-32-

2.5K 143 25
                                    

Genç adam acıyla gözlerini kapadığında hala kızı sakinleştirmek adına saçlarını okşuyordu. Midesi bulanıyordu. Hayatta tek değer verdiği insan, gerçekten benimsediği insanı öldüren kız şu an kollarında ağlıyordu ve o bir zavallı gibi onu teselli ediyordu. Kemal onu bu şekilde görüp yüzüne tükürse utançla başını eğmek zorunda kalırdı.

Cevaplanmamış çok soru vardı. Yüzeysel olarak olayları biliyordu ama detayları ve Tuna'nın ne düşündüğünü de merak ediyordu. Kemal'e işkence çektirirken ne hissetti? Ona çok acı çektirdi mi?

Kendini tutamayarak uzun zamandır dudaklarına mühürlediği cümlenin zincirlerini kırdı.

"Kemal benim en yakın arkadaşımdı Tuna."

Kızın iç çekişi bir an kesildi ve kollarının arasından sıyrılıp ona baktı. En çirkin haliyle bile dünyanın en güzeliydi. Badem gözleri ağlamaktan şişmişti ve dudakları ısırmaktan pembeleşmişti. Şu an onu öpmek için en doğru andı.

"Ben-" Ağzı aralık bir süre Sıraç'a baktı sonra kaşlarını hafifçe çatarak elleriyle oynamaya başladı.

"Çocukluk resminizi gördüm."

"Biliyorum." Tuna'nın malikaneye gittiği gün her yerde onu araması aklına geldi. Tuna'yı kaçırdığı zaman bile o kadar sinirlenmemişti. İlk defa izini kaybetmişti ve nerede olduğunu bilememesi onu deli etmişti.

"Onu neden öldürdüğümü de biliyorsundur o zaman." Sıraç yavaş yavaş içindeki öfkenin yüzeye çıktığını hissetti. Tuna'yla bu konuyu konuşmaktan kaçınmasının nedenini şimdi anlıyordu. Bu tartışmanın sonu hiçbir şekilde iyi bitmeyecekti. Ve şimdi onu öldürdüm demesi gömdüğü acısını hatırlamasına neden olmuştu. Yumruklarını sıkarak dizlerini kendine çekerek oturduğunda Tuna kollarının arasından çıkıp dizlerinin üstünde oturmuştu.

"Babanını o öldürmedi."

"Onun yüzünden öldürmedim zaten."

"Niye öldürdün lan o zaman Kemal'i!" Üstüne doğru eğilmişken altında titreyen bedeni genç adamın öfkesine mani olamadı. Kendine itiraf etmeye korktuğu duygularını bile kaybetti o an. O an sadece Sıraç'tı. İnsanların bildiği Yekta değil. O an içine gömdüğü çocukluğuyla birlikte Kemal'in ruhu da çevresini sarmıştı.

Bu iğrenç kızın yanında neden kalmak istiyordu?

Kız gücünü topladığını belli edercesine göğsünü şişirdi ve önüne düşen sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Ben... Ben yaptığımın sonradan farkına vardım. Ama ona sordum. Kaç kere gerçeği sordum ve o söylemedi. Gerçekten ona-"

"Onu da tehdit edenlerin olduğunu düşünmedin mi? Ulan babanı korumaya çalışıyordu o!" Artık çıldırmış odanın içinde bas bas bağırıyordu Sıraç. Arkadaşının, kardeşinin boş bir nedenden elinden alınmasına canı yanıyordu. Küçük bir kızın vahşiliği yüzünden kendi canı alınmıştı. Şu zamana kadar bunu unuttuğunu sanmıştı. Ama aslında hep bir yerde yeşeriyordu bu acılar. Tuna'ya her elini değdirişinde kalbine sarmaşık gibi dolanıp sıkıyordu.

Tuna da yatakta kalkıp bağırmaya başlamıştı. "Babam ölmüştü benim anlıyor musun? Hayat arkadaşım ölmüştü benim. Sence umurumda mıydı o kadar?"

Umurumda değildi demesi Sıraç'ın kendi saçlarını sinirden çekmesine neden oldu. Eğer kendine zarar vermezse Tuna'ya zarar verecekti ve artık pişman olmak istemiyordu. Hem de böylesine nedenlerden.

Sıraç kenara fırlattığı kazağını üstüne geçirip Tuna'ya döndü. Tam gözlerinin içine baktığında kızın hali yine onu kararlarından vazgeçirecekti.

Ama yeterdi. Çok müsamaha göstermişti. Hem kendine hem ona.

"Kendi acını başkalarından çıkartan acizin tekisin."

"Peki sen bunca aydır bana ne yapıyordun? Benden daha iyiymişsin gibi konuşma."

"Haklısın. İkimizde kendi kuyumuzda boğuluyoruz." Duraksayarak kızın kelimelerini sindirmesini bekledi. Belki ağır konuşuyordu, belki geri alınamayacak izler bırakacaktı kızda ama ilk defa kendi acısından başka bir şey düşünemiyordu. Acının dinmesini istiyordu. Acının dinmesine ihtiyacı vardı. Ve bu sadece başka birine aktarmakla mümkün olabilirdi.

"Ama en azından ben, benimle oynayan insanın peşinde kuyruk olacak kadar gurursuz değilim."

Ve odadan çıktı.

İntikamWhere stories live. Discover now