14 | Sezon 2

3.5K 281 99
                                    

Steve Tony'nin odasına beşinci kez giriyordu ve nadide sabır zerrelerini kaybetmek üzereydi. Tony yastığına daha da yapışıp alarmını yere atmıştı. Steve kaşlarını çatıp iki pencereyi de açtı ve Tony'nin üstündeki yorganı çekip yere attı.

"Seninle yaşarken anneme neler çektirdiğimi anlamaya başladım." Bıkkınlıkla konuştu.

Tony yatakta eliyle yorganını aramış ve bulamayınca dizlerini karnına kadar çekip uyumayı sürdürmüştü.

"Tony hadi geç kalıyorum" Steve onu sarsıp delirmemek için dua etmeye başladı.

"Arabayı al" Tony başını yastığına gömerek mırıldanmıştı.

Steve iç çekip dizinde parmaklarıyla ritim tuttu. Gerçekten her sabah sabrı böyle sınanıyordu. Onun üzerine eğilip dudaklarını sıcak boynuna sürttü.

Bu Tony'nin uykusunun dönmemek üzere kaçtığı andı. "Pekala böyle anlaşabiliriz" Tony daha fazlası için ona uzandığı anda Steve yerinden kalkıp üstünü düzeltti. "Bay Rogers, bu adaletsizlik..."

"Uyandığına göre, ben çıkıyorum"

"Steve burası üniversite ve senin yüzünden her gün erken uyanıyorum. Bazen okulu ekmek istiyorum anlarsın ya" yerdeki yorganı bacaklarına çekmişti Tony. "Hey, takımın antrenmanı mı var? Steve amigolara bakarsan seni yakarım"

Steve odadan çıkarken gülmüştü. Tony arkasından bağırdı "O leş kızlar seninle fingirdeşince içindeki ahlak dolu herif konuşmuyor ama benimle aynı odada kalmak mı dokunuyor? Sikeyim Rogers"

"Terbiyeli ol Tony!" Steve evden çıkmadan önce bağırmıştı.

Tony ağlamaklı bir sesle yataktan sürünerek kalktı ve sandalyeye fırlattığı tersi dönük tişörtü düzeltip üstüne geçirdi. Üşengeçliği, iyi görünme arzusuna baskın geliyordu. Dolabın açık kapağından gözüne kestirdiği pantolonu giyerek aşağı indi.

Steve her gün olduğu gibi inatla kahvaltı hazırlamıştı. Tony gülmeden edemedi.

×

"Gerçekten onu buna dahil etmek zorunda mıyız?" Natasha hışımla odaya girerken Clint ve Fury konuşmayı kesip ona dönmüşlerdi.

"Her aklına gelen kişiyi tehlikeli işlere bulaştıramazsın Fury" Natasha Clint'e kısa kesin bir bakış atıp Fury'e dönmüştü.

"Bu sadece tedbir, işler yolunda gitmez olursa di...-"

Natasha Clint'in lafını hızlıca kesti. "İşlerin yolunda gitmeyeceği kesin bir şey. Tony, Afganistan'a gelmeyecek"

"Belki de buna sen değil o karar vermeli"

Clint özür diler gibi Natasha'ya baktı. "Çoktan haber yolladınız, değil mi?" İkisi de ses çıkarmayınca Natasha daha da sinirlendi. "Tony bir yıl içinde üniversiteyi bitirecek, insanlar normal hayatlar yaşıyor Fury! Steve'i işlerimize dahil etmen yetmedi mi?"

"Steve'i sadece küçük görevlerde kullanıyorum, Afganistan'da ihtiyacım olan şey daha büyük"

Natasha diyecek laf bulamıyordu. Olan biten her şeyi Tony'e anlatıp onu durdurabilirdi. Ancak hepsi ters tepkiye neden olur da Steve'le araları da bozulursa çıkmaza düşeceğini biliyordu. Steve, kendi hakkındaki sırları Tony'e bizzat anlatmalıydı.

Natasha sinirli bir şekilde odadan çıkıp Clint peşinden seslense de geri dönmedi. Tek başına çözemeyeceğinden emindi. Bu yüzden destek alabileceği tek kişiyi bulmaya karar verdi.

Yolda karşılaştığı insanlara selam verirken aynı hızlı ve emin adımlarıyla üssün dışına çıkmayı başarmıştı. Takip edilmediğine emin olduğu telefonundan güvendiği sayılı insanlardan birini aradı.

"Barnes"

"Romanoff"

Natasha tebessüm etmeden duramadı. "Seni özlediğimi söylemek isterdim, ama şu anda buna vaktim yok"

Barnes yavaşça oturduğu yerden kalkıp tepsiyi tek eliyle masadan aldı. "Yemeğimi böldüğüne göre önemli bir şey söylemek zorundasın"

"Tony'nin başı derde girebilir, benim bir uçağa ve sana ihtiyacım var"

Bucky kendini tutamayıp güldü. "Bunu nasıl yapabilirim ki? Bu asla olmaz" gülmeye devam etmişti. Şaka gibi geliyordu.

"Ciddiyim Bucky, Tony'i Afganistan'a gönderecekler"

Bucky koridoru boş gördüğü anda T'chala'nın odasına daldı. Rütbe olarak kendisine yardım edebilecek tek kişiydi ve aralarındaki yakınlık da cabasıydı.

"Bucky" T'chala merakla ona bakıp önündeki kağıtları toparladı. "Böyle yapamazsın, kurallar...-"

"Yardımına ihtiyacım var, ama nasıl çözeceğiz tanrı bilir"

×

Steve eve gayet neşeli bir şekilde girerken Tony'nin kızgın bakışlarına denk geleceğini düşünmemişti.

"Bir şey mi yaptım?"

Tony çattığı kaşlarını kaldırıp yüz ifadesini fark etti ve değiştirmek için çabaladı. "Bir şey düşünüyordum sadece..."

Steve çantasını kapının yan tarafına bıraktı ve Tony'nin başını öptü. "Anlatırsan beraber çözebiliriz"

Tony başını kaldırıp onun gözlerine bakabildi "Bir çalışma var Steve, bir süre yurtdışına çıkmam gerekebilir" Steve'in kaşları bunu kafasında tartıyor gibi çatıldı.

"Ne kadar bir süre?"

"Emin değilim, gidişata bağlı" Tony gözlerini kaçırıp içinden kendine küfretmeyi ihmal etmedi.

"Gidebilirsin Tony, böyle fırsatları kaçırmanı istemiyorum" Steve isteksiz olduğunu belli etmeden gülümsedi. "Ne zaman peki?"

"Yarın" Tony Steve'in kendi yalanlarını anlayabilecek kadar zeki olduğunu biliyordu, eğer bu noktada kendisini yakalarsa ne yapacağından emin değildi Tony.

"Yarın mı?" Steve şüpheyle ona baktı.

"Gidecek kız son anda vazgeçti" Tony gergince onunla bakıştı. Steve kesinlikle şüphelenmişti.

"Yarın olsun o halde"

"Yarın olsun o halde"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Stolen Memories | Stony AuWhere stories live. Discover now