Alıntı

2.8K 131 14
                                    


Herkese Merhaba.
Yeni yılın ilk gününde hikayemize dahil olacak yeni karakterlerin yer aldığı uzun bir alıntıyla geldim.

İbrahim & Ahu..

29.Bölüm 100 Voteye ulaşır ulaşmaz yeni bölüm gelecek merak etmeyin..

Buarada sevdiklerinizin hep yanında olduğu her anınıza eşlik ettiği sağlık huzur ve mutluluk dolu seneleriniz olsun İnşAllah...
Seviyorum sizleri iyi ki varsınız 🙆🏻‍♀️

*****************

Beni cağırmışsınız ağam.
Gel ibrahim hele otur yanıma deyip yanına vurdu elini.
Ibrahim oradakilerin üzerinde tek tek gezdirdi gözlerini sonra geçti ağıt ağanın yanına.
Sözü fazla uzatmiycam .

Bak oğlum senin ailemizde ne Adardan ne Azaddan nede Barandan farkın yok gözümüzde önce onu bilesin.

Eksik olma ağam.

Sende sende deyip omzuna vurdu birkaç kere.

Isterim göz görürken bir evladının daha yuvasını yapayım.

Gönlünde varmıdır biri oğlum de hele utanma çekinme.

Duyduklarıyla utanan ibrahim eğer başını önüne.
Gönlundekini söylemeye varmaz dili.

Yoktur ağam.

Madem ki yoktur.
O zaman isterim ki asker ardasim olan Mahmutun kızı Ahuya isteyeyim sana.

Duyduğu isimle başını hızla kaldırır ibrahim.

Ah ahu adına methiyeler düzülen daha 15 de kapısından görücü eksik olmayan güzeller güzeli ahu.
Olur mu ki ibrahime yar.

Ağam ahu küçüktür hem hem ister mı ki beni.
Ne ana ne babam vardır başında benim gibi oksuz yetimi neylesin deyip eğer tekrar basini.

Ezo hanım kızgınlıkla bakar ibrahime;

Kaldır o başını senin anan da babanda vardır.

Ibrahim ise daha da bir küçülür oturduğu yerde minnetle bakar ezo hanıma.

Yinede Ahunun kendine denk olmadığını düşünür.
Onca Ağa oğulları kapı aşındırmışken.

Küçük ağam der belli belirsiz sesle.

Büyütürsün oğlum.

Sunduğu tüm bahaneler bir bir yok olup gitmişti Ibrahimin.

Ağıt ağa başından beri ibrahimin çekingenliğinin aslında ne olduğunu bildiğinden vakti zamanında diye söze girip anlatmaya başlar.

Hifa hatun medine'nin en güzel kadınlarındandır.
Öylesine sıcak kanlı öylesine samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler.
Oğlu,abisi,kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar,hatta bazıları beylerine ister.
Onu ciddi ciddi sıkıştırır,araya hatırlıları koyup,izdivaç teklif ederler.
Hifa Hatu'nun methi hızla yayılır ve çok uzaklara gider.
Bırakın hekimleri tüccarları ,vezirler ,sultanlar sıraya girer.
Ancak o Necaşi gibi bir imparatoru bile reddeder sadece ve sadece Allah'ın rızasını diler..

Ama taliplerin ardı arkası kesilmez.Kimi ayaklarına halılar serer...
Kimi cevahirler döker...
Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı sorarsınız ,yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı ?

Hifa hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp;

"-Ey Allah'ın Rasulü ! Bana cennete götürecek birşeyler öğret."der.
Doğrusu o Peygamberimizin (s.a.v)
'Gündüzleri oruç tut ' yada 'geceleri namaz kıl' gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama,Server-i Kâinat:

"Önce evlenmen lazım .Zira bununla dinin yarısını emniyete alırsın !"buyururlar.
Hifa büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve "Siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım "der.

Malum,o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de "özel"olması gerekir.Lakin Rasûlullah (s.a.v)ne kimseye ümit verir ,nede kimsenin ümidini kırar. Her zaman ki gibi basit ve pratik bir çare bulur.

-Yarın sabah mescide gelenle evlen"
buyururlar.
Bu teklif herkesin hoşuma gider ,talipler erken kalkmak için tedbirler düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.
Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz.Zira o fakir ve kimsesiz biridir.

Ağıt ağa ibrahimin elinin üzerine koyar elini.

Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur.Kâh ağaç altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır.
Uzun boyuna rağmen o kadar zayıftır ki,rüzgâr sert esse ayaklarını yerden kaldırır.
Ama bakin şu işe ki o gece Allah-u Teala bütün sahabelere derin bir uyku verir,Hifa Hatunun talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler.
Rasulullah Efendimiz (s.a.v) her zaman ki gibi imsak sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.

Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb ıçeri girer.
Rasulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.

Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akitlerini yaparlar.Sonra şanslı sahabeye döner ;
"-Ey Süheyb! Şimdi hanımına bir hediye al ve tut elinden evine götür ." buyururlar.
Süheyb Radıyallahu anh ellerini çaresizlikle iki yana açar:
"-İyi ama ,benim ne bir dirhem gümüşüm ,ne de sığınacak evim var"der.

Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez ,ona içinde on bin dirhem gümüş olan süslü bir heybe gönderir ve:
"-Filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim"der.

Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır duaları ederler.

Süheyb,o gün Medine sokaklarında dolanır durur,akşama doğru utana sıkıla konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir,ya iki hurma alır ve:
"-Ya Hifa biliyorum sen benim için bulunmaz bir nimetsin.Ben ise senin için sadece mihnetim .Ben şükretsem gerek,sen sabretsen gerek.İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim.Zira Rasulullah (s.a.v) "Cennette yüksek bir çardak vardır.Orada yanlız şükredenlerle sabredenler otururlar."
buyurdular der ve öylede yaparlar.
Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır ,kalplerini zikir ile aydınlatırlar.Cebrail (aleyhisselam)olup biteni Rasulullah Efendimize anlatır ve onları Allah-u Tealanın cenneti ve cemaliyle müjdeler.Ertesi sabah ,namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur:
"- Ey Suheyb !Geceki halini sen mi ben mi anlatayım?"buyururlar.
Suheyb gözlerini kucağına indirir,zor duyulan bir sesle:
"-Allah'ın Rasulü en iyisini bilir "cevabını verir.
Efendimiz onlara:
"-Ne mutlu size.İkiniz de Cennetliksiniz.
Allah'u Teâlâyı göreceksiniz!"buyururlar.
Suheyb derhal secdeye kapanır ve:
"-Ya Rabbi !Beni mağfiret ettin,günahlara bulaşmadan canımı al! "diye niyazda bulunur.

Allah'u Teala bu yanık duayı kabul eder.
Suheyb ,secdede kalakalır. Mescid de bulunanlar ağlamaklı olurlar.Rasulullah Efendimiz (s.a.v):

"-Size daha şaşılacak birşey söyleyeyim mi?Şuanda Hifa Hatun da ruhunu Hakka teslim etti."buyururlar......

SOL YANIM (TÖRE)Where stories live. Discover now