-5-

7.1K 406 31
                                    

Tekin'in kolunun sıcaklığını belimde hissedebiliyordum. Bir an giydiğim elbiseye küfrettim. Tekin abim gibiydi ve onun yanında böyle giyinmek kendimi...


Kötü hissettirmişti.


Silkelenerek rahatsız olduğumu dile getirdim ve kolunu çekti. Hafif bir suçluluk duygusuyla çevreme göz gezdirdim. Parti çok klasik ve sakindi. Tabi gençlik partisi olmasını bekleyemezdiniz. Bir vakfın bağış amacıyla potansiyel sponsorları topladığı davetlerden biriydi. Bu tür davetleri hiç sevmezdim. Tabi dağıtmalı partilerin insanı da değildim ama burada yaşlı kadınların arasına atılmış yavru kedi gibi hissediyordum.


Tekin hala yanındayım dercesine yanımda duruyordu. Nazlı da bizimle gelmişti ama o da tanıdığı insanlara selam vermekle meşguldü. Partide kendimi belli etmem gerekiyordu. Özkaya şirketinin sembolü olarak ilişkilerimizi iyi tutmalıydım. Amcam bu işi yeterince iyi yapıyordu ama Murat Özkaya'nın biricik kızı olarak boy göstermem gereken yerler vardı. Uzun zamandır ortalıkta da görünmediğimden bir taşla iki üç kuş vurmuş olurdum herhalde.


Salih amcam kenarda iş yaptığımız bir şirketin müdürüyle gülüşürken etrafıma göz gezdirdim. İbrahim Bey'in geleceğini duymasam asla bu partiye gelmezdim. Bir an kalabalığın ortasında vücuduyla kendini belli eden arkası dönük sarı bir kafa gördüm. Daha nefesimi tutmama ramak kalmadan Tekin beni çekiştiriyordu.


Hızlı hızlı atan kalbimle önüme döndüğüm an tüm bakışlar bendeydi.


"Aman Allah'ım... Büyüdükçe güzelleşmişsin." Kim olduğunu bilmediğim kadın hafifçe sarıldıktan sonra geri çekildi. Sarışındı fakat yüzündeki kırışıklıklar ellili yaşlarının ortasında olduğunu söylüyordu. Hafifçe gülümseyerek başımı öne eğdim.


"Cidden annesine benziyor."


Kafamı kaldırdım ve bana hüzünlü bir tebessümle bakan adama baktım. Duymadığım bir iltifat değildi, bende anneme benzediğimi düşünüyordum fakat ne zaman biri bu cümleyi söylese içimden bir şeyler kopuyordu.


Tekin bendeki değişimi fark etmiş olmalıydı ki özür dileyerek ayrılmamız gerektiğini söyledi. Birkaç kişiyle daha selamlaştık. Konuşmak zorunda olduğumuz kimse kalmadığında kolundan sıyrılarak terasa doğru yürüdüm. Gelmek istediğinde elimle onu durdurarak yalnız kalmak istediğimi dile getirdim. Terasa çıkarken arkamda bakışlarının ağırlığını hissediyordum. Manzaraya doğru yürürken rahatladım. Kalabalığı çok sevmiyordum ve bulunduğum konum kişiliğime tersti.


Ben hep arka planda kalan kızdım. Annem ve ablam Neşe hep kendine hayran bırakan taraftı. Babam ise karizmatik ve sempatik tavırlarıyla karşısındaki insanları rahatlatırdı.


Şimdi hiçbiri yoktu ve ben onların yerlerini doldurmak zorundaydım.


Her an baskı altındaydım, bununla daha ne kadar baş edebilirdim onu da bilmiyordum ama uzun sürmeyeceği kesindi.


Kollarımı göğsümde kavuşturarak ısınmaya çalıştım. Ceketimi vestiyerdeki kıza vermiştim ve acısını şimdi çekiyordum.


İntikamWo Geschichten leben. Entdecke jetzt