34.BÖLÜM- KAÇINILMAZ SON

3.8K 178 17
                                    

"Yağız oğlum telefonun çalıyor." Uyku sersemliği ile bir anda nerede olduğunu anlayamayan Yağız burnuna dolan tanıdık koku ile elini alnına götürerek ovaladı ve doğruldu. Mehmet bey telefonu ona uzatırken yüzünde yorgun bir ifade vardı.

"Efendim?" Uyku mahmuru sesini geçirmek için boğazını temizledi. Mehmet Bey'in odadan çıkışını izlerken karşı taraftan gelecek sesi bekledi.

"Günaydın Yağız." Cesur'un sesi ile yataktan fırlayarak küfretmeye başlamıştı. "Sakin ol. Ben son kez onu gör diye aradım ve sen bana küfrediyorsun. Ayıp."

"Ne sonu lan?! Onu sana bırakmayacağım, onu senin elinden kurtaracağım."

"Göreceğiz. Annemi son gördüğüm yerde görüşelim." Yağız kaşlarını çatarken bağırışları yüzünden Mehmet bey, Meltem hanım ve Nil korku dolu gözlerle kendisine bakıyordu. İçini saran korkuyu onlara belli etmemeye çalıştı. Korkusunun da ses tonuna yansımamasını umarak "Neden orada?" dedi.

"Çünkü canım oraya gitmek istiyor. Malum sonlara uygun bir yer."

"Tamam." diyerek kapattı telefonu. "Benim gitmem gerekiyor."

"Ne oldu oğlum kötü bir haber mi?" Sandalyenin üzerindeki ceketini alıp giyerken Nil'in olayı toparlaması için işaret edercesine baktı. Ailesini oyalamasi için ona ihtiyacı vardı.

"Geçen ki ihale ile ilgili mi Yağız abi?"

"Evet."

"Oğlum kahvaltı yapsaydın bari." Meltem hanım, Aisha gittiğinden beri kendine gelemiyordu. Kızından gelecek en küçük bir haber için gece gündüz uyuyamıyordu. Yağız'ın da kızı için yaptıklarını gördükçe umudu artıyordu. Kızını bu zamana kadar kimsenin yanına yakıştıramıyordu fakat Yağız kızının hem yanına, hemde geleceğine yakışan tek damat adayıydı kendisi için. Kendisine mahcup gözlerle bakan oğluna başını sallayarak "Tamam şimdi git ama akşam yemeğe mutlaka bekliyoruz." diyerek gitmesine izin verdi.

Yağız arabaya bindiğinde aklında tek bir cümle vardı. Gelecekti. O bu akşam yemeğine kızları Aisha ile gelecekti. Her ne olursa olsun, bu akşam Aisha ile bu eve gelecekti...

***

"Hazır mısın?" Aisha aşağıya indiğinde bu soruyu görmezden gelerek kapıya doğru ilerledi. Cesur'un yanından geçerken kolunu sertçe kavrayıp kendisine bakması için çekti. "Bana cevap ver."

"Neden? Onu son kez görmeme izin verdiğin için mi? Aa pardon onu öldürmek için çağırdığını bilmiyor gibi yaparak sana cevap mı vereyim? Ne istiyorsun?!" Aisha'nın ani patlamasına şaşırsada bu kadar fevri olması hoşuna gitmişti. Yüzünde oluşan gülümseme Aisha'nın daha fazla sinirlenmesine neden oluyordu.

"Ne gülüyorsun!"  Omzunu silkip dudağını bir çocuk gibi büzdü.

"Bu halin bile çekici geliyor. Halime gülüyorum." dediğinde Aisha'nın dudağı alaycı bir şekilde kıvrıldı.

"Sen haline gül, demek ki halin komik geliyor ama ben acıyorum." Bu sefer gülme sırası Aisha'dayken Cesur dişlerini sıktı.

"Beni kışkırtma!"

"Neden yine mi döversin." Başını çocuk gibi yana eğdi. "Çok korktum ya..." Cesur, Aisha'nın ne yaptığını anlayacak halde değildi. Sinirden gözü dönmeye başlarken Aisha amacına ulaşmaya yakındı. Yağız'a ne yapacağını öğrenmeliydi ki engel olabilsin. "Biliyor musun? En çok neye üzülüyorum. Seni onca seven kadın olmasına rağmen senin, senden nefret bile etmeyen, eski dostuna aşık bir kadını seviyorsun. Ay pardon sevdiğini sanıyorsun ama aslında takıntılı bir manyaksın. Sen..." derken onu aşağılar gibi süzdü. Ağzının içinde zehir var gibi yüzünü ekşiterek "zavallısın." dedi.

SİYAHA BOYANMIŞ - AYISITOnde histórias criam vida. Descubra agora