10 | Müstehcen Mecazlar

7K 806 265
                                    

NOT:Önceki bölümdeki spoi güncel bölümlerden sonrasını kast ediyor. İlk defa okuyan tatlı çöreklerim anlamamanız çok normal :")

Keyifli okumalar🖤


•••

Jimin, kütüphaneye girerken çantasını omuzuna astı. Büyük karşılama masasına doğru yürüdü ve onlarca yıldır kütüphanede çalışan Bayan Kim'e gülümsedi. Vefat edişinin ardından Park Hanbin'in adı verilen Okuma Odası'nın açılışında da orada bulunan biriydi.

"Merhaba Jimin," dedi Bayan Kim, gözlüklerini küçük burnunun üzerine iterken. Gülümsediğinde yüzü kırışmıştı.

"Merhaba Bayan Kim. İyi görünüyorsunuz."

"Teşekkür ederim. Okuma odasını kullanmaya mı geldin?" Masanın üzerindeki ajandayı karıştırdı.

"Hah, işte burada canım." Kadın Jimin'e boş kayıt kağıdını uzattı. Jungkook henüz gelmemişti.

Jimin ismini yazıp imzaladı. "Öğrencim geldiğinde ona kağıdı imzaladıktan sonra doğruca içeri girmesini söyleyebilir misiniz?"

"Tabiiki."

Jimin, tertemiz binanın içinde, babasının vasiyetinde belirttiği üzere inşa edilmiş olan okuma odasına doğru ilerledi. Jimin her zaman okumayı sevmişti ve babası sadece onun değil, başka insanların da okudukları sayfalarda kendilerini kaybedecekleri bir yer yaratmak istemişti.

Babasının planı, burayı hiçbir zaman göremediği on beşinci doğum gününden önce görmekti.

Jimin çantalarını büyük, meşelerden yapılma masalardan birine koydu ve oturdu. Jungkook için getirdiği bütün kaynakları çıkardı, böylece hemen çalışmaya başlayabileceklerdi. Oyalanmak istemiyordu. Onun varlığında yeterince paniğe kapılıyordu.

Gerçek şuydu ki, Jungkook'u Hwangi'den çıktıktan sonra öyle... normal giyinmiş halde gördükten sonra, Jimin sonunda ondan belki, düşük bir ihtimalle de olsa, hoşlanabiliyor olabileceğini kabul etmişti. Yeni kesilmiş saçları, parlak koyu gözleri, bedenini saran tişörtü ve baldırlarını sımsıkı kaplayan kotun görüntüsü, bir kere daha Jimin'in aklını başından aldı.

Neden Ramones olmak zorundaydı? Jimin Ramones'u severdi. Onları Jungkook'un kaslı göğsü ve kolları üzerinde gerilirken görünce daha çok sevmişti. Aynı zamanda gözlerini onun dövmesinden de alamamıştı. Birbirine girmiş siyah ve kırmızı alevler harika bir şekilde bir kolunun dirseğinin ve diğerinin bileğinin derisini süslüyordu; karmaşık sarmaşıklar, şekiller ve tam olarak anlayamadığı kelimeler nefes kesiciydi.

Ve çok ama çok seksiydi.

Lanet olsun. Berbat bir durumdaydı. Tek yapmak istediği harika doğum günü hediyesi için ona teşekkür etmekti ama sonunda bir gerizekalı gibi kekelemişti.

Çok aptalcaydı ve bu sadece kendisinin bir öğretmen ve onun da bir öğrenci olmasından kaynaklanmıyordu. Jungkook farklı bir dünyadan geliyordu. Ve çok önemli bir etmen olmasına rağmen sadece suç geçmişinden kaynaklanmayan bir şekilde o tamamen kendisinden farklıydı. Öfkeli, kendini beğenmiş, ukala ve saldırgandı. Jimin'in çığlıklar atarak uzaklaştığı her şeydi. Ama Jimin onun aynı derecede zeki, duyarlı ve komik olduğunu inkar edemezdi.

Tanrım, bu ne karmaşaydı. O neden normal bir erkek değildi? Neden Joohyuk gibi değildi?

Cep telefonuna bir bakış attı. Joohyuk, Jungkook'la görüşmesinde ona bol şans dilemek ve aklında olduğunu söylemek için iki mesaj atmıştı. Joohyuk tatlıydı ama yine de o rahatsızlık hissi devam ediyordu.

Wanna Be Your Man • Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin