-13-

4.2K 204 1
                                    

Hafifçe çiseleyen yağmurun saç diplerime kadar indiğini, derime işlediğini hissediyordum. Dizlerim sulu çamura batmıştı. Hayatımın bir özetiydi sanki. Ayağa kalkıp gidebilirdim fakat yapmıyordum. Belki yapacak gücüm yoktu, belki de isteğim.

Tek isteğim annemin yanında kalmaktı.

Titreyen ellerimi mermer mezar taşına götürdüm ve parmaklarımı yazının üstünde gezdirdim.

Lale Özkaya                                               Neşe Özkaya

Ruhuna Fatiha                                        Ruhuna Fatiha

D. 08.12.1973                                          D. 21.03.1991

Ö. 28.04.1998                                         Ö. 28.04.1998

Göz yaşlarımın kirpiklerimden yanaklarıma düştüğünü hissettim. Hava inanılmaz derecede soğuktu ve ben sanki buzdan yapılmıştım. Soğuğu hissetmiyordum, soğuk bendim. Alnımı mezar taşına yaslayıp işe yaramayacağını bildiğim halde onun geri dönmesini diledim. Onu daha fazla hatırlamak isterdim. Onun karamel tonlarındaki saçlarını taradığımı hatırlıyordum. Beraber Bugs Bunny izleyip gülüştüğümüzü. Ailecek nadiren gittiğimiz gezileri. Ya da arka bahçemizde babamın mangal yaparken onun salatayı hazırlamasını.

Fakat yüzünü resimlerine bakmadıkça hatırlayamıyordum. Hep bir şeyler bulanıktı. Gözlerini şekillendirirken burnunu kafamda canlandıramıyordum. Gülümsemesini sadece hayal edebiliyordum, hissetmeye çalışıyordum fakat bu bana daha fazla hayal kırıklığından başka bir şey getirmiyordu.

Bu havada bile yeri inleten adımlarını hissettim. Ellerimi mezar taşından çekip kendime sardım. Aklım fazla karışıktı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onunla görüşmeyeli bir hafta olmuştu ve nasıl davranacağını kestiremiyordum. Hiçbir zaman bir insanın yanımda sonsuza kadar kalmasını isteyip de aynı anda gitmesini istememiştim. Beni dengesizleştiriyordu ve bu benim gibi biri için en büyük tehlikeydi. Hayatım belirli bir düzen içerisindeydi. Saniyesine kadar planlanmıştı ve bu planlama benden habersiz gerçekleşmişti. Sıraç hayatıma girene kadar bunu dert etmiyordum. Babama olan borcumu ödüyormuşum gibi düşünüyordum. Beni bu zamana kadar sağ salim büyütüp baktığı için ona bu şekilde teşekkür ediyordum. Beni sevmeye uğraştığı için ona minnettardım. En azından bu kadarını yapmalıydım.

Fakat Sıraç sadece babama değil, tüm dünyaya bakış açımı değiştirmişti. Benim için belirlenmiş hayat tarzını yaşamak zorunda olmadığımı gösterdi. İçimdeki iradeyi ve gücü ortaya çıkardı. Derinlerde bir yerlerde kaybettiğim benliğimi tekrar bularak bana gerçekten nefes almaktan bile zevk alınabileceğini öğretti.

Fakat hala aramızda engeller olduğunu hissediyordum.

Ayağa kalkarak onunla yüzleşmeye hazırlandım. Ah, başta ne demiştim? Ayağa kalkacak gücüm bile yoktu. Fakat bu adamın geri kazandığım gücümü alacağını bile bile istekle doğruldum. Şu an tamamen bitik haldeydim. Beni daha da yıkıp dökeceğini biliyordum fakat ruhum yaralanacaksa eğer, bu adam tarafından olmasına razıydım.

Gözünün önüne kısa perçemi düşmüştü ve ucundan damlalar dökülüyordu. Hızını yavaşlatarak iri cüssesiyle bir kaç adım ötemde durdu. Gözlerimi kırpıştırıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Bu kadar yakışıklı olması, hele bu ıslak haldeyken gerçekten insan hayatına karşı bir tehlikeydi.

Bana doğru yürürken yutkundum. Tam geri adım atacaktım ki annemin mezarının kenarına bastım ve hemen ayağımı geri çektim. Tam dibimde durduğunda göğsüne bakıyordum. Bugün siyah v yaka bir polo ve koyu kot pantolonla botlarını giymişti. Üstündeki asker yeşili mont onu iyice asi genç tarzına bürümüştü. Bu adama o başarılı avukat demeye bin şahit isterdi. Şu an mahkemeye çıkacak olan serserilere benziyordu. Çok değişkendi ve ben onun hızına yetişemiyordum.

İntikamWhere stories live. Discover now