-ÖZEL BÖLÜM-

4.4K 216 63
                                    

Herkese merhaba,

Öncelikle size açıklama yapmak istiyorum. Final kısmını yazarken Cesur'dan bahsetmeme nedenim onun sonuna karar veremememdi. O da herkes gibi mutlu sonu hakediyordu fakat nasıl bağlayacağıma karar veremediğim için açık uçlu bırakmıştım. Yalnız bir okuyucum bana karar vermemde yardımcı oldu ve ona da temiz bir sayfa ayırmam gerektiği konusunda bana ışık tuttu. Belki bir kısmınız hak etmediğini düşünebilir ama yine de bu başından beri istediğim, Cesur'un hakettiği bir son diye düşünüyorum.

Hepinize keyifli okumalar dilerim...

Sevgiyle kalın :)

_______________________________________

"Yine mi oraya gidiyorsun kızım." Peri 5 aydır gelenek haline gelen tartışmayı bu gün pas geçmek ister gibi annesine baktı. "Tamam kızım bir şey demiyorum." diyerek odaya geri dönen annesinin arkasından üzgün bir şekilde bakakaldı bir süre. Daha sonra vestiyerden aldığı arabanın anahtarı ile evden çıkıp, garajda bulunan arabasına binerek yola çıktı. 5 aydır mekik dokuduğu yollardan bıkmadan tekrar geçiyordu. 5 ay kadar kısa bir zaman diliminde ne çok şey değişmişti. Yağız ile Aisha vakit kaybetmeden nişanlanıp nikah için gün almışlardı. Adem ile Umay sevgili olmuşlar ve herkes eski hayatlarına geri dönmüştü. Kendisi hariç herkes hakettikleri hayatlara sonunda kavuşmuş gibiydi. Peri sonunda geleceği yere vardığında arabasını park edip arabadan indi. Tepede kalan koca binanın içine girdiğinde tanıdık koridorlar boyunca ilerleyerek asansöre bindi.

Her katta içinde garip bir his oluşuyordu. Her defasında aynı his... Kata geldiğinde zaman kaybetmeden asansörden inip koridor boyunca yürüdü. Her bir odadan ayrı bir ses geliyordu. İlk geldiği zaman öylesine çok korkmuştu ki buradan ama şimdi alışmıştı işte. Sevdiği adam için alışmıştı.

322 nolu odanın önüne geldiğinde derin bir nefes alarak kapıyı tıklattı. Daha sonra kapı kulpuna tutup indirerek kapıyı açtı ve araladığı kapıdan deli gibi sevdiği ve sevdiği kadar da korktuğu adamı gördü. Eskisinden daha çok çökmüş ve zayıf düşmüş bedeni hasta yatağından doğrulduğunu görünce içinde ölmüş tüm kelebeklerin can bulduğunu hissetti.

"Hoşgeldin Elif. Bu günde gelmişsin, cidden benden daha önemli işlerin yok mu senin?" Yüzünde oluşan gülümseme Peri'nin de içini ısıtmıştı.

"Her geldiğimde bunu söyleyecek misin cidden?" diyerek üzerindeki ceketi çıkarıp koltuğa bırakarak hasta yatağının kenarına oturdu. "Yatmaktan sıkılmadın mı?"

"Burada başka ne yapabilirim ki?"derken Peri'nin yüzüne gelen bir tutam saçını eliyle kulağının arkasına görürdü. Bu hareketi Peri beklemediği için göz bebekleri büyürken gözlerini kırpıştırdı. Öyle şaşkın bakıyordu ki adam gülmeden edemedi.

"Şaşkınken bile bir kadın bu kadar güzel olabilir mi?" Şaşkınlığı daha atlatamazken üzerine de böylesine güzel bir iltifat alınca yanakları al al oldu.

"Şey, hadi ortak salona inelim. Tavla oynamayı unutmadın, değil mi?" Başını 'Gerçekten mi?' der gibi sallayarak yataktan doğrulup ayağa kalktı.

Ortak alana indiklerinde daha önce rafta gördüğü tavlayı alarak masalardan birine geçtiler. Peri taşları yerleştirirken karşısındaki adam inatla taşlara dokunmayıp sadece karşısındaki kadının taşları yerlestirmesini izledi. Peri zarın tekini alıp atmak için beklerken karşısındaki adamın hala beklediğini görünce tek kaşını kaldırdı.

SİYAHA BOYANMIŞ - AYISITWhere stories live. Discover now