-36-

4K 183 22
                                    

"Aptal." Hızını alamayarak direksiyona bir daha yumruğunu geçirerek deride yüzüğünün bir izini bıraktı. "Aptal kız."

Çalan telefonuna bakmadan sessize alarak yola koyuldu. Tam sinir hakimiyetini kazandığını düşürürken küçük bir veledin gelip her şeyi mahvetmesi inanılır gibi değildi. Hayatı ne zaman bu kadar karışmıştı? Belki monotondu, belki geçen günlerin birbirinden farkı yoktu ama şu an yaşadıkları düşünülürse o günlerini özlüyordu. Yeniden çalan telefonunu bu sefer göz ardı edemedi ve açtı.

"Efendim?"

"Neredesin Sıraç?"

"Şu an müsait değilim son-"

"Beni burada bırakıp o sürtüğe mi gidiyorsun yani?" Giderek yükselen sesi karşısında genç adam derinlere zar zor bastırdığı öfkesinin su yüzeyine çıktığını hissedebiliyordu.

"Düzgün konuş Aslı. Seni bir daha bu konuda uyarmayacağım. Eve git, geldiğimde konuşuruz." Genç kızın konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapadı. Nefesini sakince vererek kendisine göre yavaş denilecek bir hızla ıssız yolda gidiyordu. Birkaç saniye bekledikten sonra telefonu eline alıp son aramalara girerek ufaklığı aradı. Eli sadece bir saniye ekranda kalmıştı. Kararını verip parmağını kaydırdı ve kulağına götürdü.

Demek ki gurursuzluk böyle hissettiriyordu. İnsanın canını yakmıyordu, ah vah edilecek kadar değildi ama yine de kötüydü. Kötü hissettiriyordu. Ama Sıraç bir şeyin farkındaydı. Bu da hızlı karar vermesinde yardımcı oluyordu.

Telefonu üçüncü arayışında da açmadığında kaşlarını çatıp arabayı kenarda durdurdu. Şile yolundaki evine gidip biraz kafa dinleyecekti fakat maalesef başındaki bu dertle mümkün olmuyordu. Derin bir iç çekerek u dönüşü yaptı.

Kırk dakikalık yolu yirmi beş dakikada tamamladığında evin önüne park etmişti. Eve giderken birkaç kere daha aramıştı fakat Tuna hiçbirine geri dönmemişti. Bu aptal bu sefer de Tekin'e gidip olay çıkartmaya meyillendiyse kimse onu elinden alamayacaktı.

Apartmandan içeri girip asansörü pas geçti. Aceleyle merdivenleri çıkarken cebinden anahtarı çıkarttı. Kapıyı açarken hafif bir çürük kokusu burnuna çarptı.

Uzun zamandır hissetmediği bir duygu beynini alarma geçirdi ve salona koştu.

"Tuna."

Gözlerinin önündeki kanlı beden onu yerine mıhlamışken ensesinde beliren ani darbe onu hazırlıksız yakaladı. Arkasına dönmeye çalışırken ikinci darbe de geldi ve bilincinin kapandığını hissederken yere yığıldı.

-

Elimdeki boş bardağı bacaklarımın arasına sıkıştırdım ve kafamı kıpırdatamadığımdan dolayı elimle masayı taradım. İstediğim şeyi bulduğumda direk kendime çektim ve kapağını açtım.

Çağatay elini yüzümden çekerken bana bakıyordu. Her şeyi geçtiğimde bu suçsuz çocuğun bizim yüzümüzden bunları yaşaması kötüydü. Geçen seneye göre çok zayıflamıştı. Küçüklüğünden beri yaşıt kızların ilgisini çeken o yakışıklı suratı şimdi ifadesiz bir şekilde ona dönüktü.

"Özür dilesem de fayda etmeyecek."

"Özrünün ona bir yararı olduğunu sanmıyorum." Daha söyleyecekleri varmış gibi ağzını açtı, fakat üstüne vazife olmayacağını düşünüp kapadı. Bu kadar düzgün bir çocuğun gözünde düştüğüm durum kendimden daha da tiksinmeme neden oldu.

