir başka şişeye uzandığım sırada, Arden elimi ittirdi. "Bu kadar yeter. Sonra seni taşımakla uğraşamam. Belim yamulur."

"Ağrır diyeceksin, yamulur değil."

Gözlerini kırpıştırdı. "Şu an pek düşünebilecek şekilde değilim sanırım." dedi. Onayladım.

"Ben dışarı çıkacağım." deyip, ayaklandı Miraç. Telaşla, "Durdurun şu salağı! Benim yaşadığımı siz de yaşamayın." deyip ayaklandım. Miraç bana bakıp, hızla dışarı çıktı. "Sikeceğim onu!" diye bağırdım sinirle.

"Sarhoş Lavin küfürbaz oluyormuş. Bunu sevdim."

Arden'e baygınlar baktım. Omuz silkti. "Ne baygın balık gibi bakıyorsun?" dedi. "Tamam sevmen güzel de şu an ne alaka?" dedim. Yine omuz silkti.

Miraç'ın bağırışını duymamızla, hepimizin arasında bir bakışma geçti. "Umarım şişe sokmamıştır kendine. Yapar o." deyip, güldüm. Arden duraksadı. Ona baktım.

"Su sesi. Kesin bu aptal fıskiyeyi çalıştırdı. Lan hepimiz sarhoşuz. Hiçbirimizin aklı yerinde sayılmaz şu an. Aptalca bir şey yapmıyoruz tamam mı?"

Hepimize teker teker baktı. "Ben garanti vermiyorum." deyip, dışarı çıktı Melike. Hepsi dışarı çıkınca, "En ayık biziz. İş bize kaldı." dedim. Kolundan tutup, dışarı çıkardım. Çıkmamla üstüme su gelmesi bir oldu. Ağzım, 'O' şeklini aldı.

"Ama sikeceğim şimdi ya!"

Arden güldü. "Şş!"

Başımı omzuna koydum. İkimiz de ıslanıyorduk şu an. "Ben çok kötü bir insanım." dedim hiç alakasız. Bana baktı. "Yo. Değilsin." kaşlarını çattı. Miraç'a baktım. Çok eğleniyordu. Gülümsedim.

"Lavin gelsene ya! Sensiz tadı çıkmıyor."

"Git işine. Biz böyle iyiyiz." deyip orta parmak gösterdi Arden. Miraç göz devirdi. Eline vurdum. "Sen de az değilsin ha." deyip güldüm.

"Kafamda kuşlar dönüyor." diye fısıldadım. "Senin gülüşün de böyle kafa yapıyor."

Ne dediğimi bilmiyordum. Muhtemelen yarın hiç hatırlamayacaktım. Arden duraksadı. "Şu an saçmaladın işte." güldü.

"Ben saçmayım ama sen kör ve aptalsın. Keşke sen de sadece saçma olsan." deyip, sinirle ilerledim. Gözümden akan şeyle duraksadım. Neydi be bu? Ağlıyor muydum ben? Ben? Ben hiçbir şeye ağlayamayan ben, şu an ağlıyor muydum? Yo ağlamıyormuşum. Suymuş. Kafam güzel ya yanlış anlamışım.

Elimi gözüme götürüp, sildim. Hareketlerimi de çok iyi kontrol ettiğim söylenemezdi. Demek ki iki şişe beni böyle yapıyordu.

Herkes eğlenirken. Ben köşede onları izliyordum. Sahi, ben neden eğlenmiyordum? Ayağa kalkıp, Miraç'ın yanına gittim. Dans ediyorlardı. "Geleceğini biliyordum. Dans et hadi." deyip elimi tuttu. Beni döndürdü. Kahkaha attım.

Kuzey de yanıma geldi. Elimi tutup, kendine çekti. "Kanka aranız iyiydi bugün." dedi. "Pek sayılmaz. Çok saçmaladım. Onları unutmazsa biterim." dedim. "Hallederiz. Takma kafana." dedi. Gülümsedim.

"Seviyon mu beni lan?" diye bağırdım gülerek. "Seviyom lan!" diye bağırdı o da.

"Ölürüğm!" deyip kahkaha attım. Allah'ım utanıyorum kendimden. Çok özür dilerim Allah'ım.

Miraç tekrar yanımıza geldi. İkimize de baktı. "Hala inanamıyorum lan." dedi. İşte o an bu sefer cidden gözlerimin dolduğuna emindim. Öyle ki Kuzey'e bakıp, tekrar Miraç'a baktım. Yüzüm buruştu ve ben cidden ağlamaya başladım.

Miraç, gözleri büyümüş bir şekilde bana baktı. "Ne oldu ya?" dedi. Hızla ona sarılıp, ağlamaya başladım. Tam karşımızda olan Arden'e baktım. Elini uzatıp, buraya doğru gelecek gibi oldu ama sonra vazgeçip, gözlerini kaçırdı. Üzülmüştü belki de.

Kuzey de bize sarıldı ve yere çöktük. "Neden ağlıyorsun Lavin? Bir şey mi yaptım?" dedi usulca. Sarsılıp ağlamaya başladım bu sefer. Herkes durmuş bize bakıyordu. Yüzümü boynuna daha çok gömdüm.

O bunları haketmiyordu. O hiçbir şey bilmiyordu. Herkes masumdu onun gözünde. Kollarımı daha da sıkılaştırdım. "Özür dilerim. Sana yalan söylediğim ve sakladığım her şey için özür dilerim! Seni çok seviyorum."

"Özür dilerim." diye bağırıp, daha çok ağladım. Kuzey de ağlamaya başladı hafiften. Çok pişmandık. Öğrendiğinde ne olacağını kestiremiyorduk ama kararımı vermiştim. En erken zamanda öğrenecekti.

Without me|Texting|Où les histoires vivent. Découvrez maintenant