26.BÖLÜM-PARTİ ZAMANI PART-1

3.6K 195 8
                                    


"Hadi be kızım, geç kaldık zaten. Ağaç ettin bizi." Yağız merdivenlerin başından üst kattaki Umay'a bıkmış bir şekilde seslense de bir türlü aşağıya inen olmuyordu.

"Abi?" Adem'in sesi ile Yağız arkasını dönüp tek kaşını kaldırarak sessiz bir soru yönlendirdi. "Cesur için herhangi bir önlem alacak mıyız?"

"Ondan ziyade Umay'ın ondan uzak durmasını sağlamalıyız." dese de nasıl yapacağı konusunda hiç bir fikri yoktu.

"Aisha da aynısını söyledi." Onun adını duymasıyla yine içinde bir acı hissetti. Bu acıyı daha önce hiç bir kadında duymamıştı. Telefonun diğer ucundan söylediklerini duyduğunda ki hissettiği acıdan daha hafif, fakat daha derindeydi ve en kötüsü her defasında acı daha da derine işliyordu.

"Ne zaman söyledi bunu sana?" Sesini kısık tutmaya çalışarak merdivenlerden uzaklaştı.

"Salı günü onu görmeye gittim. O zaman söyledi. Cesur konusunda endişe etmememiz gerektiğini ve Umay'ı ondan uzak tutmamız gerektiğini söyledi.Fazla garip davranıyordu." Nasıl emin olduğunu Yağız gayet iyi biliyordu. O gün Cesur fazlasıyla korkmuş hatta onu arayarak kurtulmaya çalışmıştı. "Abi bilmediğim bir şey var, değil mi?"

"Var Adem var. O gün Aisha butikte Umay ile karşılaşmış. Cesur da butiğe geliyormuş ki Aisha'yı yolda görünce onun peşine takılmış. Butikteyken aniden Cesur aradı ve Aisha'yı durdurmamı istedi."

"Nasıl, neyi durduracakmışsın?" diye soran Adem hiç bir şeyi anlamamış ve kafası iyice karışmıştı.

"Aisha, arabayı uçuruma doğru sürüyormuş. Onu öldürmek için, tabi kendisini de ölüme götürerek bizi kurtarmak istemiş." O an tekrar aklına geldiğinde kanı çekilmişti.

"Sen o gün o yüzden aniden beni aradın. İkinizde o gün bu yüzden o haldeydiniz." Merdivenleri kontrol edip Adem'e sakin bir şekilde "O nasıldı ki?" dedi. Adem'in yüzündeki düşünceli hal daha da endişelendirmeye başlamıştı.

"Eskisi gibi değildi. Eskiden inatçı ve umut doluydu. Belki intikam duygusunun verdiği bir güç ile tüm zorluklara karşı dik duruyordu fakat artık öyle değil gibiydi. Gözlerinde gördüğüm umutlu küçük kız artık karanlık bir köşeye sinip tek başına, Cesur'un hissetmesi gereken suçluluk ve pişmanlık duygusunu tek başına üstlenmiş gibiydi." Tüm sorumluluğu tek başına üstlenmiş olması Yağız'ı daha da çıkmaz bir sokağa sokuyordu. Yanına gitmek istiyordu fakat gidemiyordu.

"Ben var ya si-" derken merdivenlerden inen Umay'ın "Geldim işte, sizinle evlenecek kızlara üzülmeye başladım. Bu sabırsızlıkla..." sözleri ile susmak zorunda kalmıştı. Onu suçlamak yapacağı son şeydi. Onu ilk gördüğü zaman ki gözlerinde gördüğü korku nasıl yerini suçluluk duygusuna bırakabilirdi. Bu kendine ihanet sayılmaz mıydı? Umay Cesur için acı çekerken, Aisha Cesur yüzünden acı çekiyordu. Belki de Cesur haklıydı. Aisha'yı seçme konusunda... 'Ne diyorsun lan sen! Kardeşin o! Sikeyim, böyle işi!' diye içinden söverken Umay'ın varlığı ile sakinleşmeye çalıştı.

"Hadi çıkalım." İçinde alevlenen ateş sesinin sert çıkmasına neden olmuş ve Umay'ın merak duygusu ile dolan gözleri ilk başta Adem'i buldu. Sonra abisinin yanına doğru ilerleyip abisinin uzattığı kola girip gülümseyerek arabaya doğru yürümeye başladı.

Yağız Umay'ın kapısını açarak arabaya binmesine yardımcı oldu. Ön yolcu koltuğuna da kendisi geçince Adem arabayı Nisan'ın evine doğru sürmeye başladı.

"Nisan'ı unutmuş gibi yapsak, olmaz mı?" dediğinde Adem çaktırmadan gülerken Yağız göstermekte sıkıntı görmeyip kahkahayı basmıştı. Nisan'ı evinden aldıktan sonra Trilye'ye doğru yola çıktık. Umay'ın hastanedeki hali aklına geldikçe bir daha eskisi gibi olamayacağı için öyle çok endişeleniyordu ki bu halini gördükçe içi huzur doluyordu. Umay her şeye inat eskisi gibiydi. Bir insan nasıl değişmezdi?

SİYAHA BOYANMIŞ - AYISITWhere stories live. Discover now