18 | Gerçekler

6.6K 704 359
                                    

Nick Jonas-Find You




•••

Jungkook'un Şeftali'yi nereye götürmek istediği hakkında hiçbir fikri yoktu ama Jimin bu konuda rahatsız gibi görünmüyordu ki bu da çok rahatlatıcıydı. Jungkook'un romantik şeyler hakkında da bir fikri yoktu, sadece yüzünü tekrar gülümsetebilmek istiyordu. Ne yazık ki yapabileceği tek şey kendisinin en çok hoşuna giden şeylerin onun da hoşuna gitmesi için dua etmekti.

Kilometrelerce yol kat eden Jungkook, kendisini geçmeye çalışan bir Porsche'nin yanından uçar gibi gidiyordu. Jungkook sağ elini kaldırdı ve Kala'yla onun önünden geçti. Arkasında oturan Jimin kahkaha attığında Jungkook gülümsedi.

Jungkook hapisten çıktığından beri ilk defa Kala ile bu kadar uzun mesafe yapıyordu ve bu harika bir şeydi. Şeftali'nin arkasındaki varlığı ve kollarının etrafında olmasıyla kendisini kaybetti. Konuşamıyorlardı ama Jungkook onun da tam olarak istediği şeyin bu olduğunu biliyordu.

Kala'yı hızlandırıp trafiğin içinden mermi gibi geçerlerken, Şeftali arkasında ciyaklayıp kıkırdadığında Jungkook yüksek sesle kahkaha attı.

Ceketinin üzerinden onun ellerini hissedebiliyordu ve -iki kere- elini onun ellerinin üzerine koyup okşadı, hafifçe sıktı. Jungkook ona güven vermek, onun iyi olduğundan emin olmak istiyordu. Elini uzattığı iki seferde de Şeftali karşılık olarak parmaklarını onunkilere doladı.

Jungkook motoru 5. Cadde'de, ders yaptıkları parkın yakınlarına park ettiklerinde saat neredeyse akşamüstü beş olmuştu. Yağmur atıştırmaya başlamıştı ama önemli değildi. Bu etrafta daha az insan olacağı anlamına geliyordu ve bu Jungkook için daha iyiydi. Bir an, Şeftali hala kendisine sıkıca sarılmışken orada oturdu ve altında soğumaya başlayan Kala'nın motorunun tıkırdamasını dinledi.

"Sen arkada iyi misin?" diye sordu kaskını çözerken.

"Evet." diye mırıldandı Şeftali. "O kadar rahatladım ki neredeyse uyuyakalacaktım."

Jungkook onun hala kendisine sarılan ellerini okşadı ve başını ona doğru çevirdi. "Seni eve götürmemi ister misin?"

Şeftali başını iki yana salladığında Jungkook rahatladı. "Hayır. Henüz eve gitmeye hazır değilim."

"Güzel." diye cevap verdi Jungkook hafifçe gülümseyerek. "Ben de değilim."

Jungkook onun kalkmasına yardım etti, eli onun elindeydi. Şeftali ayağa kalktığında elini çekmek üzereydi ama Şeftali onun elini tutup, parmaklarını onunkilerin arasından geçirdi. Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Şeftali bakışlarını kaldırıp ona baktı, dudakları dişlerinin arasındaydı. "Böyle olur mu?"

Jungkook gülümsedi. Hem de çok güzel olurdu.

Parkın içinde, Şeftali ile el ele, acele etmeden yürümek garip bir deneyimdi. Bedeninin içinde kabaran karmaşa onun kendisini canlı ama aynı zamanda çok korkmuş hissetmesine neden oluyordu. Çok yoğun bir histi bu.

"Hala benimle misin?" diye sordu Şeftali, sadece bir kere gitmelerine rağmen onların yeri haline gelmiş heykele doğru ilerlerken.

"Evet." diye cevap verdi. "Neden?"

"Sadece şey görünüyorsun... Bilmiyorum. Gergin gibisin biraz."

Jungkook garip, boğuk bir kahkaha attı. "Hayır, ben iyiyim."

Wanna Be Your Man • Jikook Where stories live. Discover now