0.16

12.6K 608 76
                                    

"Bırak şunları yemeyi artık! Ne olacaksa olur. Her şeyi tek başına yapamazsın."

Tırnağımı yemeyi bırakıp, Kuzey'e baktım. "Yapmalıydım işte." dedim salakça. "Zamanı mı durduracaktın? Atma ziya." göz devirdi. Güldüm. Elindeki keki bana uzattı. Yanağından öpüp, keki aldım. "Bazı kahramanlar pelerin takmaz." dedim.

"Evet, ben."

"Yo. Ben şuradaki çocuğu kastetmiştim. Bugün beni düşmekten kurtarmıştı da."

Bana inanmakta baktı. "Kardeşler kalleş olmuş be. Yazıklar olsun. Doruk kaçar." deyip yanımdan kalktı. Ağzım açık ona baktım. "Nereye gidiyorsun ya?" diye bağırdım. Etraftakiler bize dönünce fazla bağırdığımı anladım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Sonra vazgeçip tekrar bağırdım. "Cehennemin dibine git!"

"Gelcen mi?"

Gülüp, elimi gösterdim. "Dayak ister misin?"

"Yok kalsın."

Orta parmak çıkardım.

Ardenle bilinmeyen olarak o günden beri hiç konuşmamıştık. Attığım mesaj aynen şöyleydi:

Bilinmeyen
Armut dalda asılsın, .... başı nasılsın?

Arden
Sebebi neydi ki?

Yazdığım şeyin rezillik olarak kalmasına mı yanmalıydım yoksa Başak'ı bilinmeyen sanmasına mı? Bence yaşamama.

Şu süreçte resmen çökmüştüm. Üzülmüştüm ve üzülüyordum. Başak'a gösterdiği ilgiyi ben, Azra ve Kuzey endişeyle izliyorduk. Başak bir şey bilmediği için çaktıramıyorduk da.

Bir süre sonra Azra yanıma geldi. "Miraç seni sorup duruyor. Neden gelmiyor diyor." dedi. Omuz silktim. "Keyfi yok deseydin ya." dedim.

Uzanıp elimi tuttu. "Hemen salma kendini. Her şey yoluna girecek." dedi. Kafamı iki yana salladım. "Girmeyecek. Nasıl flörtleşiyorlar görmüyor musun?"

"Flörtleşmek sayılmaz."

"Nasıl sayılmaz. Sayılır işte. Başak'ı sevdiğimden bir şey de yapamıyorum. Hayır yapsam ne yapacağım? Ben O'yum, o değil mi diyeceğim. Kardeşsiniz mi diyeyim?" deyip güldüm. O da güldü.

"Gel ve kendini göster kızım. Biraz toplayalım tipini. Bu hal ne?" deyip beni tuvalete götürdü.

Biraz yüzüme renk verdikten ve göz altlarımı düzelttikten sonra çıktık. "Hazırım."

Bizimkilerin olduğu masaya gelince gülümsedim. "Siz buralara uğrar mıydınız Lavin hanım?"

"Yo. Ben tek tabancayım Miraç bey. Zorunuza mı gitti?"

"Çok."

Saçımı düzeltip, Azra'ya baktım. Arden ve Başak'a kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Tırnaklarımı yemeye başladım. Masadaki muhabbetten gram haberim yoktu. Kuzey de ortalıkta yoktu.

"Kuzey..."

"Gelmedi buraya hiç." deyip sırıttı Melike. Kaşlarımı çatım. Neye gülüyordu şimdi? Ne düşünüyordu acaba.

"Ben bir bakayım ona." deyip ayaklandım.

"Aman duramazsın onsuz. Hemen ara."

Kaşlarımı çattım. "Aynen öyle. Aynı şeyleri yaşıyoruz belli ki." deyip hızla ilerledim.

Kuzey'i eski arkadaşlarıyla görünce dudak büktüm. Şimdi gidemezdim ki. Ayıp olurdu bir kere. Ne yapsam diye düşünürken, omzuma dokunulmasıyla arkama döndüm. Melike gülümseyerek bana baktı.

"İşler yolunda gitmiyor anladığım kadarıyla?"

"Aynen."

Beni yanımızda duran banka oturttu. "Bence sen ümidini kesme. Sana olan bakışlarını gördüm. Gördük." kaşlarımı çattım. "Evet ama bunlar sonucu değiştirmiyor ki Mel."

"Sonuç yok ki daha ortada. Bence artık Miraç'a söylemelisin. Kuzey'i bile haberi var. Onun neden olmasın?"

"Bilmiyorum."

Derin bir nefes aldı. "Salak olma. Başak bilinmeyen olmadığına göre? Arden sorduğunda evet mi diyecek?"

"Neden demesin? Başak, Kuzey'den hoşlanıyor. Neden olmasın?"

"Nasıl yani?" diye sordu şaşırarak. "Kıskandırma meselesi yani. Şimdi Kuzey de onu seviyor, biliyorsun. Ama Başak bunu bilmiyor. Otomatikman böyle bir şey olabilir." diye açıkladım. "Bu benim nasıl gözümden kaçar? O zaman siz de öyle yaparsınız? Kuzey ve sen. Oynatın onları."

"Aradığım kuzen işte bu ya! Arden çok şanslı." deyip güldüm.

"Kes be! İyi işlere vesile oluyoruz burada." deyip o da güldü. "Peki Miraç? O ne olacak?"

"Söyle gitsin işte."

Kuzey'e baktım. Orada yoktu. Kaşlarımı çattım. Beni görmemesi imkansızdı. Bir şeyler dönüyor gibiydi. "İçimde bir his var ve sen de bu işin içindesin diyor." deyip Melike'ye döndüm. Dudağını ısırdı. "Hissin ne olduğuna göre değişir."

"Bad liar."

Without me|Texting|Where stories live. Discover now