0.9

2.9K 343 51
                                    


Keyifli okumalar! Yorum yapmayı unutmayalıım ^^


Hava soğuktu. Jungkook'un açık penceresinden rüzgar içeri vuruyor, yanaklarımdan hâlâ ara sıra dökülen yaşlara dokunuyordu.

Kuzey Karen'de en fazla on dakika kalmıştık. Sonrasında direkt geri dönmüş ve sessiz sedasız arabaya kadar yürümüştük.

Ağlamıştım. Fazla sessizdim ve muhtemelen fark etmemişti. Dayanması zordu ve hâlâ kendimi tutuyordum.

Kafamı cama çevirip pencereyi döven yağmur damlalarını izlemeye başladığımda, Jungkook'un sesini duydum.

''Seni evine mi bırakmalıyım?"

Parmak uçlarımla yanaklarımdaki ıslaklığı alıp ona döndüm. Hesap sormak istiyordum. Deli gibi öfkelenmek, bağırmak, çağırmak ve göğüs kafesimi çatlatan acıyı kusmak istiyordum. Omuzlarımda öyle bir yük belirmişti ki, asla geçmeyecek gibiydi. Kabullenemiyordum. Kabullenmek istemiyordum.

Yıllarca insanların bana, bize beslediği önyargıda en azından kendimi temize çekmiştim. Hatta onları, mesela şu an yanımda oturan, bana hesap sormak yerine susmayı tercih eden adamı suçlamıştım.

Ama her şeyden önce, şu an ihtiyacım olan tek şey düşünmemekti. Belki de dağıtmak. Aksi taktirde yapabileceklerim beni korkuya düşürüyordu.

Sessiz kaldığımı fark ederek dudaklarımı ıslattım.''Sorusunu sorduğuna göre,'' Hemen sonra boğuklaşan sesim yüzünden boğazımı temizlemiştim. ''İkinci bir seçenek de mevcut.''

''Bara geçeceğim.''

''Ben de geliyorum.''

Direkt konuşmamla kısa bir an bana döndükten sonra kafa salladı ve ben de önüme döndüm. Parmaklarım emniyet kemerinde gezinirken, radyodan belli belirsiz bir müzik çalıyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra araba durduğunda emniyet kemerimi çözerek indim. Ani bir şekilde bedenime çapan soğuk ve nemli hava yutkunmama neden olurken, kafamı kaldırarak büyük tabelaya bakmıştım.

İnfinity.

Gözlerim kısıldı. İçeriden gelen müzik tüm sokağa yayılmıştı. Kapıda korumalar vardı ve bayağı büyük bir yere benziyordu.

Jungkook arabayı kilitleyip yanıma geldiğinde önden yürümeye başladı ve peşine takıldım. Kimlik alınmadan içeri girerken, koridorda yürümeye başladığımızda müzik daha canlı ve yüksek gelmeye başlamıştı.

Koridor bittiğinde mekana giriş yaptık. Tam da tahmin ettiğim gibi, fazlasıyla büyük bir mekandı. İçerisi tıklım tıklımdı ve dans edenden cinselliğe yol alana kadar bir sürü insan vardı. Neyse ki, etraf o kadar doluydu ki, göze batmaları zor oluyordu.

Jungkook, hafif bir kafa selamıyla onu selamlayanlara karşılık verirken, kalabalığa karıştığımızda öncekinin aksine yürümek fazlasıyla zordu. Yürüyemiyordum. Sürekli birilerine çarpıyor veya birileri bana çarpıyordu ve zaten kafam allak bullakken bu durum beni sadece öfkelendiriyordu.

Öfke dolu bir nefes aldığımda, bileğime sıcak bir el sarıldı ve bedenimi kalabalıktan sıyırdı. Jungkook.

Bileğimi bırakmadan ilerlerken, bar tezgahının önüne geldiğimizde bileğimi serbest bırakmış ve  tabureye oturmuştu. Karşısındaki tabureye bedenimi bıraktığımda, barmene bir şeyler söyledi. O sırada barmen bana dönerek, ''Siz...?" demiş ancak tam dudaklarımı aralayacakken Jungkook araya girmişti.

blood, sweat and tears ❧ rosékook ✅Where stories live. Discover now