-1-

535 45 8
                                    

Şebnem Ferah - Deli Kızım Uyan

☣☣☣

Ruhumdaki serzenişlerden etrafımdaki sesleri duyamıyorum bazen. Dışarıdan ete kemiğe bürülü, sıradan biriyim. Ama içimdeki çığlıkları yalnızca ben duyuyorum. Kafamın içi bozuk bir radyo gibi, fazla gürültülü. Ancak içinde neler döndüğünü de, bana orada neler anlatıldığını da algılayamıyorum. Orada birileri var sanki, bir şeyler var. Onları duymam için avazları çıktıkları kadar bağırıyorlar, ama ben anlayamıyorum.

Etrafımdan geçip giden insanları, kararmaya yüz tutmuş gökyüzünü hatta kendimi bile bu karmaşanın içinde kaybediyordum adeta.

Bir yıldır gelip gittiğim şu okulda tek bir derse bile konsantre olamadım. Aklım sürekli başka bir yerlerde. Bazen çıldıracak gibi oluyorum, kafamdakilerden kurtulmak için sağa sola vurmak bile geçiyor içimden, ama ne yapsam geçmeyeceğini de çok iyi biliyorum.

Otoparkta her gün olduğu gibi bugün de beni bekliyordu Yağız. Arabanın kapısını açıp yanındaki koltuğa yerleştiğimde anahtarı çevirerek çalıştırdı.
"Somurtkanlığın yüzüne yapışmış yine?" dedi, alışık olduğum neşeli sesiyle.

Yavaşça bir nefes bırakıp başımı arabanın camına yasladım.
"Sen de her zamanki gibi fazla enerjiksin."

"İnsan bu kadar yakışıklı olunca hayatı da seviyor işte." dediğinde gülmeden edememiştim.

"Her gün söylemem mi gerekiyor, eve bakıcı eşliğinde gitmek istemediğimi?"

"Sizin isteklerinizi değil annenizin isteklerini dinliyorum hanımefendi."

Bir yıl önce, yeniden yanımızda çalışmaya başlamıştı Yağız. Babam ondan hiç haz etmiyordu, annemse bizi anlamsızca sürekli bir araya getirmeye çalışıyordu. Zaten onu işe alan da annemdi. Hafızamın yerine gelmesi için geçmişimden birilerine ihtiyacım olduğunu ileri sürmüş, zor da olsa babamı Yağız konusunda ikna edebilmişti.

Gerçekten de Yağız bizimle çalışmaya başladıktan sonra ona dair şeyler hatırlamıştım. O benim çocukken en yakın arkadaşımdı, ilk sevgilimdi. Nasıl ayrıldığımızı da hatırlıyordum. Babam ilişkimizi öğrenince ona tokat atmış, işinden kovmuştu. Yağız ise bana birlikte kaçmayı teklif etmişti fakat kabul etmemiştim.

Yaklaşık 5 yıl olmuştu bunları yaşayalı. Dolayısıyla bende bırak sevgiyi, ona dair his kırıntısı bile kalmamıştı.

Evin önüne geldiğimizde kapıyı açtım. Tam inecekken bileğimi hafifçe kavradı, sorgularcasına ona döndüm. İki elinin işaret parmaklarını dudağımın kenarlarına bastırdı ve ters yönlere çekiştirerek gülümser gibi bir hale getirdi.

Yüzümde oluşturduğu yapay gülümsemeyi bozmayıp ona sinir bozucu bir bakış attığımda kıkırdamıştı.

Arabadan inip bahçe boyunca uzanan yolu adımladım. Evin kapısını cebimden çıkardığım anahtarla çevirip açtım, içeri girip kapıyı kapattığımda annem kocaman bir gülümsemeyle salondan çıkıp yanıma geldi.
"Hoşgeldin kızım!"

Sarılıp saçlarıma bir öpücük bırakırken benim yüzümde fazlasıyla yorgun bir ifade vardı.
"Aç mısın Vera? Haydi yıka ellerini, servis açsınlar sana. Baban da neredeyse gelir zaten."

"Aç değilim anne, sadece yorgunum. Dinlenmek istiyorum."

Merdivenlerden çıkıp odamın yolunu tuttum. Sahte bir şeyler vardı sanki, bu yaşadığım hayatta, ailemde hatta kendimde bile yapaylıklar hissediyordum.

Üzerimdeki kazaktan kurtulup bir tişört geçirdim, saçlarımı tepede rahat bir topuz yaptım. Sonra komodinin üzerinde duran kar küresini ve kaplan kafası figürlü bilekliği alıp yatağımın üzerine oturdum.

Cesaret Madalyonu: KOVANOnde as histórias ganham vida. Descobre agora