8

5K 456 193
                                    

"Chanyeol, daha fazla sorma lütfen. Hediyenin yerini söyleyemem."

"Tamam yerini söyleme ama ne olduğunu söyle. O da olmadı çok küçük bir ipucu ver. Baekhyun,lütfen."

Karşımda tatlı tatlı konuşuyordu. Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Ciddiyetimi bozmamalıydım. "Olmaz dedim." Derin bir nefes aldı. Gözlerini kırpıştırdı. "Baekhyun lütfen." Harfleri uzatarak konuşuyordu. Kendimi tutmam gittikçe zorlaşıyordu. Hediyeyi alalı üç gün geçmişti. Düğüne dört gün kalmıştı ve Chanyeol bu üç günde yaptığı gibi hediyeyi öğrenmek için çok uğraşacak gibiydi. Her yerde karşıma çıkıyor, sırnaşıyor, tatlı tatlı konuşuyordu. Hediye bahanesiyle daha çok vakit geçirmiştik. "Sen bana evin yerini söylersen, ben de sana hediyeyi gösteririm." Biraz uzaklaştı, kollarını önünde birleştirdi. "Aynı şey değil ki ama." Dudaklarını büzdü. Kıkırdayıp yanına yaklaştım. Başımı omzuna koyarken biraz olsun rahatladığımı hissediyordum. Üç gündür düğünle ilgili çoğu şeyi beraber yapıyorduk. Geceleri Chanyeol buraya geliyor konuşup dışarı çıkıyorduk. Bahçede geziniyorduk ya da o bana anılarını anlatıyordu. 

"İyi kalkalım bahçeye inelim bari. Temiz hava üzüntümün hafiflemesinde etkili olacak, biliyorum." Kahkaha atıp uzattığı elini tuttum. Ellerimizi ayırmadan odadan çıktık. Buraya daha çok alışıyordum. Her geçen gün içimdeki sıkıntılar bir bir soluyordu. Hüzün ayrılırken içimde yeşeren duygular tamamen saf sevgiyle oluşuyordu. Belki de ellerimden tutacak birine sahip olduğum için saf sevgiye sahiptim. Ne olursa olsun Chanyeol'un yanımda olacağını bilmek bana iyi geliyordu ve bunu kabullenebilmek benim için çok zor olmuştu. "Ne düşünüyorsun?" Chanyeol baş parmağıyla elimin üstünü okşadı. Gülümseyerek bakışlarımı yerden yüzüne çevirdim.

"Bir şey düşündüğüm yok." Kısık gözlerini yüzümde gezdirdi. Aslında çok da önemli şeyler değildi ama ondan bir şey saklıyor gibi hissetmeme sebep oluyordu bakışları. "Neden öyle bakıyorsun? Düzgün baksana."  Omzuna vurup çattığım kaşlarımla ters bir şekilde ona baktım. "Nasıl bakıyorum ki?" Dudaklarını birbirine bastırdı, gamzesi saniye sürse bile görünmüştü. Gülmemek için kendini tuttuğunu anlamak zor değildi. "Sen çok pislik olmaya başladın." Ben söylenirken o kahkaha atmaya devam etmişti.

Merdivenleri söylene söylene indikten sonra bahçeye gayet mutlu bir şekilde çıkmıştım. Hava gündüzleri serinken geceleri rüzgarları daha sertleşiyor gittikçe soğuğa dönüyordu. Beni rahatsız etmiş değildi. Geceleri bahçede durmamıza da engel olmamıştı. Başımı Chanyeol'un koluna yaslarken derin bir nefes aldım. "Omzuma neden yaslamıyorsun başını?" Gözlerimi açıp başımı havaya kaldırdım. Ancak böyle göz göze gelebiliyorduk Chanyeol'la. "Boyum ancak koluna yaslanmama izin veriyor." Kıkırdayıp kolunu omzuma attı. Beni biraz kendine çekti. "Çok şanslısın Baekhyun. Bana sarıldığın anda kalp atışlarımı duyabileceksin. Her temasımızda kalbim nasıl hızlanıyor fark edebileceksin. Benim, senin kalp atışlarını duyabilmem için çok uğraşmam gerekiyor."

Yanaklarım kızarırken yüzümde büyük bir gülümseme oluşmuştu.  "Kızsam mı sevsem mi bilemiyorum beni çok kötü bir ikileme düşürüyorsun." Daha çok yaklaşmıştık birbirimize. Omzumdaki  elini tuttum.  Bahçenin diğer tarafından gelen seslerle başımı çevirmiştim. Bahçe oldukça büyüktü ve Chanyeol küçükken kaybolmamak için burayı bölümlere ayırdığını söylemişti. Kurtların kaybolma şansı pek yoktu fakat bu büyüdüğümüzde geçerliydi. Küçükken kimin aklına görme ve duyu organlarını kullanarak yolu bulmak gelir ki? Ya da geçtiği yolların nasıl olduğu kimin umrunda olur? 

"Chanyeol çabuk koru beni. Abin şiddet görüyor."

"Yine ne yaptın Sehun?"

"Ya yemin ederim ben bir şey yap- YİXİNG GİT GELME!" Sehun, Chanyeol'un kolunu tutmuş onu koruması için ikna etmeye çalışıyordu. Yani Yixing gelmeden önce, çok kısa olan bu vaktinde Chanyeol'u ikna etmeye çalışıyordu. 

"Sehun ben sana kaç kere diyeceğim betalara yürümeyeceğini! Utanmasan sürüdüki herkese yavşayacaksın. "

İkisi etrafımızda koşmaya başlamıştı. Yixing, Sehun'u yakalamak için bir elini havaya kaldırmıştı. Sehun ise çığlık ata ata koşuyordu. "Ne olur az öte de kavga etseniz?"  Chanyeol söylenerek elini omzumdan çekti. Sehun'u bir tarafa Yixing'i bir tarafa iteledi.  Aradan çekilmek için biraz geriye gittim. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Chanyeol en küçükleriydi fakat bu ikiliyi ayırma işi hep ona düşüyordu. "Ne oldu anlatın bakayım."

"Yavşak Sehun bir betaya gülümseyerek bakıyordu. Yan yanalardı, aralarında çok az bir mesafe vardı. Yemin ediyorum Chanyeol tam az önceki sen ve Baekhyun gibiydiler."

Chanyeol, Yixing'in kafasına vurdu. "Benimle Baekhyun'u karıştırma işin içine."

"Hayır benim kolum omzunda mıydı? Yan yana bile değildik yalancı! Anneme okuduğum şiirlerden birini duymuş, iltifat etti. Bende utandım,gülümsedim." Ellerini önünde birleştirdi. Başını diğer tarafa çevirdi. Yixin gamzelerini belli edecek şekilde gülümsedi. "Sen büyüdün de utanmaya mı başladın?" Sehun'u bebek gibi sevmeye başladı. Alışmam gereken şeylerden biri kesinlikle bu ikilinin dengesiz ruh halleri ve kavgaları olmalıydı. 

"Ömrüm gerçekten bitti. Tükettiniz beni." Chanyeol bağırdığında uzaklaşan ikiliden taklit ettiklerine dair sesler gelmişti. Kahkaha atıp yanıma gelen Chanyeol'un elini tuttum. Gözlerimiz kesiştiğinde, tatlı bir sızı hissetmeden edemedim. Gözleri parlıyordu. O ışıkta kendimi görmek tatlı bir sızının tam sol yanıma yayılmasını sağlamıştı. Çok da zor gelmiyordu artık gelecek hakkında konuşmak. Kaygılarımın hemen yok olması mümkün değildi ama o ışıkta kendimi görebilmek zamanla kaygılarımı yok edecekti. 




ARKADAEDLER BU FIC SOFT GİTCEK OLAY FALAN YAPMAK İSTEMİYOEM EN FAZLA OLCAK OLAY SEVİŞMELERİ OLUER 

YANİ BUNLAR BURALARDA FİNGERDEŞSİN DAHA NAPCAKLAR 

bölümler neden geç geliyor çünkü sınav haftam çünkü notlarım bok gibi geldie öyle yani

ŞU KAIXING SULAY İŞİNE GELİRSEK ALLAH BELAMI VERDİ SEKAİ YE ÇOK PİS YÜKSELİYOREUM neyse hallederiz

benim gibi bi boşu okuduğunz içn tşkkrlr

fernweh // chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin