"Neden böyle hastasın ki?" diye mırıldandım kendi kendime. "Sunbae, hastayken başkalarıyla gezmemelisin. Bu seni daha çok yorar."
Evet sunbae, Ryujinle buluşmamalydın.
Halsiz halini gördükçe oldukça telaşlanıyordum bu yüzden yeniden yanında durup kolunu omzuma yerleştirdim ve gelecek olan Seokjin sunbaeyi bekledim.
Dakikalar birbirini kovalarken ve nefes alışverişleri gittikçe sıklaşırken parmaklarımla oynamaya başladım. Şu an hiçbir şey yapamıyor olmak berbat hissettiriyordu. O'nu iyileştirecek bir gücümün olmasını çok istemiştim.
"Sunb-"
Başını omzuma koyup elini oynadığım ellerimin üzerine yerleştirdiğinde nefesim kesilmişti. Gözlerimi kırpıştırıp sakince aşağıya, değen ellerimize, baktım. Kafamı hareket ettirip rahatını; daha doğrusu rahatımızı bozmak istemediğimden put gibi, Seokjin sunbae gelene kadar öylece durdum. Gitikçe hızlanan kalbimin sesini duymuyor olması imkansızdı.
Birazdan kapıda soluk soluğa duran Seokjin sunbaeyi gördüğümde bakışlarının yavaşça ellerimize doğru yol izlediğine dikkat kesildim. Kapının pervazına koyduğu kolunu indirip büyük adımlarla yanımıza geldiğinde sunbaenin diğer koluna da o girmişti.
"Ne zaman hasta oldu bu çocuk?" diye söylenmişti kendi kendine.
Seri adımlarımız Ryujin'in yanına geldiğinde şaşkın duruyordu. Onu umursamadan önüme bakmaya devam ettik ve telaşla cafeden çıktığımızda bizi bekleyen siyah arabaya binip hastaneye doğru yol aldık.
Ryujin'i orada tek başına bırakmak beni üzse de kendime devamlı onun ancak düşmanım olabileceğini kendime empoze etmeye çalışıyordum.
Seokjin sunbae önde, şoföre gideceğimiz hastaneyi söylerken telefonundan menajeriyle konuşmasına kulak misafiri oldum.
"Araba çok sıcak, Mira Jimin'in tişörtünü çıkartır mısın?"
Gözlerimi büyüttüm. "Ne yapar mıyım?"
Klimayı kapattıktan sonra arkasına dönüp ikimize bir bakış attı. "Jimin'i soy, hasta olmasını mı istiyorsun?"
"İstemiyorum," diye mırıldanmıştım hala omzumda uyuyan sunbaeye üzüntüyle bakarken.
"O zaman tişörtü çıkart."
Önüne döndüğünde derin bir nefes alıp yapacağım işin benim için hatta tüm dünya için ne büyük bir anlamı olduğunu tekrar ediyordum. Jimin sunbaeyi üstsüz görecektim, kalbim deli gibi atıyordu hem de en olmaması gereken zamanda.
Daha fazla oyalanmanın zaman kaybı olduğunu ancak kendime gelebildiğimde anladığımda başını hafifçe arkasındaki koltuğa yaslayıp ellerimi ıslak tişörtünün uçlarına götürdüm. Sıcak teni tenime değdikçe kavruluyordum.
"Mira!"
"Tamam, tamam! Çıkartıyorum işte."
Seokjin sunbae gözlerini devirip yeniden önüne döndüğünde gözlerimi kapatıp tişörtü boynuna kadar yukarıya çekmiştim. Göreceğim görüntüyü kaldırabileceğimden emin değildim.
İç çekip yavaşça gözlerimi açtığımda sesli bir şekilde yutkunduğumda sunbaenin gözlerini aralayıp beni izlediğini fark etmiştim ve bu hayatımdaki en farklı andı.
O'nu soyuyordum ve O, sessizce beni izliyordu.
Gözlerimi gözlerinden çekersem bu sefer çıplak vücuduna gidecekti bakışlarım; bu yüzden birkaç dakika boyunca yapabildiğim tek şey gözlerimi gözlerine kilitlemek olmuştu.
KAMU SEDANG MEMBACA
i wait ❀ jimin
Fiksi Penggemar"Ellerimden tutarsın diye bekliyorum." •ave maria kitabındaki karakterler vardır•
• b e ş i n c i •
Mulai dari awal