"Onun zararına olacak hiçbir şey yapmadım. Sence yapar mıyım?"

Çağatay iç çekerek yerinden kalktı ve tıbbi malzemelerin olduğu tepsiyi alarak banyoya gitti. Gözümü açmayı denedim fakat acıdan başka bir şey hissetmiyordum. İçim yine öfkeyle doldu. Zarar verme isteğiyle. Aklımdaki bedene hayal dahi edilemeyecek şekilde işkence çektirerek benim çektiklerimin en azından binde birini çektirmek istiyordum.

Telefonumun zil sesi kulaklarımı çınlattığında koltukta sıçradım. Sessizliğe fazla alışmamam gerekiyordu. Dikkat dağınıklığım zaten almış başını gidiyordu.

Telefonu cebimden çıkartıp tek gözümle ekranı okumaya çalıştım.

"Hah. İti an çomağı hazırla." Aramayı kabul edip kulağına götürdüm. Daha ağzımı açamadan boğuk ses kulağımı doldurdu.

"Çabuk neredeysen geliyorsun."

"Bugün dediğin gibi, baban için çalışıyorum senin için değil." Alaycı bir sırıtışla yerimde kaykıldım. Kendini bu kadar üstün görmesi komikti. Halbuki tehlikeli bir katilden başka bir şey değildi.

Karşı taraftan bir haykırma geldiğinde kaşlarım çatıldı. Bu kadar sinirlendiğine göre önemli bir şey vardı.

"Ne oldu?"

"Tuna gitti seni gerizekalı." Aniden doğruldum.

"Ne demek gitti lan?"

Lan demesine aldırmadan Sıraç devam etti: "Aramalara cevap vermiyordu. Evine gittim. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Gördüğüm sırada biri arkamdan saldırdı. Şimdi kendime geldim evde bir ipucu yok."

Sıraç konuşmasının sonuna geldiğinde çoktan montumu giymiş ve anahtarı elime alıp çıkmıştım. Çağatay'ın gittiğimi gördüğünü ve bilerek sormadığını biliyordum. Ne yazık ki umrumda değildi.

"Şirkette buluşalım, şimdi yola çıkıyorum." Telefonu kapatıp hızla arabaya bindim ve öne atıldım.

Bu kızın ne zaman başı dertten kurtulacaktı bilmiyordum. Ama ne yapmış olursam olayım, ben hep onun için burada olacaktım.

Evett bebeklerim. Memnun kaldınız mı bilemem çünkü geçiş bölümü. İtiraf edeyin benim çok içime sinmedi. Neyse ya en azından devamının geleceğinin sinyalini verdiğimi düşünüyorum. Eskisi gibi haftada bir bölüm yayınlayamam yine sizi bekleteceğim yine aradan baya zaman geçecek şimdiden özür dilerim bunun için ama söylemek istediğim bir şey var.

Bu mesajlarınız oylarınız beni çok mutlu ediyo var ya. Yani böyle ekranın içinden yakanızdan tutup kendime çekip koskocaman sarılasım geliyo. Belki ekrana geri de sokmam ajsjshsnsj

Neyse konuya döneyim, şöyle bişey var ki bir süre boyunca Tuna'nın ağzından olayları dinleyemeyeceğiz. Bu kadar bölüm sonunda Tuna'nın içini çok açtığımı fark ettim. Bazılarınıza zayıf bir karakter gibi geliyor ama şu şekilde düşünün. Hiç aşık olmadık ve insan ruh ikizini kolayca bırakabilir mi? Hele hele sevdiği tüm insanlar tarafından terk edilen birisi ona uzatılan son dalın kırılmasına göz yumabilir mi?

Zaten hikayeyi çok uzatmayı düşünmüyorum. Çok geçmeden bitecek tahminen. Diğer hikayeme ağırlık vermeyi düşünüyorum. İçimi biraz döktükten sonra son duygu kırıntılarıyla yine aksiyon-romantizm tarzı bir kitap yazabilirim belki :3

Buraya kadar okuyan herkese çok çok teşekkür ederim, okumayana da teşekkür ederim. Hepinize bol bol öpücüklerimi yolluyoruum:3

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin