Gizemli Yakışıklının Sırları Ortaya Çıkıyor***

556 36 20
                                    

Üzerindeki beyaz ceketi çıkarıp eski krallıklardan kalma prenslerin giymiş olduğu önü fırfırlı gömleği ile karşımda dikilmeye başladı. Benden uzak dursa iyi olurdu çünkü onun için ağzımın salyaları akmaya başlamıştı. Pavlov’un köpeği zili duyunca salyalarını akıtmaya başlar ya hani, ben de L.Joe ceketini çıkarıp üzerine yapışmış olduğu gömleği ile karşımda kaldığında içgüdüsel olarak salyalarım akıtmaya başlamıştım. Bir de L.Joe’nun kasları yoktu, eğer olsaydı muhtemelen sadece salyamı akıtmakla kalmayacaktım... Lee Byung Hun, asla vücut çalışma! 

“Ne bekliyorsun? Hasta olmadan önce gidip üzerini değiştir hadi.”

Söz dinleyen uslu bir kız olarak dediğini yaptım. Ona karşı oldukça itaatkârdım. Yalnızca istemesi yeterliydi, hemen yapıverirdim. Odama geçip üzerime kuru bir şeyler giydim ve saçlarımı bir havluyla kuruttum. Jin Joo’nun o kadar uğraşarak hizaya soktuğu 2. dünya savaşı kadar karışık saçlarım yeniden geri dönmüştü… Ah, neden sadece düz ve kolay taranabilen saçlarım yoktu ki… 

İçeri geçtiğimde L.Joe’yu kanepelerden birinde telefonla konuşuyorken buldum. Arkası bana dönük olduğu için henüz geldiğimi görmemişti. 

“Endişelenme hyung, onunla kalacağım. Yeni stajyerlerle tanışamadığım için üzgünüm. Yarın hepsiyle tek tek ilgileneceğim.”

Stajyerler mi? Sanırım L.Joe telefonda Andy oppa ile konuşuyordu. Şirketin yeni stajyerleri mi vardı? Voah, tanışmak için sabırsızlanıyordum. Ben de gidip L.Joe’nun hemen karşısındaki kanepeye oturduğumda o çoktan telefon konuşmasını sona erdirmişti.

“Şimdi daha iyi misin?”

Evet, hatta benimle böyle ilgilenmeye devam ederse daha da iyi olacaktım. Ama ona daha iyi olduğumu söylersem beni bırakıp giderdi, değil mi? 

“Hala başım dönüyor ama iyi olacağım. Gitmen gereken bir yer varsa beni düşünme.”

Ah, Jennyfer Tyler! Sen gerçek bir yalancısın… Ve insanlar senin yüzünden kendilerini sorumlu hissediyorlar… Yetişkin bir kız olarak artık kendi başının çaresine bakmalısın!

“Hayır, sana söyledim; sen iyi olana kadar burada kalacağım. Gitmem gereken bir yer yok, yalnızca kendi gözlerimle iyi olduğunu görmeliyim.”

Neden? Neden Lee Byung Hun benimle bu kadar ilgileniyordu? “Çünkü sen onun arkadaşısın şişko şey, yoksa senden hoşlandığını falan mı düşündün?” diye hırladı iç sesim. Onun ağzına bir bant çekerek susturdum. İçsesimle bile kavga eden bir insan olmam yorucuydu…

“Andy oppa ile mi konuşuyordun?” 

“Evet, sana göz kulak olmamı istedi. Bu akşam bize yeni stajyerleri tanıtacaktı ama ben yarın tanışacağım. Sıkı çocuklar olduklarını duydum.”

Sıkı çocuklar? Sıkı çocukları severim… Bu demek ki bir sonraki gün kaslı, yakışıklı ve şarkı söyleyebilen çocuklarla tanışacaktım. Peki, neden şimdi bunu umursamıyordum? Karşımda prens kostümüyle oturan L.Joe yüzünden mi? Harika, ondan başka erkekler artık umrumda olmamaya başlamıştı. Gerçekten ömrüm boyunca onun peşinden mi koşacaktım? Ah, kendimi altmış beş yaşında evinde otuz kedisiyle yalnız başına koltukta otururken pizzasını yiyen bir yaşlı olarak hayal ettiğimde çığlık atasım gelmişti. Korkunç! Asla olmamalıydı bu! (evet, yaşlıyken de pizza yiyecektim. Pizza benim için yaşam stiliydi.)

Çalan telefonumla birlikte L.Joe ile aynı anda başımızı o yöne doğru çevirdik. Zil sesimi onların bir şarkısından seçmiş olmam onu gülümsetmişti. Bu onu gülümsetmeye yetecekse mesaj sesimi bile onların şarkısı yapabilirdim. Neden gülümsemesini bu kadar çok seviyordum ki? Gözleri gözükmeyecek kadar kısıldığı anda ve minik dudaklarının uçları yukarı doğru kıvrıldığında başımdan aşağı konfetiler dökülüyormuş gibi oluyordu. 

You Are PerfectWhere stories live. Discover now