-28-

2.8K 136 14
                                    

Tüm vücudum uyuşmuş bir şekilde gözlerimi açtım. Ortamdaki tek ışık karşı duvardaki lambadan geliyordu. Gözlerimi yormaması iyiydi çünkü şu an o rahatsızlığı bile kaldıramayacağımı düşünüyordum. Yattığım yerde yavaşça doğrulurken etrafıma göz gezdirdim. Tam yanımda pencere vardı gecenin karanlığında ışıldayan binalar tam altımdaydı. Hastanedeydim. Aniden içimde beliren korkuyla yatakta oturur vaziyete gelmeye çalıştım ama kolumdaki serum buna engel oluyordu.

Sağ tarafımda bir hareketlenme olduğunda oraya doğru döndüm. Sıraç koltukta yayılmış oturuyordu. Başı koltuğun kenarına düşmüştü, büyük ihtimal uyuyakalmıştı.

Bu halde olmamda onun da bir payı olduğuna emindim. Ses çıkarmamaya çalışarak serumu kolumdan çıkardım. Çıplak ayaklarımı yere bastığımda dengemi sağlayamadım ve dizlerimin üstüne düştüm. Ensemdeki gittikçe büyüyen acı gözlerimin dolmasına neden oldu. Sıraç'ın uyandığını sesinden anladım. Hıçkırığımı yutmaya çalışarak sessiz kalmaya uğraştım.

"Tuna?" Uyku mahmurluğuyla söylediği adım kendimi tutamayarak hıçkırmama neden oldu. Beni gördüğünde yanıma koştu ve benim gibi dizlerinin üstüne eğildi.

"Tuna iyi misin?" Endişeli sesi hıçkırıklarımın çoğalmasına neden oldu. Beni kucağına alırken ne yapacağımı bilemeyerek göğsüne sırnaştım. Saçlarımı bir yandan okşarken öbür yandan beni yatağa taşıdı. Yanımda olması ensemdeki acıyı zihnimden uzaklaşmaya ikna etmişti. Hem kalbimde hem aklımda bu derece etkili olması iyi miydi kötü mü karar veremiyordum.

Beni yatağa yatırmaya çalıştığında göğsüne daha da sıkı sarılarak ondan ayrılmayı reddettim. 

"Hadi, bende seninle yatacağım, tamam mı?" Benimle bir çocuğu ikna etmeye çalışıyormuş gibi konuşması sinirimi bozmaktan çok zihnimdeki düşünceleri yatıştırmıştı. Belki de buna ihtiyacım vardı. Kontrolü elime almaya o kadar çok alışmıştım ki bir an olsun kendimi başkasına bırakmak ölüm gibi gelmişti. Yastığı düzelterek ilk kafamı sonra tüm vücudumu yatağa koydu. Sağa doğru kayarak yatması için yer attım. Bir an karar veremiyormuş gibi yatağa baktı fakat gözleri bana çevrildiğinde çoktan yatağa yatmıştı. Yorganı ikimizin de üstüne çekip uzandı. Bir an birbirimize bakmaktan başka bir şey yapamadık. O benden daha yukarıda yatıyordu, kalbiyle gözlerim aynı hizadaydı.

İlk burnundaki sargı dikkatimi çekse de yüzündeki ifade beni hazırlıksız yakalamıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Her zaman dediği dedik ve kontrollü bir insan olmuştu. Fakat bana bu şekilde bakarken sanki gerçek Sıraç'ı görüyordum. Benim gibi kafası karışık ve ne yapacağını bilmeyen Sıraç'ı. Bir an beni gerçekten sevdiğini düşünerek umutlandım. Belki de böyle olmasını istememişti. Belki de İbrahim Bey onu zorlamıştı.

Gözlerim o mavi akıntısına kapılırken birden aklıma çocukluk resmi geldi. 

Kemal.

Kaşlarımı çatarak gözlerimi kırpıştırdım. Kemal'i tamamen unutmuştum. Gözlerimi tekrar Sıraç'a çevirdiğimde yüzü tavana dönük gözleri kapalıydı. Burnundan dolayı canı acıyor muydu? Eğer acıyorsa gebermesini dilerdim.

Bir an ona sarılmayı düşündüm fakat gözünde daha küçük duruma düşemezdim. Tam düşünceyi aklımdan atarken sanki aklımdan geçtiğini bilirmiş gibi bana döndü ve kolunu kafamın altından geçirerek beni kendine çekti. Tek eliyle tüm bedenime hükmederken onu uzaklaştırmayı bile denemedim. Sadece kafamı en başından beri ait olduğu yere, koca bedeninin merkezine koydum. Kalbinin düzenli ritimleri benimkine ters düşüyordu. Onun yanındayken her zaman heyecanlanıyordum. Kalbim saniyede 2 kat daha hızlı atıyordu belki de.

İntikamWhere stories live. Discover now