₁₉first sunlight

9K 703 473
                                    

Bölüm Müziği: Kadebostany - Castle In The Snow

"Kuşları duyabiliyorum, uçtuklarını hissedebiliyorum."

(İnanılmaz huzur verici bir şarkı. Dinlemenizi tavsiye ederim.)

-

Yüzündeki şaşkınlık sürerken kucağındaki bilgisayarı kenara bıraktı. "Eunhee," Bir an duraksadı. Saçlarını geriye taradı. "Asıl sen bu ismi nereden biliyorsun?"

Gözlerimi kaçırdım. "Hyeri, benim çok değer verdiğim bir insandı."

Göz ucuyla Namjoon'a baktığımda yüzündeki ifadenin gittikçe garipleştiğini fark ettim. Dudaklarını dişliyor, gözlerini kocaman açıp bana bakıyordu. Sanki bir şeyler söylemek isteyip kendini zor tutuyormuş gibi gözüküyordu. "Senin o olduğuna inanamıyorum." Ayağa kalkıp olduğu yerde bir sağa bir sola yürüdü. "Eunhee," Tekrar yerine oturup "Hyeri ile nasıl tanıştın?" dedi.

Bunları oturup anlatmam ne kadar mantıklıydı, bilmiyorum. Ama sanırım ben bir şeyler anlatmadan o bana bildiği şeyleri anlamayacaktı. "Çok küçükken ailem beni terk etti. Ben Hyeri ile büyüdüm."

Gözleri iki katı büyüdü. "Ne-" Nutku tutulmuş gibiydi.

"Sorun ne Namjoon? Senin o olduğuna inanamıyorum derken, neyden bahsediyordun?"

"Eunhee, seni ne kadar aradığımı tahmin bile edemezsin. Aradığım şeyin aslında çok yakınımda olmasına şaşırıyorum. Kaderin, sizi aynı yere getirmesine şaşırıyorum."

Kuruyan dudaklarımı yaladım. Ellerimi önümde birleştirip ona biraz daha yaklaştım. "Bak Namjoon, bildiğin her şeye ihtiyacım var. İntikamını almak istediğim kişi Hyeri'ydi."

"Eunhee, Hyeri'nin intikamını ben alacağım. Hyeri, benim içinde değerli bir insandı."

"Senin onunla arandaki şey ne? Bana onu anlat Namjoon. " Gözlerim doldu. Belli belirsiz yutkundum. "O, KW binasında ne yapıyordu? Orada ne işi vardı? Her şeyi öğrenmek istiyorum."

Gözlerini zemine dikip biraz düşündü. "Hyeri, binaya geldiğinde ben sadece 15 yaşındaydım. Bir anda çıkagelmişti ve o zamanlarda binadaki tek kız oydu."

İşler gittikçe garipleşiyordu. "Nasıl geldi? Yani onu birinin getirmiş olması gerekiyor değil mi?"

"Onu binaya getiren kişi de Kang'dı. Kang, binadan sorumlu olan kişi yani çetenin lideriydi." Kang diye bahsettiği, resimde gördüğüm kişi olmalıydı. Resimde Namjoon, Hyeri ile Kang'ın tam ortasında duruyordu.

"Peki, Kang ile Hyeri'nin ne bağlantısı var?"

"Kang ile Hyeri, birbirlerine deli gibi aşıktılar. Bunu birbirlerine bakışlarından bile anlayabiliyordum. Fakat yanlış olan bir şey vardı. Onların arasındaki şey yasak aşktı." Derin bir nefes alıp verdi. "Ben de, küçüktüm ve sahip olamadığım ailem onlarmış gibi hissediyordum. Onları annem ve babam gibi görüyordum." Bakışlarını bana çevirdi.

Gözlerimde biriken gözyaşlarım yanaklarıma süzüldü. Bir hışımla gözyaşlarımı sildim. "Sonra ne oldu?"

"Sonra Kang öldü. Hyeri yıkıldı. Sanki Hyeri'de ölmüştü." Sırtını geri yasladı. "Günlerce odasından çıkmadı. Sürekli yanına gittim fakat kapıyı dahi açmadı. Binadan sorumlu hiç kimse kalmamıştı ve insanlar birer birer binayı terk edip gitmeye başlamıştı. Sonra yetkiyi ben elime aldım. En azından Hyeri kendine gelene kadar binayla ilgilenmeliyim diye düşündüm."

Kill My Pain | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin